Yağmurla birlikte, su birikintileri yürümeye engeldi. Kayıp düşmek yalnız bize ait değildi. Çünkü bisikletli çocuk da aynı felakete uğramış ve bisikleti üste kendisi altta, bir süre asfaltta kaldırılmayı beklemişti.
Bisikletinin arka tekeri su sıçratarak yanımızdan geçti. Hatta kaldırımın kenarına kadar çekildik. Suyu sıçratması süratli olduğunu gösteriyordu.
Bisikletli çocuk, bizi hesaba katmamıştı ama, bu işi biliyordu. Normalden uzun boyluydu. Saçları siyah ve uzundu. Bisikletinin önünde alışveriş yaptığını gösteren poşet asılıydı.
Sporcu da olsan, farkında olmadığın bir engel aniden karşına çıkarsa, fren yapar ve kafa üstü asfalta dikilirsin. Üzerimize gelen çocuktan kaçtık ve hemen peşinden kurtarmak için koştuk.
Çocuğu yargılarken, bisikletin altından çıkarttık. Olduğu gibi yere yatırdık. Çünkü apartmandan ayağa kaldırmayın diye bağırmışlardı. Onu suyun yanına doğru yatırdık. İlk müdahaleyi apartmandan gelen bir hemşire yaptı.
Ambulans geldi ve hastaneye kaldırıldı. Caddede trafik yokken, hız ve ani fren neyin nesiydi anlaşılmadı. Yollar su birikintisi ve ani fren sonucu çocuk kafa üzeri gitmişti.
Kimse bisiklete dokunmadı. Polis gelip kontrol eder, dediler. Eşyaları kenarlara saçılmıştı. Onları toplayıp bir paket yapıp bisikletin yanına bıraktılar. Kayalara çarpmış motor gibi bisiklette su birikintisiyle kucaklaşmıştı.
Ayrılacağımız sırada polis, babası ve ağabeyi geldi. Gördüğümüz gibi olayı anlattık. Babası ikna olmadı ama üzerinde durmadık. Bisikleti kapının önünde görsün diye alıp gittiler. Babası, her şeyi şakaya alırdı, diyerek gözleri yaşlandı.
Çocuğun durumundan bir haber alamadık. Merakımız, beyin kanaması ihtimali olabilirdi. Hemen iyileşeceğini sanmıyorum, dedi arkadaş.
Aradan üç ay geçmişti. Çocuk aynı bisikletle düştüğü yere gelmiş, dediler. Çocuk, yolu üzerindeki, çöp kutusu kapağını boşluk zannetmiş. Boşluğa düşmemek için ani fren yapmış ve kafa üzeri düşmüştü.
Bir anlık dikkatsizlik, kapak yerine kaldırılsaydı, bir şey olmayacaktı.
Havanın yağmurlu olması kaçınılmaz bir olayı başıma getirdi, demiş.
Hasan TANRIVERDİ