Heykele ‘ucube’ diyen bir başbakanın olduğu mecliste, bakana ‘dönek’ diyen bir vekilin olması olağandır.
Mezhebine işaret edip ‘Önemli olan soydur, soy!’ diye ortalığı inleten bir başbakanın olduğu memlekette, bir belediye başkanının Başbakan’a açık açık Hast… çekmesi tabidir.
Üniversitede kafasına yumurta yiyen bir parlementer varsa, Hakkâri’de kafasına taş yiyen polislerin olması kaçınılmazdır.
Katilleri dışarı salan bir yasayı alelacele araya sokuşturmuş bir Adalet Bakanı’nın olduğu yerde, Başbakan’ın şaibeli bir YSK iptaliyle milletvekili seçtirilmesi doğaldır.
Uluslararası bir forumda alelade bir çıkışla ‘gözyaşartan’ diplomasi yoksunu bir Başbakan’ın olduğu ülkede, Büyükelçi aşağılayan ve vatandaş kurşunlayıp öldüren İsrail’den nafile özür beklenmesi garip değildir.
Dünyanın en pahalı akaryakıtını ve internetini kullanan bir ülkede, açlık sınırının da altında kalan bir asgari ücret uygulamasının değil, bir futbol stadyumundaki gayet normal protestonun günlerce konuşulması garip değildir.
Merkez basının gazeteleri ve TV sahiplerinin devlet ihalelerine giren patronlardan ibaret olduğu bir ülkede, muhalefetin yolsuzluk-rüşvet-adam kayırma gibi dosyalarına dönüp bakılmaması acayip değildir.
40 milyon çalışandan sadece 10 milyonu kayıt altında olduğu bir ülkede, 50.000 yüksek gelirlinin dizi film gibi hayatlarının izlenmesi ve ülkede olup bitenleri anlatan TV programlarının gece yarısı yayınlanması komik değildir.
Kendi diliyle BOP Eşbaşkanı olduğunu söyleyip duran bir başbakana, ‘Nedir göreviniz?’ diye soramayan gazetecilerin olduğu bir ülkede, köşe yazarlarının gazetelerinden kovulması sıradışı değildir.
Dokuz sene önce dokunulmazlıkları kaldıracağını defalarca söyleyen ve bırakın kaldırmayı, Devlet Memurları Kanunundaki değişiklikle, ‘Görevi Kötüye Kullanma’ suçuna ait öngörülen cezada indirime giden bir başbakanın olduğu ülkede, hakkı ve hukuku kendileri sağlamak üzere kaçak silah satışlarının patlama yapmış olması tuhaf değildir.
Toplumunda yavaş yavaş kendini gösteren isyan, kalkışma ve suç oranlarının katlanarak artması gerçeği olan bir ülkede, askerlerin haklı-haksız yere yönetime el koymaları içten bile değildir.
(Bkz: Türkiye )