Bir toplumun başarısı sayısal çoğunluğa bağlı değildir. Sayısal çoğunluk başarıyı etkileseydi, kalabalık toplumlar yeniliklerde ilk sırayı alırlardı.
Sayısal çoğunluğun önünde, başarılı olanların kişilikleri ihmal edilirse toplum sıradanlaşır, normal kalabalık hâline gelir. Geçmişte ve günümüzde çalışmalarının karşılığı olarak, yeniliklere imza atmış kişiler olmuştur.
Topumda bir kişi yenilik yapar, olay dünyaya mal olur.
Bir devletin nüfusu yüz milyon, bu sayısal çokluğa rağmen, aşı çalışmasında iki kişi başarılı. Bu başarı topluma mal oluyor.
Başarıda kemiyet değil, keyfiyet esastır.
İki kişinin aşıyı bulmasında sayısal çoğunluğun etkisi var mıdır? Diye araştırırsak, var olduğu sonucuna varırız. Çünkü toplumun aydın ve yenilikçi düşünmesi, düşünenleri desteklemesi bunda büyük etkendir. Ayrıca işleyen sistemi maddi olarak da desteklemesi bunda önemli rol oynamaktadır.
İlkel, düşünmeyen ve yenilik taraftarı olmayan toplumlarda kişi kendini diğerlerinden ayıramaz. Sayısal çoğunluğa uymak zorunda kalır. Böylece toplum özelliklerine uyan bir tür kişilerin içerisine girer. İnsanların taşıdığı hırs, sevgi, ümit ve ruhun gücü aynı şekilde görülür. Resmen bir bütünün parçası olurlar.
Bugünün toplumunda kişiliği hiçe sayan, fikri değil hilenin ahlak yerine, zalimliğin de sosyal adalet yerine geçtiğini görüyoruz.
Toplumda kişiler birbirine yabancılaşmış, böylece kaos oluşmuştur. Böylece toplumsal ahlâk düzenliliği ve ruh üstünlüğü kalmamıştır.
Sayısal çoklukla her şeyi halletmeye kalkanlar ile karşı duruş gösterenlerle ancak birlik ve beraberlik içerisinde olurlarsa iyiye yönelim başlayacaktır. Kişisel anlamda hayatla ilişki yeniliklerin oluşmasına fırsat verir.
Bir toplumun başarısı, yenilik üzerine çalışanların sayısını ve kalitesini artırmakla sağlanır.
Hasan TANRIVE