Türk insanı, sosyolojik olarak; Muhafazakar değerlere sahip; ama devletin yerleşik laik kültürüyle de (Eldeki bulgurdan da olmayalım bari düşüncesi) de ters düşmeyelim bari diye Laik olan bir millettir…
Zaten ülkemizin düştüğü bu durum da bunun göstergesi değil midir?
Edebi açıdan ise, Türk insanı ;şeklen karizma, fikren ukala bir insan türüdür…
Yeri geldiğinde ARSLAN olmasını da bilir , ama çoğunlukla KAPIKULU’dur…
Mevcut güce itaatsizliği sevmez… İtaatsizlik edenin de gözünün yaşına bakmaz…
Ama yine de o gücün arkasından olabildiğince iş çevirmeye bakar…
Nasıl mı?
”Milliyetçiyim!” diye geçinen bir işadamı, bir yandan ülke bütünlüğüne toz kondurmazken, diğer yandan”hangi yasanın boşluğundan yararlanayım da vergimi kaçırayım, devleti zarara uğratayım?” diye düşünmez midir hiç?… (Bu örnekler farklı şekilde türetilebilir…Hayal gücünüze kalmış…Ben tıkandım)
Demek ki neymiş… Mangal da kül bırakmayan bizler, şapkamızı önümüze koyup düşünecekmişiz…
Neyi?
İşte bu çok yüzlü tezatımızı…
Bazı insanların; başka insanlar üzerinde muhtelif bir baskı kurması için ahlaki kurallarında iki yüzlü olması gerekir…
Yani neymiş?
Orman kanunun bile raconu varmış… Hatta orman kanunu hala yaşıyormuş…
İşkembeden demokrasi, özgürlük ve eşitlik nidaları savurup kadrolaşan, despotlaşan, çirkinleşen idareciler bu raconu bilir mi?
Kendi ahlaksızlıklarını diğer toplumlara mal etmek, eğri oturup doğru konuşmayı beceremeyip, HATTA “evet, ben ahlaksızım” diyemeyip “batının ahlaksızlığını aldık” benzeri, ucuz, açıklamalara sığınanlar bu raconları bilir mi?
Kayıt dışı ekonominin yarattığı açıktan etkilenmenin ne olduğunu bilen ama yine de “fiş almasam olur mu?” diye soranlar bunu bilir mi?
Peki ya, namus bekçisi olup ta, kendine gelince sınırsız ilişki düşkünü seksomanyaklar?
Evlendikten sonra karısının başını kapatıp, çalışmasını istemeyip, evde oturtan erkeğin karısını her bulduğu fırsatta aldatması.
Demek ki neymiş?
Toplumsal değer dediğin şeyin içine,adem oğlunu kattın mı… alabildiğince o değerleri ciklet gibi sündürürmüş…