Ben de biliyorum ki, rüyayla amel (hayat sürdürülmez yani tatbikat) olmaz. Çünkü ben, ne bir peygamber ne de bir veliyim. O yüzden de benim rüyama benden başka inanıp itibar eden de olmaz. Zaten bende itibar edilmesini beklemem. Çünkü akıl bunu gerektirir. Aynı zamanda da herkes rüya görür.
Ama gördüğü rüyanın da rahmani mi? Şeytani mi? olduğunu bilip değerlendirebilen insan sayısı da pek azdır. Onun içinde rüyaya uyup, görülen her rüyayla da hayat yaşanılmaz. İnsanı yanıltır.
Ancak uykuda insan beyninin kalbe bağlanıp dünyevi işlerin kalbin his ve sezgilerine bağlı oluşup geliştiğini düşünüp hayal edebilen bir akıl sahibi şunu çok iyi bilir ki, akla yol gösterip yön veren insan kalbi içerisinde faaliyet gösteren gönlüdür.
İnsan gönlü adeta rüyada dünyanın en gelişmiş bir meteoroloji istasyonu gibi çalışır. Onun için her zaman olmasa da temiz bir kalbe sahip insan gönlü, Allah’ın yardım ve inayetiyle kendi ve dünyanın geleceğine yönelik birçok rüya görülebilir. Görülen rüyayla geleceğe yönelik bu şekilde ilahi kaynaklı bilgiye ulaşabilir. Bu türden rüya görüp anlatanların rüyalarını yadırgamayıp dinleyip araştırarak değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum.
Bu bağlamda anlatmak istediğim şeye gelince, doğru yada yanlış rüyaya kesin bir şey söylemek elbette doğru olmaz. Çünkü bu bir rüyadır. Ancak bu türden gördüğüm bütün rüyalarımın hepsinin gerçekleşip tahakkuk etmiş olduğunu söyleyebilirim. Onun için benim burada anlatacaklarıma ister inanır daha tedbirli olursunuz. İsterseniz de üstü açık kalmış bir adamın gördüğü rüyaya mı inanancağız deyip inanmayıp bildiğinizi okuyabilirsiniz. Sonucuna da hep beraber katlanırız. Katlanırız katlanmasına da sonucun doğuracağı vebalden de hiç birimiz kurtulamayız.
Şimdi 1998 yılında gördüğüm o rüyamı anlatıp vicdanen rahatlamak istiyorum. Ancak böyle bir rüyanın gerçekleşip benim haklı çıkmamdan ziyade gerçeklemeyip benim yalancı çıkmamı tercih ederim.
Kısacası rüyayı gördüğüm 1998 yılından beri, rüyamda gördüğüm her şey bire bir tahakkuk edip yerine gelmektedir.
Başlıklar halinde yerine gelenleri saymam gerekirse; Sayın Ecevit’in ölümüyle başlayıp Sayın Abdullah Gül’ün kısa bir dönem için Başbakan oluşu, arkasından Cumhurbaşkanlığına seçilişi, ile birlikte Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığa geçiş dönemi, bu arada bazı sıkıntıların yaşanılıp atlatılması sürecinin yaşanmasıyla birlikte bu süreçte Irak’ın Amerika Birleşik Devletleri tarafından işgali, Sayın Buşh’un gidip yerine Sayın Obama’ın Başkan seçilişi ve devamında da bütün Arap ülkelerinde isyanların çıkıp yönetimlerin değişmesine bağlı oluşumun son halkasını oluşturan Suriye değişimin çok sancılı olacağı ve korkarım bu krizin sonuçlanmayıp ilerleyen günlerde de bizi ve İran’ı da içine alarak büyük bir dünya savaşına doğru gidileceğini ve 2012 – 2016 yılları arasında oluşacak olan bu savaşın sonucunda da dünya nüfusunun yarıdan fazlasının öleceğini gördüm.
Sonuçta bu bir rüyadır.
Şimdi ben gördüğüm rüyamı anlattım ve rahatladım. Bundan sonrası bizi ve dünyayı yönetenlerin görev ve sorumluluk alanlarına girer.
İnşallah gördüğüm rüyada ben yalancı çıkarım. Sonuçta da ne dünyada bir savaş çıkar. Ne bir insan bu vesileyle ölür. Ne de bir insanın burnu kanar.
Ama bu dönemde bizi yönetenlerin de çok çok uyanık olmalarını isterim. Aksi bir durumda da hakkımı asla hiç birisine helal etmem. Onu da açık seçik bilmelerini isterim. İsteyen bu konuda beni dinleyip uyanık olur. İstemeyen de inanmayıp bildiğini okur.
Ben rüyamı, bizi yönetenlerin inançlı insanlar olduklarını ve bana inanacaklarını düşünerek yazdım.
Bu arada şahsi düşüncemi de belirtmek istiyorum. Burada batı tilkilik yapıyor. Aman dikkat..!
İnşallah sonuç batının tilkiliğine rağmen; Suriye, Türkiye, İran, Bölgemiz ve dünyamız için hayırlı olur.
01.04.2012
Cahit KARAÇ
Şair, Düşünür ve Yazar