Günümüz dilinde özellikle gençlerin karşı cins ile birlikte gün geçirmelerine “çıkmak” denmekte. Bu tabir, Latincede kulanılan “flört” terimine bir karşılık olarak üretilmiş bir ifadedir. Hoş bu ifade Türk Dil Kurumu’nca üretilmiş olmasabile, terimin estetik ve kavramsal yönü oldukça komiktir. Aslında iki açıdan sözcüğün anlamını perçinlemek gerek. Birincisi, erkek veya kız arkadaşıyla evden dışarı çıkma olgusu iken, ikincisi ise, ölçüden, kuraldan, etikten çıkmak olgusudur. Bir nevi geleneksel açıdan çıkma, potansiyel olarak ölçüden çıkmanın kıvılcımları veya ilk adımlarıdır.
“Çıkma” nın toplumdaki kavramsal tetikleyicilerini ve algılarını kısaca ortaya koyduktan sonra, güya birlikte olmak, birbirini tanımak için çıkan gençlerin, günümüz yaşam koşullarında hiç te aslında çıkamadıkları, gerçek anlamda iletişim kurmadıklarını ifade etmek istiyorum.
Günler, aylar, yıllar değişiyor ama şu soru hiç değişmiyor… Nereye gidiyor gençler…
Teyzeler, amcalar yaşlanınca hep böyle derler; nereye gidiyor bu gençlik…? Her kuşak bir sonrakine bırakıyor bu cümleyi. Yarım yamalak tanımlayıp tespitlerini üstünkörü yaparak kalıp olarak ta bir derece genişini önererek. Bu durumda toplumsal bozulma adını verebileceğimiz sürecin zincirinin halkaları oluşmakta.
Gençlik sürekli ve hep bir yerlere gidiyor…
Birlikteler ama değiller, oturuyorlar ama konuşmuyorlar, ayrılmıyorlar da… Bakıyorlar ama birbirlerine değil sağa sola…
Saygı, sevgi, ne ülke, ne bayrak nede birey olup ailesine en önemlisi kendisine değer vermiyor…? Tanımaktan öte, görmeye bile tahammülü olmaması, sadece ve sadece (bön bön) bakmaktan ibaret bir gençlik.
Çevrede olup bitenlerden habersiz, moda olan neyse üstte, başta (yakışsa da yakışmasa da, gerekse de gerekmese de) geçirilen bir önceki nesilden bir derece genişletilerek yaşanılan yaşam türü. Adeta tanımlanması bile gün geçtikçe zorlaşan bir başka yönüyle de monotonlaşan yaşam türü veya türevi.
Bir kaç bozuk Türkçe’yle kurulan cümleler, o da moda olduğu için… Pop kültürün meşru cocukları…
Eninde sonunda evlenmeye karar vermeyi başardıkları an, başlangıç, bu evliliğin geri dönülmez hal almasıyla birlikte bitişinin ilk adımlarının düşünüldüğü mobilize bir ilişki türü veya türevi.
Günümüz şartlarının klasik birliktelik kalıbı olan bu durum, görünüşte modern sözümona “ilerici” bir durum iken, dünün “görücü usulü” ile başlayan ilişkilerini örselemiş ama, ortaya koyduğu “aile” veya “yuvayla” aslında kendini örselemiş ve hala da örselemeye devam etmekte. Aile ocağından çıkan karşı cinsler bön bön bakıştıkça, birbirlerinin hızlı bir şekilde tükettikçe, bu çıkıntıdan doğacak (sözde) ailenin sorunları da toplum için başlı başına diğer bir çıkıntı olmakta.
Sonuç olarak, çıkan ama aslında çıkamayan, birlikte olan sözde ama, birbirini tanıma veya uzlaşıyı bulmada hemfikir olamayan, yaşayan ama tahammüle uzak bir gençlik.
Bir gençlik…, bir gençlik…, bir gençlik…, İşte böyle bir gençlik…
yazı oldukça güzel ve iyi bir konuya değinilmiş. ne yazıkki hiç fikir yürütmeyen , hedefi olmaya bir genlik ile karşı karşıyayız. buda ne yazıkki aile yapısı güçlü olan türk toplumunun çöküşüne sebep olmakta. dejenere bir türk gençliği yetişmekte.
yazılarının devamı dileğiyle
Sayın Nurdan Geldi
Yazınızı okudum
Saygılarımızla
Çapar Kanat
Çiftçi-Çiğ Süt Üreticisi
Gençler geleceğimizdir.Ama durumlarına bakarsak parlak bir geleceğimiz olmadığı görünüyor.İlk yazında toplumun gençlik sorununa değinmen güzel olmuş.Umarım okuyanlar ders çıkarır ve kendilerininde bu konuda yapabilecekleri birşeyler varsa geç kalmadan yaparlar.Tebrikler.
gençliğimiz ve gençlerimiz adına yazılmış anlamlı bir yazı. Belkide gençlerimizi farklı alanlara yöneltmemiz gerekebilir. Nurdan cım seni tebrik ederim, başarılar diliyorum..
Gördüğüm kadarıyla genç birisiniz, sizi bu şekilde düşünmeye iten sebepleri merak ettim, toplumu yada gençleri bu kadar genelleştirerek eleştiren, hepsini aynı kefeye koyarak yorum yapmaya iten neden nedir? Eğer toplumun hangi tarafına baktığınızı bilemezseniz her yer, her kişi size aynı gecektir. Kimden bahsediyorsunuz. Hangi kesimin çocuklarından, hangi mahalleden yada hangi yaş grubundan. Eğitim seviyesi yüksek yada eğitime gönül vermiş birinden söz edemezsiniz, yada onların dünyasının içinden bakmadıysanız onları anlayamazsınız. Belki çok mutlular, belki sizin yaşamadığınız şeyleri yaşıyorlar, yada hayatın geçim şartlarının bu kadar zor olan bir ülkede kendilerine yol çizmeye çalışıyorlar. Ve genelleştirmenin yanlış yapıldığı diyer taraf ise, yeterince tartışan modern bir toplumun çocuklar, kültür düzeyleri çok yüksek, belki modanın içindeler ve belkide kendi modalarını yarattılar ama bilen,tartışan, hatta bizlerden bile bilgili bir kuşak var… Eğer dışarıdan yaşamadan bakarsanız çok farklı olgular görürsünüz. Ben gençlerimden umutluyum hepsi kadın erkek ayaklarının üzerinde durmaya çalışıyor ve birey olarak yollarını çiziyor, moderneşme toplumundaki asıl adımlarını sert bir ortamda atıyorlar. Özgüveni yüksek bir toplum için bu kozmik yapı şart, Siz daha kapanık evde oturan,sosyalleşmeyen, yada kendini ifadeden yoksun, aile ve mahalle baskısına tabi yeni bir toplummu isterdiniz?
Sayın: Doğa Sanem;
”Özgüveni yüksek bir toplum için bu kozmik yapı şart, Siz daha kapanık evde oturan,sosyalleşmeyen, yada kendini ifadeden yoksun, aile ve mahalle baskısına tabi yeni bir toplummu isterdiniz?” Böyle bir şeyi asla kabul etmiyeceğimi tahmin edebiliyorsunuzdur sanırım…! Bu öz yazım sadece bir bakış açısı, geniş çaplı incelendiğinde detaylı yazı yazılır ve daha çok bakış açısından bakılır… Amacımız kimseyi katagorize etmek değildir. Kaldı ki, gerekirse kategorize de ederiz. Her yer ve herkes aynı değil elbet, insanları bütün olarak değerlendirmek çoğu zaman büyük hatalara yol açabilir. Buna da evet. Kişiler, zaman/yaş, mekan, politik yapı, sosyal yapı, cinsiyet, meslek, yetişme tarzı, ekonomik yapı vb. daha bir çok sayabileceğim etkenler ile çaprazlama olarak kategorize edilebilir. Burada bileşkeler bize yol gösterir. Ayrıca her zaman ara noktalar olabilir… Takdir edersiniz ki bu olgular kişiye göre değişebilir. Bu yazı sadece gördüklerimden etkilenerek yazdığım bir yazı. Yanılmamız ya da hatalarımız da olabilir. Ama tepkisiz kalmamayı insanlığımızın gerekliliği olarak görürüz.
Doktora gittiğiniz de doktorunuzun A kişi için yazdığı ve o A kişiye iyi gelen ilaçları size de tavsiye edebilir mi? Herkesin reçetesi herkese tabi ki de uymayabilir…
Yaşadığımız dünyada tek tip insan yok…! ”Eğer dışarıdan yaşamadan bakarsanız çok farklı olgular görürsünüz.” cümlenizi şöyle tamamlayabilirim. Bendeniz, insanlara ve olaylara göz koyar, olay ve fikirlere de söz koyarım. Bu da şahsımın ilkesi ve sloganıdır.
Saygı ve sevgilerimle…
İşte yazı yazmanın ince noktalarından biri, başkasına benzememektedir. Ve toplumla ilgili genel elştirel durumlarda ise sözlerde incelikleri iyi seçmek gerekir. Sizden yazınızda çok daha detaylı incelemelerden sonra mantık ve bilim ilişkisi üzerine teorileri gerçeklerle ilişkilendirerek, tek görüşlülükten uzak bir metin beklerdim. Tahminimce ilk ve deneme türünde yazılarınız, Daha iyi olacağınızı ve umut ediyoruz. ayrıca dayanmış olduğunuz ilke bir çok yazar arkadaşımdan da konuşma içerisinde anektod olarak geçen sık cümlelerdendir. Tarzınız oturulduğunda da daha kendinize has teorileriniz olacağına eminim. Yazılarınızın devamını diliyorum.
Yazılarınızı okudum bazı cümlelerinize anlam veremedim. Umarım bu yorumumu da yayınlarsınız.
Saygılarımla iyi günler…
Herhalde bu yazıya bay olarak bir ben yorum yapmış olmalıyım. İsimlere baktığımda zannederim hepiniz bayansınız.
Bu yazı ile ilgili eleştirileri okudum. İmla ve dil, uslup bakımından da eleştirmişsiniz. Bunu belirtmemin sebebi eleştirilerinizi sorgulamak değil.
Zannederim içinizde Türkçe Öğretmeni veya Türk Dili Edebiyatı vb. bölüm mezunu olan olmalı ki böylesine bir ince ve derinlemesine yazıyı ele almanızdan bu sonucu çıkarıyorum.
Ben bu siteye ilk yazı gönderdiğimde Site editörü benim yazılarımdaki imla,dil cümle,anlatım hatalarını düzeltmekten bizar oldular.
Sağolsunlar, bıkmış olmalılar ki artık kendileri düzeltiyorlar.
Bu bakımdan yazılarımda anlatım,imla, dil,bozuklukları olduğunda editör, konu ile ilgili eleştirileri de benim için yazabilirsiniz.
Bu vesile ile sizden bilinçli tüketiciliğin gereği olarak http://www.bilgiagi.net/yazar/capar-kanat/ linkindeki ”Tüketicilerin süt tozu dilekçeleri” başlıklı yazımı lütfedip okuyup ilgili dilekçeyi Tarım Bakanlığı’ na göndermenizi rica etsem sizleri çok büyük zahmete katlandırmış olurmuyum? Olursam affediniz.
Çapar Kanat
Çiftçi-Çiğ Süt Üreticisi
Nurdan hanımcım,yorumumun tamamını yayımlamamışsınız üzüldüm doğrusu ve açıkçası yakıştıramadım.Eleştiriye açık olduğunuzu düşünerek yorum yazmıştım.Heralde bu yorumumu hiç yayımlamazsınız.
saygılarımla…
Sevgili Ezgi,
Yorumun düzeltimiyle ilgili Nurdan Hanımın bilgisi ve dahili yoktur.
Yorumunuza binaen teknik imla hatası tarafımızdan düzeltilmiş, imla konusundaki düzeltiye ilişkin uyarınız yorumunuzdan (havada kalmaması açısından) çıkarılmıştır.
Bilgilerinizi rica ederim.
EDİTÖR