1965 yılında, İTÜ öğrencileri olarak, ülkemizde kurulmakta olan oto montaj sanayisine karşı çıkmış, biz kendimiz üretelim diye yürüyüşler yapmıştık.
“Üretemeyiz. Önce montaj yapalım, arkadan üretim gelir dediler.” Aslında üretemeyiz sözünün asıl sahipleri uluslar arası otomobil tekelleriydi…
Aradan 52 yıl geçti. Hala otomobil sanayisinde montajcılık yapıyoruz.
Montajcılık, teknoloji bilgisine gerek duymayan, teknoloji altı bir iştir.
O zaman Gümrük Birliği yoktu. Gümrük duvarlarını aşmak ve ulusal oto pazarlarını ele geçirmenin ilk adımıydı, montaj sanayisi…
Erdoğan iktidara geldiğinden bu yana (16 yıl), hep yerli otomobil yapalım diye, Türk işverenlerine adeta yalvardı.
Önce milli oto pazarını yabancı markalara kullandıran işverenlere yalvardı. Yapmadılar.
Teknolojimiz yok diye 52 yıl önceki yalanı tekrarladılar.
Neo liberalizm düşüncesinde, her şeyi sadece özel sektör yapar, kuralı var ya, akıllarına devletin yapabileceği bir kez olsun gelmedi.
Devlet üretmesin derken aslında biz üretmeyelim ithal edelim demek istiyorlardı.
Ülkemizde, şimdilerde, özel sektör ve onların yabancı ortağının elinde bulunan, tüm stratejik üretim tesislerini, hep devlet inşa etmiştir.
Sn. Erdoğan daha önce de TÜSİD’dan istemişti. Bir şey çıkmadı. Çünkü yabancı ortaklar bu pazarı kaybetmek istemedi.
İlginç olan; 52 yıl sonra, bir Cumhurbaşkanının çıkıp, bizim 52 yıl önce söylediğimizi söylemiş olmasıdır. “Montajı bırakalım üretim yapalım”
Yani üretim diye cıvata sıkmayalım. Diyor.
52 yıl önce, biz montaj sanayine başlarken, G. Kore üretime başlamıştı. Üretenler üretimin bir sonraki aşaması olan teknolojiye ulaşırken, biz hala cıvata sıkmaya devam ediyoruz.
Yılda 50-60 milyar dolarlık oto ve oto yan sanayi ürününü ithal ediyoruz. Almanya, Fransa, Japonya’yı zengin ediyoruz. Onların oto sanayisinde teknoloji geliştirmesine katkıda bulunmuş oluyoruz. Biz teknolojisiz kalıyoruz.
TOBB Erdoğan’a söz vermişti şimdi sözünü tutmaya çalışıyor.
Elbette olumlu bir yaklaşım.
Lakin. Yaptıkları otomobilleri mili pazarlarımızda satamazlar. Çünkü o pazarda başka bir devlet var. Türkiye’nin ulusal pazarları çok uluslu tekellerin pazarıdır.
Otomobil yapabilmek için öncelikle ulusal pazarlarımıza sahip çıkmamız gerekir. Ulusal pazarlar çok uluslu tekeller tarafından işgal altındadır.
Küreselleşme saldırılarıyla, otomotiv sanayinde, başka büyük bir tuzak daha kurdular. Oto yan sanayisini Gümrük Birliğinden sonra satın alarak, yan pazarları da parsellemiş oldular. Yan sanayide üretilen otomobil aksamlarını ulusal pazarımızı tepe tepe kullanan tekeller almaz. Kendi ülkelerinden oto aksamını getirirler. Burada bizim işçilerimize cıvata sıkma işi kalır.
Cıvata sıkmak otomobil üremek değildir.
Eğer bir araya gelerek yerli üreteceğim sözünü devlete ifade edenler, gene oto aksamlarını dışarıdan satın alıp Türkiye’de birleştirmesini, yani montajını yapacaklarsa bu yerli üretim olmaz.
Cıvata sıkmayı kimse bize yerli imalat diye yutturmasın.
Çünkü çok uluslu tekellerin yerli ortakları bize bu yalanı 52 yıl önce zaten söylemişti.
Gene bize bakım onarım ve kaporta/boya işleri bize kalmasın
Üretmek irade isteyen, kararlılık isteyen bir iştir. Ona, buna havale edilemez.
Oto üretimini yabancı ortaklı şirketlerin imal etmesini beklerseniz, bir 52 yıl daha gereklidir.
Planınızı ve programınızı piyasanın kaderine bırakırsanız, irade koymazsanız, saman bile imal edemezsiniz.
Gelişmiş ülkeler önce ürettiler, teknoloji üretir hale gelene kadar ulusal pazarlarını kimseye açmadılar. Ne zaman gücü ele geçirdiler o zaman küreselleşme dediler.
Korumacılığa mecburuz. Ulusal pazarlarımızı gümrük duvarlarıyla korumazsak üretemeyiz.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com