“Kaderim şafakta savrulan bir sonbahar yaprağıdır, kuruyan ve solan ömürlük sözlerde…
Dağlara çıkan bir şakinin masalıdır, diyar diyar düştüğü yerden haberi olmayan.”
Her adımda mürteci bir anlayışla, bir yumrukta kırılan.
Bir elinde kalem, diğerinde kelepçe, gözlerinde solgunluk, üşümüş… Ayaz vurmuş kirpiklerine…
Ellerinde buzdan dokunuşlar dokundukça titreyen, esrarlı bir bağlanıştır mahbuba karşı serilen.
Hayret! Bedenim usul usul çökmekte, ağlayan kahkahalarda, haykıran nefes nefese bir çığlık.
Destanlar var, müebbet sevdalarda, hem diriliş, hem ölüm ayak-lan-mak-ta isyana karşı, isyan sessiz sedasız.
Bir yol içimde kıvrılan yapayalnız, özlemler içinde buram buram vuslat kokan.
Kurşuna göğüs geren binlerce şahadet yükselmekte. Her kelime hançer gibi, sineye işleyen, çekilmeyen çekilesi acılar sızlanmakta, “Tekbir alıp secdeye vardıkça.”
Ninnilerle gözyaşı bertaraf edilmekte, en son söz neden(sen)lik kaygısıyla, en başta söylenmekte, Sema’ya mitingler düzenlenip, sesler seslenmekte.
Düşünmek sedasız iniltilerde, uyumak nafile boşlukta, uykusuzluk gözlerde, damarlaşmış serzenişlere müptelâ.
Ya Mecnun olacaksın gönül çöllerinde
ya da Leyla-la-şa-cak-sın aşkın sıcak topraklarında:
Ya-na-cak-sın…Ya-kı-la-cak-sın… Ya-ka-cak-sın… Acıları düşünmeden.
Yaşanılmayan düşler yaşanmaya muhtaçlar dünya denilen handa…
Temelsiz bir ziyanda, acemi bir viranda… Sözler idamın eşiğinde, karışık duygularda… Ürkek ve durgun
Dillere çöken mürekkep tadında (acı ve sitem), bulanık çizgilerinin bitmeyen vuruluşlarında; son söylenen ya doğum, son söyleyen ya ölüm.
Eceli kollayan idam zamanlarında, ebede yaslanan zindan ağlayışları. Duaların sözleşmesinde imzalanan, karar-ı hükmün ardından, canıma sıkılgan tecrübelerim yapıştı, ah eden tutam tutam vah çeken.
Gözlerime kem gölgeler sıkıştı, acıyorum paramparça bakışlarım, can pazarı üzerimde yana yakıla ağrılar var üzerimde. Sonbahar’a takıldı masallarım, yaprak yaprak dökülüyor sayfalarım, sahte düşlerin peşinde, yalan yanlış kelimelerin dünyasında kaybolan.
Kayıp sözler şehrine göçmen harfler dağılıyor, dağıtıyor hüznün tebessümlerini çok gördüler galiba…
Kara gözlerine perdeler çekilen kara gönüllü niyetlerin, arkasına gizlediğin kara tasvirli kara kara kahkahaların
katıla katıla ses damlacıklarını alıyorum ellerime, ellerimde is kokusu kara gözlerinden kalan
kalansızlıkların kaygısız anlarında…
İnanılmaz güzellikte, Yüreğiniz ve bahtınız daima açık ola…
Destanlar var, müebbet sevdalarda,
hem diriliş, hem ölüm ayaklanmakta
İsyana karşı isyan sessiz sedasız.
***
Ya mecnun olacaksın gönül çöllerinde
ya da
Leylalaşacaksın aşkın sıcak topraklarında, yanacaksın
Yakılacaksın… Yakacaksın… Acıları düşünmeden.
Daha da alınılardım ama baktım ki hepsini almam gerekecek vazgeçtim.
Değerli kardeşim,
Çok çarpıcı, dehşet vesselam.
Teşekkür ederim Ahmet Bey gözlerinize sağlık okuduğunuz için ve ellerinize sağlık yorumladığınız için
saygılar