Şiir denen şeyin ne olduğu ile ilgili zaman zaman düşündüğüm olur.
Daha çok, pırıltılı tozlara benzer. Kış güneşi pencerenizden içeri girer, uyanırsınız. Soğuk ile güneş kelimelerinin mutlak anlamları sadece akli belleğinizde değildir; kalbi bir bellek de vardır. Ruh denen şey de hepsine bir bakıştır, dersek; bunların hepsinin arasında pırıltılı tozlara benzer. Perdeyi tam açarsınız; bir serçe tavandaki yuvasından çıkar, bir kar tozuna sebep olur; kar tozları, gözünüzün önünden parıldayıp geçer… Onun gibi bir şey. Üşütür mü ısıtır mı belli olmaz.
Kış günlerini yaşadığımız için “Kış-i” bir tanımlama yapma denemesine giriştim.
Fakat bir şiir her şeye sebep olabilir.
Büyü türü de olabilir şiir. Kim bilir, kaç şiir okudunuz. Hepsi değilse de ömrünüzce unutmadığınız dizeler olur. Unutmuyorsanız, bir çeşit büyü de denebilir buna. Şair, sizi “muska”layıp gitmiştir.
Neyse. Şiirimize geçelim…
Saçların bulutlara benziyor
gelişin uzak dağ soğukları
ayağını sürüdün
kalbinde her fırtına
iliğime işleyen;
Neredeydin dersen
Eteklerinde soğuk gölgeler
Umut ancak kumru gölgeleri
Geceler bizi bu yüzden sardı
Gölgelere benzemesen;
iyisi mi
olalım bir kumrunun gölgesi
Baksan bir gölge gitsen bir gölge
Gece olsa bir gölge baksan bir gece
Yeter ki;
01.02.2024 Didim