Evet, bugün yine bir 10 Kasım’ı daha üzülerek, kimilerimiz gözyaşları içerisinde, kimilerimiz de sahte yaslarla anacak, ya da anacağız…
Artık, hiçbir şey eskisi gibi değil. Olacağı da yok.
“Seni özledik…” nutuklarının arkasına, “Seni bir türlü unutamıyoruz…” yalanlarını da ekleyeceğiz.
Ah be Atam, biz artık senin bıraktığın millet değiliz.
Sen parçalanmış bir imparatorluktan, yokluklardan bir millet yarattın. Birlik ve beraberliğin nelere karşı durduğunu, 7 düvele karşı gelerek gösterdin.
Ama Atam, biz şurada bir türlü yıllar yılı PKK eşkiyasıyla, onların koruyucusu Barzani’yle, Talabani’yle bile baş edemez bir duruma düştük.
Güçlü bir milletin, sözünü dinletebileceğini her konuşmanla, her tavrınla ortaya koyup, ölüm döşeğinde bile Hatay’ı, savaş dahi olmadan bu ülke topraklarına katarken, şimdi birileri çıkıp Türkiye’den toprak isteme cesaretinde bulunuyor.
Sen olsaydın, bunu söyleme yürekliliği içerisinde olabilirler miydi?
Hatta ve hatta, senin kurduğun milletin meclisine, bu eşkiyaların temsilcilerini dahi koyup, orada konuşmalarını bile artık film izler gibi olduk be Atam…
Yüreğimiz yanıyor, ama demokrasi diye diye sesimizi çıkaramaz olduk. Bugün 20 kişiler, belki yarın 200 kişiyle gelip, diğerlerini azınlıkta bile bırakacaklar.
Eşkiya bu dünyaya hükümdar olmaz diye türküler dinleye dinleye, eşkiyayı başımıza hükümdar etmek isteyenlerin türlü oyunları, entrikaları içerisinde kıvranıp duruyoruz be Atam…
Gençliğe hitap ederken, söylediğin o akıl dolu sözler, bizlerin bir kulağından girip, diğer kulağından çıkıyor Atam… Bunları ancak özel günlerde, seni anarken, ya da sıkıştığında okuyoruz Atam.
Hepimiz kendi havamızda, hepimiz kendi derdimizdeyiz. Hiç birimiz, bir diğerimizi dinlemez, anlamaz, saymaz, sevmez olduk be Atam…
Sürekli çağ atladık masalları ile uyutulup, kişi başına 10 bin dolara gelir seviyemizin çıkacağı söyleniyor da, her nedense, hergün cebimizdeki para gittikçe azalırken, hiç birimizin sesi bile çıkmıyor Atam…
Memleketin, ne kadar bankası, stratejik kuruluşu, kurumu varsa, birer birer elin Yahudisine, Ermenisine, Yunanlısına şakır şakır satıyoruz da, yarın başımıza ne gelir diye hiç mi hiç düşünmüyoruz Atam…
Bankalar, bugün kredi kartıyla, düşük kredi faizleriyle bizleri kandırıp, borç üstüne borç içine sokarken, yarın elimizdeki neyimiz var neyimiz yok alacağını bile hesaba katamaz olduk Atam…
Oysa, satılan birkaç bin dönüm arazinin peşine düşenler, her nedense bunu görmezden gelip, yarın bir banka krizinde, Türk milletinin kıçındaki donun dahi gideceğini söylemez oluyorlar be Atam…
Hani gitmesi birşey değil de, alacak olanların hepsinin yabancı olması içimizi acıtıyor be Atam…
Senin, üzerine giyecek gömleği, ayağına giyecek çarığı, tüfeğine koyacak mermisi dahi olmayan Mehmetçik ile kovdukların var ya Atam… Bastırıp paraları ne kadar önemli üretim organlarımız ve bankalarımız varsa hepsini aldılar. Aldılar da, yakında belki bizi milletçe bu ülke topraklarından kovacaklar be Atam… Biz bunları hâlâ göremiyoruz ne yazık ki…
Millet olarak her yıl daha fazla borç altına giriyoruz. Devlet olarak borcumuz azalırken, özel sektör olarak borcumuzun birkaç katı arttığına hayretler içerisinde bakıyoruz… Sanırsın ki, memlekette yatırım atağı var!.. Yurt dışından gelen milyarlarca dolarla, ülkeyi yatırım cennetine çevirdik…
Yok be Atam… Hiç biri değil. Neredeyse memlekete tek bir çivi bile çakılmazken, neden böylesine borç içinde yüzüyorsunuz diye sorarsan hani o içimizde olduğunu söylediğin hainler var ya, işte onlar yüzde 2,5 ile aldıkları dolarları, yüzde 17,5 ile devlete satıyorlar be Atam…
Buna can mı dayanır, güç mü yeter Atam… Bu değirmenin suyunu da sorarsan, bizleriz be Atam… Eşşek gibi çalışıp, eşşek gibi yaşayan bizleriz Atam.
Haa, sadece bin ailenin kaymak tabakasını oluşturduğu söyleniyor bu ülkede. Onlar da, bu ülke gelirlerinin yüzde 80’ini ellerinde tutuyorlar be Atam. Zaten devleti de kazıklayan daha çok onlar değil mi Atam?…
Ama devlet de hem kör, hem sağır olmuş be Atam.
Sanki, birileri gelsin de beni kazıklasın der gibi bir hava içerisinde…
Ne demokratik olabildik, ne laik… Ne de sosyal bir hukuk devleti!…
Birbirimize saygımız olmadığı gibi, Atatürk milliyetçiliği de kalmadı be Atam… Ama tüm bunları Anayasamıza koymaktan da hiçbir sakınca görmedik. Yalan olsa bile be Atam!..
Ah be Atam… Sana anlatacak o kadar çok şeyimiz var ki, hangi birini anlatsak?
Biz, artık senin bildiğiniz bir millet değiliz Atam…
Birbirimizin gözünü oymak için fırsat kolluyoruz.
Her kesim, senin adını kullanıp, senin ardına sığınıp, sana sahtekarlık yapma yarışında be Atam…
Biz SENİ anlayamadık be ATAM…
Ama ne olur sen bizi anla bari… Biz buyuz ATAM.