Bugün “Hayat Tamircisi” adlı parçayı işledik. Mardin’de yaşayan Kadir’in öyküsü. Sizler de çok yerde görmüşsünüzdür, yürüyemeyen yüzlerce hayvana elleriyle protez yapmış. Dünyayı güzel kılanlardan işte…
Kadir’in anlatıldığı metnin başında bir hazırlık sorusu vardı: “Hayvanlar olmazsa dünya nasıl bir yer olurdu?”
Ben çocukların et, süt, yumurta vb. ürünlere yoğunlaşacaklarını düşünmüştüm. Onlarsa hayvanları ne kadar sevdiklerinden, onlarsız bir yaşam istemediklerinden bahsettiler. Hatta birisi “ben öyle bir hayat hayal etmek istemiyorum,
öyle bir dünyada yaşayamazdım” dedi. Biliyorum kendisinin tüm bakımını üstlendiği bir köpeği var…
Bunları çocuklardan duymak beni çok mutlu etti…
Çocuklarla bunları konuşurken bir haftadır gümdemde olan hayvanlara yapılan eziyet tam bir zıtlık oluşturdu…
Ben ruh saglığımı korumak için bakmak istememiştim. Ama ana haberlerde bile kürekle öldürülen hayvanlar gözümüze gözümüze sokuldu. Aslında bir bakıma iyi oldu. Bizler sıcak yuvalarımızda uyurken onlar açlıkla, soğukla başetmek zorundaydılar. Kötü insanların nefretinden kendilerini korumak zorundaydılar. Kimisi dövülerek kimisi boğularak öldürülmüştü de ruhumuz duymamıştı.
İnsan zekası makrodan mikroya her alanda çozum üretirken sadece biraz yemek ve sevgi ihtiyacı olana mı çare olamıyor.
Bence iş yine kapitalist sisteme dayanıyor. Hayvan satış yerleri, mama üreticileri, dövüş yaptırılan havyan ırklarının oluşturulması, ormanlarda avcılığın desteklenmesi, hayvansever sözcüğünün korumasında ün ve rant peşinde koşmak çözümden çok uzağa taşıyor bizleri…
Güzel günlerde yaşamak istiyorsak bugünden sevmek zorundayız hayvanları, doğayı, insanları. Ve bir şekilde uzak tutmalıyız hasta beyinlileri tüm sevdiklerimizden…