Bu yıl leyleği havada gördük…Sevgili eşim Aynur sayesinde geziyoruz.
O tatili hazırlıyor, bize ise yollara düşmek kalıyor…
Göçmen kuşlar gibiyiz…
Son olarak önce İsviçre’ye, sınıf arkadaşım Yaşar’ın yanına…
Ardından Bodrum, Turgutreis…
****
Tatilin uzunu çekilmiyor…
Benim için tatil 3-4 günlük olanlar…
Uzun tatiller sıkıyor…
Benim için tatil, uyumak ve kitap okumak…
****
Tatilde iki kitabı bitirdim..
Mehmet Ali Birand’ın hayatını ve İhanet’i…
John Altman’ın harika bir polisiye romanı, İhanet…
Son bölümleri İstanbul’da geçiyor.
İstanbul’u bir yabancının gözünden okumak…
Hem de gerilimle beraber Kapalıçarşı’yı başka bir gözle görmek…
****
Brand’ın hayatını okurken, son dönemde kimileri tarafından anlatılmak istenen, AK Parti ile beraber basın özgürlüğünün ortadan kalktığına yönelik yalanın patlaması…
Bugün mağdur olduğunu zannettiğimiz ünlü gazetecilerin Birand’la ilgili tavırları…
****
Basın özgürlüğü yok deniliyor ya…
Bir gazeteci olarak hep merak ettim…
Kim bu ülkede yazamıyor?
Kime bu ülkede yazdırılmıyor?
Bir yığın isim vereceksiniz…
Bende o isimlere karşılık onların yazdığı dönemlerde yazdırılmayan onlarca isimden bahsedebilirim…
Örnek Hasan Cemal, bugün T24’de yazıyor… Hem de istediklerini yazmaya devam ediyor.
Uğur Dündar Sözcü’de, Halk TV’de ise program yapmaya devam ediyor…
İnternet siteleri bugün gazetelerden daha çok okunuyor…
****
Milliyet, Hürriyet, Sabah gibi gazetelerde yazamamak ya da yazdırılmaması, birinin yazma hakkını, düşüncelerini kamuoyuna iletme hakkını engelleyen şeyler mi?
Tartışmak gerekiyor…
Eskiden medya tek merkezliydi… Bugün ise açık açık çok merkezli…
Eskiden de, gazete patronlarına, gazetecilere, yazarlara yazmamalarına, filanca ismin yazdırılmamasına yönelik telefonlar edilirdi.
Aynı Birand için yapıldığı gibi…
Örnek vermek istiyorum.
Yerel basında gazete sahipleri, gazetelerinde köşe yazarlarının istediklerini yazmalarına izin veriyorlar mı?
Örnek, herhangi bir köşe yazarı yada muhabir bir haber yaptığında ilişkileri zedelenmesin diye o yazının yayınlanmasına, o haberin yayınlanmasına engel oluyorlar mı?
Yada gerçekten gazetelerinde her düşünceye yer veriyorlar mı?
****
Sonuçta gazete patronları uyguladıkları politikalara uygun, haberleri, köşe yazılarını, yorumları kullanıyorlar.
Nerede kaldı özgürlük o zaman?
****
Bugün Türkiye’de iktidar yanlısı medya belli…
Yazılı medyadan örnek vereceğim.
Açık açık iktidarı destekleyen gazeteler: Sabah, Yeni Şafak, Vakit, Akşam, Star, Takvim, Türkiye…
Muhalif gazeteler ise; Sözcü, Cumhuriyet, Yurt, Aydınlık, Taraf, Evrensel, Zaman, Bugün, Ortadoğu, Radikal, Yeniçağ…
Ortada olan gazeteler ise; Posta, Hürriyet ve Habertürk… Ki bu gazetelerde aslında AK Parti karşıtı…
****
Türkiye’de ilk dört sırada muhalif gazeteler var. Toplam trajları ise yaklaşık 2 milyon 200 bin…
Muhalif gazetelerin toplam trajları ise yaklaşık 2 milyon 800 bin…
İktidar yanlısı gazetelerin toplam trajları ise 1 milyon 400 bin…
Yazamıyorlar denilen muhalif basından örnekler vereyim.
Sözcü, her gün en ağır muhalefeti yapıyor… Sözcü hangi baskıdan dolayı haber başlıklarını atamıyor ve köşe yazarları yazılarını yazamıyorlar?
Cumhuriyet, Yurt, Aydınlık, Taraf, Evrensel, Ortadoğu, Yeniçağ en ağır muhalif dili kullanıyor.
Zaman ve Bugün ise 17 Aralık tarihinden itibaren en sert muhalefeti yapıyor…
****
Özel bir algı yaratılıyor… Medya özgür değil miş…
80, 90, 2000’li yılları unutanlar, gazetecilerin öldürüldüğü, matbaalarının bombalandığı, gazetecilerin en ağır hapis cezalarını aldıkları unutuluyor…
12 Eylül’de tüm medyanın darbecilere methiyeler düzdüğü, 28 şubatlarda, 27 Nisan e-muhtırasında medyanın pespayeliğinin ortada olduğu dönemleri unutmuş gibi davranıyoruz.
Bugün medyanın özgürlüğü önce patronların sonra ise genel yayın yönetmenlerinin, sonrasında ise haber müdürlerinin ve köşe yazarlarının sınırlarıyla ilgili olduğunu unutmamak gerekiyor.
****
Bir tatil ve tatilde düşündüklerim…
Medya özgür değilmiş…
Özgürlük herkesin kendi sınırlarıyla ilgili…
Medyanın özgür olmadığı ülke-mizde; Sözcü, Aydınlık gazetelerinin manşetlerine bakmanızı öneririm…
Unutmamak gerekiyor ki, özgürlük sınırlarımızla ilgili… Ve tabiki çıkarlarımızla…
Not: Sahi muhalif olduğunu bildiğimiz gazetelerde iktidar ile ilgili olumlu haber gördünüz mü? Sahi rastladınız mı? Nerede o zaman
editöryel bağımsızlık?
Unutmamak gerekiyor ki, medyanın özgürlüğü taraflılığının sınırları kadar…