Bizim kuşak ilkokul yıllarında iken nasıl yaşardık,neler yapardık. Geçmişe dönüp bakıyorum yaşantımın her anını hele de İlkokul yıllarımdan bu tarafını eksiksiz hatırlayabiliyorum.
Köyümüzde İlkokul 1950 yılında açılmış yani ben doğmadan yedi yıl önce. O yıllarda köylerde kız çocukları çeşitli bahanelerle okula verilmezdi erkek çocuklar okulun çoğunluk öğrencisini teşkil ediyordu.
Ben İlkokula altı yaşımda başladım okulumuzda tek öğretmen görev yapıyor beş sınıf bir arada okuyoruz. Buna rağmen çok başarılı arkadaşlarım vardı bende pek gerilerde sayılmazdım.Öğretmenimizin ne derece çalışkan ve verimli olduğunu kendim öğretmen olduktan sonra anlayabildim. Toplumun mimarı diye tanımlanan öğretmen o öğretmenlerdi.Eski Köy Enstitüsü mezunuydu öğretmenimiz.
O köyün her şeyi idi ziraatçısı,marangozu,çiftçisi,sağlıkçısı velhasıl her şeyi köyün.Herkes ondan bilgi alırdı.
İlkokulun dördüncü sınıfında iken okulumuzun duvarlarında bir çatlama oluştu.Bir kaç kişi gelip baktılar (Devlet adamları) sonra okul Köy kahvesine taşındı.İki yılda orda okuyup mezun olduk.
Biz küçükken demiştim yazımın başlığına. Evet biz küçükken şartlar daha da zordu insanlarımız çaresizdi fakat aralarında çok güzel bir bağlılık ve dayanışma vardı.Elektriğimiz,yolumuz yoktu ama gönlümüz çok açıktı,kışın 60-70 cm kar yağardı imeci gibi kürekle açılırdı yollar.Komşundan komşuya akşam oturmalarına gidilirdi. Sonra muhabbeti yapılırdı evinde 14 numara lamba yanıyor diye.
Köyden kasabaya atlarla gidilirdi,sadece bir eski kamyon yolcu ve yük taşırdı ona da herkes binemezdi.Kış unu öğüttüğümüz kara değirmenler vardı.Güz mevsiminde hazırlanırdı kışlık yakacak,yiyecek her şeyimiz ama insanlarımız mutluydu,bağlıydı bir birlerine yürekten.
Kin nefret yoktu aralarında.Biz kara lastik giyerdik,çorap bile bulamazdık çoğumuz ama özentimiz ya da yakınmamız yoktu.Çoğumuzun evinde soba bile yoktu ocak ateşinde ısınırdık ama şikayetçi olmadık halimizden olabilenin bu olduğuna inanırdık.
Yapamadıklarımıza mazerette uydurmazdık yalancıktan.Saygıda sevgide kusur da etmezdik.
Bu şartlar içinde okudum kısmet oldu bende öğretmen oldum. Şimdi yaşadığımız zamanın küçüklerine,gençlerine bakıyorum.aradaki farkları,değerleri karşılaştırıyorum gördüklerim çok ilginç.Teknoloji gelişmiş yok yok fakat insanlarımız o kadar düzensiz olmuşlar ki tarif edilmez. Ekolojik dengenin bozulması gibi.
Çocuk parasız, cep telefonu olmadan okula gitmiyor. Küçüğün büyüğe saygısı,büyüğün küçüğe sevgisi farklı koşullara bağlanmış.Manevi değerlerimizin yerini maddi çıkarlar almış.Bakış açımız değişmiş,dürüst olmayı enayilik saymaya başlamışız.Geleneklerimize sahip çıkmayı gericilik görmüşüz.
Neden böyle olduk,kime özendik,kimler bizi bu duruma getirdi,nerde hata yaptık bunların hepsi araştırılması gereken konular.
Biz küçükken mevcut olan doğal dengeyi,değer yargılarımızı,özümüzden kaybettiklerimizi özlememek mümkün değil.
Şimdi köylerimize kadar beton yapılar dikilmiş yeşil alanlarımız yok edilmiş.
Çocuklarımıza oyun sahası bile bırakılmamış. Üstün olma hırsı,benimde olsun arzusu bozmuş her şeyimizi.
Bizler öğretmenimiz görür diye sokağa bile çıkamazken şimdi öğrencilerimiz kafelerde, şurda burada ,her yerde lakayt bir şekilde karşımıza çıkabiliyor hatta bizimle alay bile edebiliyorlar.Yanlışlarını,düzensizliklerin söylediğimizde aman hocam geç onları,hangi devirde yaşıyoruz diyebiliyor rahatlıkla.Aklımız gelen şu oluyor sadece acaba nereye gidiyoruz.
Keşke hep biz küçükken olduğu gibi olabilseydi her şey.
Saygideger Arkadasim,
Yazinizi okudum.Bilgiagi’na hosgeldiniz.
Buradaki arkadaslarimin cogu sizin kadar saygiya layiktir.
Iskilipte ki ilkokul yillarindaki ogrencilik anilarimi sizin sayenizde tekrar yasamama neden oldunuz.
Iskilipte 5 ilkokul, 1 ortaokul. 1 lise vardi.
Okullarimiz evlerimize uzakti.
Siniflarimiz da odun komur olmadigi zaman hirkalar,kabanlarla sogukta ders yapar,oldugu zamanlarda da ders ortasinda okul hademesi bir kova komurle gelir sobamiza atardi:))
Komurlerin takirtiyan sesleri sanki anlatilan konuya bir ritm tutardi.Derslerimiz simdiki gibi yarim gune sigmaz,teneffuslerimiz 20 dk.idi.
Ogretmenimiz koy enstitusu mezunu olup,mektebimiz tastan yapilmisti.
Geriye baktigimda icimde ukte olarak birsey kalmadi.
Tek uzuldugum olay ise TAS MEKTEP’in sonradan dogal guzelligini ve tarihi dokusunun ustunu alci siva ve boya ile siradanlastirmalari oldu.
Yazilarinizin devamini diliyorum.
Ankara’dan selam ve saygilar….