Engelli bir yolda, yürümekten daha zor olanı, bu yolu yürüyecek olmayı düşünmektir. Aynı şekilde bir spor müsabakasında oynamaktan zoru, maç psikolojisine üstün gelmektir.
İlçenin geleneksel maçına, her iki taraf da iyi hazırlanmıştı. Maça dakikalar kala tarafların, centilmence oynayıp galip geleceklerini istemekten başka yapılacak bir şeyleri yoktu.
Maça iki aydır, aralıksız antrenman yaparak hazırlanıyorlardı.
Maçtan bir gün önce, öğrencilerden, enerjimizi nasıl verimli kullanırız? diye bir soru geldi. Öğrencilere “öğretmenin dediklerine uymalısınız. Moralinizi yüksek tutacaksınız. Olayın bir psikolojik mücadele olduğunu bilmelisiniz. Bir sporcu olarak maçı ciddiye alacaksınız. Enerjiyi iyi kullanmak, sinirlere hâkim olmaktır. Karşı taraf hangi hareketlerine, aldırış etmeden, sakin kalmalısınız,” dedim.
Başla düdüğü ile, sakin bir psikolojiye sahip olacaksınız. Karşı tarafa aldırış etmemekle enerjinizi boşa harcamayacaksınız. Bu taktirde isabetli şutlarınız, oyun taktiğiniz sayesinde, rakibinizi perişan edersiniz. Engelli yolu yürümek sanıldığı kadar, korkulu olmadığını göreceksiniz.
Rakip karşısında diri olacaksınız. Oyun tarzınız istekli ve coşkulu, topa sahip olma isteğiniz yüksek olacak. Oyun kabiliyetinizi ciddiyetle ortaya koyacaksınız. Karşı tarafı hiçbir şekilde küçümsemeyin. Maçı oluruna bırakmayın. Unutmayın ki onlar da iyi hazırlandılar.
Rakibiniz bu tutumunuzla karşılaşınca, morali bozulacak ve pes etme noktasına gelecektir. Buna rağmen oyun disiplininden kopmayacaksınız. Düzeninizi aynen koruyacaksınız. Ressamın her fırça atışı, sanatının bir gereği ise, topa ayağınızın değmesiyle, kabiliyetinizin gereğini yapacaksınız. Bu noktada üzerinize düşeni ortaya koyacaksınız.
“Yolumuzu taşlar kapatmış olabilir,” düşüncesi doğru değildir. Yürüdükçe uçurumlar hafif eğimli hale, kayalar da küçük taşlara dönüştüğünü göreceksiniz. Maç sırasında taş gibi sert fakat bir o kadar da nazik olacaksınız.
Maça az kalmıştı, oyun kurucu öğrencimizin, yanına yaklaştım. Yüzü sararmıştı. “Üzerine bir şey giyin de gel,” dedim.
Öğrenciyi aldım ve şehre geçtik. Pastaneye gittik. Yüzünün ifadesi, problemini gösteriyor, dedim. Öğrenci sabahtan da kahvaltı yapmadığını, acıktığını enerjisinin kalmadığını, söyledi. Ona iyi bir kahvaltı yaptırdım. Özellikle tere yağı ve bal gözlerini açtı. Okula döndük, kahvaltı etmesem, ayakta duracak hâlinin olmayacağını söyledi. Yüzünün sararmasından anladım, onun için pastaneye götürdüm, dedim.
Kahvaltı niçin yapmadın diye sormadım. Belli ki bir problemi vardı.
Maç başarılı geçiyordu. Takımın, özellikle oyun kurucunun performansı gayet iyiydi.
Dostça yapılan maçın centilmence bitmesi ile iki takım da seyirciler tarafından alkışlandı.
Hasan TANRIVERDİ