Dostluk yolu, ataların emanet yoluydu. Bu yol kimilerine göre asalet ve sevgi, kimilerine göre de acıların dikenli, yürünmeye çalışılan ve memnun kalınmayan, dikenli yoldu.
Bir yol ki çamurlardan geçip bataklığa varan bir yoldu. Bir yere ulaşma adına gerçekleştirdiğimiz, sessiz çığlık ve acılarla ilgili bir yoldu.
Çıkamıyoruz ata sahamıza çünkü sahamız, bantla sarılmış, acıların dikenli yoluydu.
Ata diyarı sönmüş, kederde ve ata diyarı için sesler kesilmişti. Umutlarımız yitik, sönük ve işgal altındaydı. Tehlikeye yakın olmamak için sesimizin ulaşmadığı, dikenli yola varmadık.
Yolun dikenini temizlemeye kararlıydık. Dikenle kaplı bir düzenin savunucusu olamazdık. Suskunluğumuz dostçaydı. Dostlar anlar ve dostlar sevinirdi. Bu duruş yaşantımızın yorumu ve bilimsel verilerle değerlendirilmesiydi. Haykırışımız asalettir ve acıların dikenli yoludur.
Hayat yolumuz atalarımızın bağlara olan, emanet ve hürmet yoludur. Bu yolda, toplu yürüyüşümüz sürecektir. Bu duygularla, başarılı olmayı, insanlıktan nasibini almayanlara da “iyi olmaları için” elimizden geleni yapıyoruz.
Ata emaneti, dikenli yolda, dostlukları pekiştiriyor ve herkese ulaşmaya çalışıyoruz. Düşüncelere değer veriyoruz. İnsanların yanlış yola sapıp batağa sürünmesini engellemeye çalışıyoruz.
Vicdanların sesine uyarak, dostluğu öneriyoruz. Kimsenin sis içerisinde kalmasını istemiyoruz.
Ata yolunda, iz sürüyor gibiyiz. İz sürüyoruz, adalete, dürüstlüğe ve ahlaka. İzlerin peşinden hayata bağlanacak ve hayatın bir anlamı olduğunu fark edecektik. Bağlara gitmek ve meyve bahçelerinin havasını koklamak, onlarla olmak istiyoruz.
Bu anlamda, dostları da ata bahçelerinde görme arzusundayız.
Hasan TANRIVERDİ