Kadınlar Diyor ki;
*şiddetten uzak bir hayat yaşama hakkı,
*adil ve eşit ücret hakkı,
*İfade özgürlüğü,
*Kimseye biat etmeden seçme ve seçilme hakkı,
*Her türlü şiddete maruz kalan kadınların gerçek anlamda korunma hakkı,
Bu ülkede hem kadın hem anne olmak çok zor. Bir umutla evleniyor. Çocuk sahibi oluyor. Maddi imkânsızlıklar başlayınca tüm hırsını eşinden çıkarmaya çalışan ve şiddete defalarca maruz kalan kadınlarımız var. Ya benimsin ya da toprağınsın dediği için ayrılma cesareti kırık. Ailesi sahip çıkarsa boşanabiliyor. Kurtuluyor mu?
Hayır..
Bu sefer çocukları ve geçim derdi ailesine yük olmaya başlıyor. Çaresizlik içinde çalışmak istiyor. Lise mezunu. Hiç çalışmamış. Türkiye’de İngilizce eğitim almış mühendisler iş bulamazken ben nasıl iş bulacağım diye aylarca çırpınıyor. Kendine uygun maaşı yüksek olmasa da çalışmaya başlıyor. Yine sorun bitmiyor. Çocuklarına kim bakacak? Baba mı?
Hayır..
Nafaka bile ödemeyen bakar mı? Çocukları kreşe göndermek istiyor. Maalesef ücret konusundan dolayı tüm duvarlar başına yıkılıyor. Ailenin maddi gücü yeterli olmayınca kadın ve çocuklar o eve kambur gibi bakılıyor. Kaderini değiştirmek istiyor. Bazılarına şans vurabiliyor. Türkiye’de bu hikâyelerin farklı örneklerini yaşayan binlerce kadın var. Siyasette daha çok söz sahibi olmak istiyorlar. Birileriyle çay içip kendilerini bir yerlere taşımaları için eril egomanyası altında kalmak istemiyorlar. Kadınlarımızla ilgili çok husus gündeme getiririm. Ancak uzatmak istemiyorum. Sadece eskisinden daha zor günler ve erkek şiddetine maruz kalıyorlar.
Pekâlâ;
Nerede kadınların hakları. Sosyal devlet anlayışı niye işlemiyor. Pardon işliyor.
Yapılan yardımların toplamı 5 günlük yiyecek bedeli. Kalan 25 gün ne yapacak? Sosyal devlet, toplumun refahını öngören ve bunlara göre sistem oluşturan bir modeldir. Bu model ters orantılı.3 çocuk yap diyen zihniyet bu çocukların eğitim ve sosyal ortamlarını da hazırlamalı. Türkiye’de şiddete maruz kalan kadınların gidebileceği 145 kadın sığınma evi var. Ancak bazı kadınlar, sığınma evlerindeki katı kurallardan rahatsız. Örneğin sığınma evlerinde cep telefonu kullanmak yasak, dışarı da izinle çıkılabiliyor. Sanki suç işleyen kadınmış gibi sığınma evlerine tıkılıyor. Sorunun kaynağını en baştan kesmiş olsan… Suç işleyeni hatta öldüreni bir sebeple çıkarmasan. Yazılı sistem tam anlamıyla uygulansa sığınma evlerine ihtiyaç duyulmaz.
Vesselam kadın olmak da zor… Anne olmak da..
Kadınları mutlu olmayan bir ülke mutlu olamaz…
Gençler diyor ki;
Biz Mustafa Kemal Atatürk’ün emanet ettiği Türkiye Cumhuriyetini ilelebet sahipleneceğiz. Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi; Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır.
*Gençlerimiz damarlarındaki asil kanla Türk istiklal ve cumhuriyetine sahip çıkıyorlar.
*Onlar ilim ve bilim yolunda okumak istiyorlar.
*Okudukları bölüm ile ilgili iş istihdamı istiyorlar.
*Düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olduklarını biliyorlar.
*Bildikleri yasal haklardan tutuklanmanın manasını anlamakta zorluk çekiyorlar.
*Eğitimde, iş hayatında ve siyasette hak ettikleri yerde olmak istiyorlar.
Birilerine eğilip bükülerek değil bilgi ve birikimleriyle kabul görmek istiyorlar. Geçim sıkıntısıyla hırslanan gençlik mutsuz. Evlenmeyi hayal bile edemez oldular. Seyahat etmek, gezmek istiyorlar. En güzel arabayı almak istiyorlar. İmkânsızın ötesinde.
Vesselam bu ülkede genç olmak da genç kalmak da zor…
Gençleri mutlu olmayan bir ülke diri kalamaz..
Hak, hukuk ve hakların kullanımı bireylerin ve toplumun hayatta var olma değeri demokrasiyle olur. Yapılan haksızlıkların avantaj olduğunu bunların karşısında, susmanın güçlü tarafı tercih ederek marifet olmadığını dile getirmek gerekir.
Demokrasi anlayıştır. Demokrasi yaşamdır..