–Bu da benim iddianamem-
Didim İlçe Tecavüz Müdürlüğü adlı bir yazı yazmıştım. Didim‘de birileri rahatsız olmuş. Savcı yakalama kararı çıkartmıştı. Emniyetten beni çağırdılardı. Gittim. Yazıda bahsedilen şeyleri sordular. Kurgusal şeyler olduğunu söyledim. Sağdan soldan duyduğum şeyler üzerine kurgular olduğunu yineledim. Öykü çalışmaları yaptığımı söyledim. Cinayete kurban giden bir kadın hakkında da soru sordular. Ben de, o kişinin adının Gülbeyaz olduğunu söyledim. Hatta Gülbeyaz adlı kadından bahsettiğim bir yazımın da olduğunu(Gülbeyaz’ın Suçu Ne?) söyledim ki var. Cinayete kurban giden kadının adı başkaymış.
Yani, anladığım kadarıyla, birisi kendi karısı zannetmiş.
Neyse. İfademi verdim. Salıverildim.
Belli bir zaman sonra savcılık yeni-ve bağlantılı bir iddianame hazırlamış. Dava açılmış. Dava konusunu okudum. Bu sefer başka yazılardan bahsedilmiş. Kimilerine FETÖ’cü dediğim, birkaç sapık öğretmen tipinden bahsettiğim bir yazı. Uyuşturucu işleri de var tabii yazıda.
Diğer bir yazı da burada yayınladığım, yine kurgusal bir yazıydı. Madagaskarlı, Alman vd. ajanların beni takip ettiği kurgusal bir anlatı. İddianameye bu yazı da eklenmiş. Halkı yanıltıcı, korkutucu haber yapmak gibi şeyler iddia edilmiş.
Hak mahrumiyeti, para cezaları filan talep edilmiş.
Bu olaylar sürecinin tuhaf tarafı şu:
Bir yazı ile başlıyor her şey. O yazıyla ilgili verdiğim ifade mantıklı bulunmuş olacak ki, ki öyledir, başka bir yazıya geçilmiş. Sonra, yine kurgusal olduğu 10 yaşında çocuklar tarafından bile anlaşılabilecek ajan hikayesinden suç çıkartılmaya çalışılmış. Yani, iddia kuvvetlendirilmeye çalışılmış
Sanki ilk önce suç unsuru değil de ilk önce “kişi hedeflenmiş” gibi bir havası var iddianamenin.
…
Bu tür şeyler, benim, yargıya olan son güvenimi sarsmaktan başka işe yaramıyor. Neyse.
Bu dava olayından sonra, 15 gün sonra, bir başka şey oluyor. Ben, tamamen tesadüfi bir şekilde, e-devlette sorgulama yaptığımda adıma sahte evrak-sertifika düzenlendiğini öğreniyorum…(Benzer örnekler de verebilirim)
Bu olayı önceki yazımda anlatmıştım. O vakada, apaçık en az iki tane ağır suç var. Devlet memurunun sahte evrak-lar düzenlemesi ve kişisel bilgilerin izinsiz kullanımı. Ben bunu CİMER üzerinden ihbar ettiğimde ilçenin müdürlüğü belgeyi sildik diye bana mesaj gönderiyor. Suç delilini yok ediyor yani. Üstünü örtmeye çalışmak da pekala denir.
Sonra ben nezaketli bir dille bir daha hatırlatıyorum. Yasal işlem ne zaman başlatılacak? diye. Sanırım MEB de İlçe Milli eğitimi uyardı bu konuda ve soruşturma böylece başlamış.. görünüyor.
Neyse.
İki şeyi tartıyorum şu anda. Güvenimin kaybolması an meselesi olmaz umarım.
İki olay arasındaki bağlantı nedir peki? Sertifika olayın üstünü örtmeye çalışan milli eğitim müdürü ile ilk paragrafta bahsettiğim davanın “müşteki“si aynı kişiler.
Ne demek istiyorum? Sarsılıyor; adalet sistemine az da olsa olan güvenim sarsılıyor...
…
Genel manada, genele de yayarak bu meselelerin başka boyutlarını da ileriki yazılarımda dile getireceğim.