Sağlık nedeniyle verdiğim uzunca bir aradan sonra yine kaldığım yerden yazmaya devam edeyim.
Kağıt kalem almaktan adeta bıkıp usanan Rahmetli babam ilkokul çağlarımda derdi ki:
– “Sen şimdi yazmayı, çizmeyi seviyorsun ya; inan ki yarınlarda da yazmaktan çizmekten zevk alacaksın… Vazgeçemeyeceksin…”
O zamanlar babam, ders çalışmam için belki gaz veriyordu bilemiyorum amma gerçekten de yazmadan çizmeden edemiyorum.
Kara kalem resim çalışmalarım, yağlıboya resimlerim, silüs çalışmalarım, güzel yazı çalışmalarım, şiirlerim, hatta bir de taslak halinde yazdığım bir romanım vardı. Kendim dinleyecek kadar bağlama da çalarım.
Evet ülkemizde gündem hiç boş geçmiyor! Çok değişken, çok hızlı, çok değişik konularda cereyan eden gündemi yakalamamız mümkün olmuyor. Bir konuyu ele alacak olsanız, daha tartışma, çözüm, sorunu dile getirme tamamlanmadan başka gündem maddeleri peşpeşe geliyor ve bir önceki gündem maddeleri tozlu raflara kaldırılmak zorunda kalıyor.
Şu anda bile bitmek tükenmek bilmeyen konular var! Haksız yere şehitler verdiğimiz Suriye’den tutun, ABD ve Rusya’nın satranç oyunlarına piyon olduğumuz, harcandığımız, yarını belirsiz bir savaşın ortasına düşmüş duruma, FETÖ terör örgütünün siyasi ayağı diye liderlerimizin birbirlerini suçlamalarına ve birbirlerine dava açmaya varana kadar, geniş bir olaylar zinciri, afetler, kaçırmak ve kaçınmak gibi minareye kılıflar uydurmalar, gündemimizi dolu dolu meşgul etmekte…
Sanırım bu gündem maddeleri içinde hareket kabiliyeti en yüksek olan kişiler, siyasi liderler, siyasiler. En ağırı ise yazar ve çizerler!
Siyasilerin belge bilgi gibi bir dertleri yok!
Kemiği olmayan dilin ağız içerisinde kelimeleri yuvarlaması yeterli! Amma yazar ve çizerlerin öyle mi? Belge olacak, bilgi olacak, diyalog olacak, araştıracak ve usturuklu bir şekilde de dile getirip kağıda aktaracak.
Neden?
“Söz uçar yazı kalır” da ondan.
Siyasiler her söylediklerini inkar edebiliyor ve “demedim” diyebiliyor! Görsel medya ve yazılı basın, arşivinden çıkarırsa ne ala, çıkaramaz ise, yalan olup çıkıyor. Siyasinin söylediği yanına kâr kalıyor.
Bu gün gündemde ki olayların tümünde basının büyük rolü var! Lehte veya aleyhte fark etmez büyük rol oynuyor basın – medya.
Her ne kadar basın ve medya içerisinde de inkâr söz konusu olsa da arşivlerle inkar bir yerde çürütülüyor! Amma siyasilerin “mangalda kül bırakmadan” sarf ettikleri sözlerini belgelerle bile çürütmek o kadar kolay olmuyor!
Belgesini yayınladığınızda da sizi yalanlamaya devam ediyor, yayın yasağı getiriyor, bir de seni mahkemelerde süründürerek “illallah” dedirtiyor!
Başarılı da oluyor.
Bugün etrafınıza baktığınızda, görmek isterseniz bir çok basın ve medya sindirilmiş, korkutulmuş, ya taraf, ya da bertaraf edilmiştir.
CHP, boşuna bir TV’yi boykot etmedi. Hepimiz gördük. Şahit olmuşuzdur, ekrana getirilen şahıslar öyle bir planlı programlı CHP’ye yükleniyor, suçluyor, hakaretler ediyor ki anlamak mümkün değil.
Sözün Özü!
Her şey bir yere kadar. Güzel dahi yansa her mum mutlaka sönecek, her fani de ölümü tadacaktır. Demokrasilerde görev değişiklikleri mutlaka olacaktır. Seçimle gelenlerin hepsi bir gün seçimle gittiler. Bundan böyle de gelip gidilecektir. Onun için ilişkilerimize keşke daha çok özen göstersek, doğrulara daha fazla yer versek, yalanı lügatımızdan çıkarıp atsak, birlik – beraberlik gerektiren konularda dünyaya çok daha güçlü mesajlar versek diyorum.
Mustafa Kemal ÖZGÜRSOY