Öncelikle, yeni yılın ülkemize ve insanlığa hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Atalar sayılı gün çabuk gelir geçer derler. Gerçektende geri dönüp bir baktığında bir yıl değil bir ömür geçmiş. Allah hayırlı ömürler nasip eylesin.
Her yılbaşında insanları bir heyecan sarıyor, yeni yıla değişik bir ortamda girmek için hazırlanılıyor. Dünyanın birçok ülkesinde karnaval havası içinde kutlanıyor. Onlara özenen diğer bazı toplumlarda aynı duyguları paylaşma hevesi içindeler.
Her toplumun farkı gelenek ve görenekleri var. Bizler Müslüman halkı olarak bizden olmayan topluma ayak uydurmaya kalkışırsak, büyük bir yanılgı ve yanlışlığın içine girmiş oluruz.
Hıristiyan âlemi yılbaşını Hz. İsa’ nın doğum günü olarak algılayıp kutluyorlar. Şimdi soruyorum. Bir Peygamberin doğum günü karnaval havasında mı kutlanır. Peki ya bizler. Biz İsa’ya da inanıyoruz, Musa’ya da inanıyoruz. Ama Peygamberlerin doğum günleri şanlarına yakışır şekilde kutlanması gerekir.
Yılbaşı gelmeden önce insanları heyecan sarıyor dedim. Nedir o heyecan? Dükkânların vitrinlerinin süslenmesi, alış verişler, evlerde çam bitkisi ve üzerinin ışıklandırılması. Vur patlasın çal oynasın. , birde kesince hindi, bütün günahlar omuzlara bindi.
Oysaki bir yılımız nasıl geçti, ömür duvarından bir taş düştü, günahlarla geçti ise günahlarımı kutluyoruz, geleceğimizde meçhul ne olacağı belli değil. Oturup muhasebe yapmamız gerekmezmi. ?
Allah bizleri gafletten uyarınsın.
Bugün yârin derken, geldi yılbaşı
Ömür duvarının bir taşı düştü
Kucak açmış bekler musalla taşı
O taşa kaç kulun naaşı düştü
——————–
Daha nice yılbaşılar gelecek
Vakit tamam olup hitam bulacak
Belki hemen en sevdiğin ölecek
Sanada ardından gözyaşı düştü
——————–
Sermaye azalır tükenir rızık
Kimseler ardından diyemez yazık
Götürmek istende ahrete azık
Helal kazanç olanın aşı düştü
Ömürler geçiyor boşaltla doldur
Dünya bir duraktır yolcu kuldur
Gideceğin âlem dönüşsüz yoldur
O yolda Şükrani’min başı düştü
