Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Perşembe, Aralık 18, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Hazal SEYİTOĞLU

Bir Öğle Arasına Sığan Haller

Hazal SEYİTOĞLU Yazar Hazal SEYİTOĞLU
21 Ocak 2008
Hazal SEYİTOĞLU
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Tembelim… İtiraf ediyorum. Cuma günü öğle arası verilen yemek molasındaki bir saati oturup yazacaktım. Zorlamalar arasında “e hadi yazayım” şımarıklığı ile bilgisayarın başına oturdum. Bugün rutin bir pazar günü. Uzun geçen bir kahvaltıyla birlikte başlayan, kanepe ve koltuk üzerinde devam eden gazete okuma sefası.. Oh ohhh!! En son, yani bilgisayar masasına oturmadan önce, koltuğumu güneşe doğru, sol cephemi ise pencereye, dolayısıyla, sislerin arkasında hayal meyal görünen uzak deniz manzarasına çevirmiş; elimde Leyla İpekçi ile yapılan röportaj, gözlerim sislerin arasında zar zor seçilen gemiyi netleştirme çabasında, aklımda ise cuma günü öğle arası verilen yemek molasındaki yaşadıklarımı “hani yazacaktım”, derdi. Bütün bunları düşünürken Leyla İpekçi kelimelerin kendine verilen bir nimet olduğun ve bu nimetin farkındalığı ile yazma borcunu en iyi şekilde yerine getirmeye özen gösterdiğin söylüyordu. Acaba bana böyle bir nimet verilmiş miydi? Verilmiş ve ben bu nimete değerlendirmiyor muydum? Yoksa kendi kendime gelin güvey mi oluyordum? Hem şimdi bu manzarayı ve gazeteyi bırakıp kim bilgisayarın başına geçecekti ki? Kütüphanede duran harikulade deftere baktım. Deftere yazmak, sandalyeye oturmak zorunda olmaktan daha iyiydir.

 Oturduğum yerden manzaramı ve keyfimi bozmadan eski günlerde ki gibi ‘kurşun kalem’ kullanarak yazabilirdim!
Karşıdaki at kestanesi ağacında, öleli çok zaman olmuş, öyle sallanıp duran son birkaç yaprağa bakıyordum. Benim yazım güzel değil ki! O güzelim deftere ne kadar çirkin yazacaktım, kim bilir. En iyisi, belki de başka bir gün yazmak. Evet bu harika ve çok isabetli bir fikir. Derken bir “of” çekmişim. Eşim ne olduğun sordu. Kısaca özetledim. Sonuç? Bilgisayar masasındayım. İşte yazıyorum cuma öğle tatilimdeki o bir saatlik yemek molasında neler gördüm ve neler düşündüm. Buyurun.. Siz önden buyurun. Hayır efendim, lütfen siz… Tamam, tamam yazıyorum.

Öğle yemeğine yarım saat geç çıkınca yalnız kaldım. İşin kötüsü pek aç değildim de. Ama güneşli bir Ocak günüydü ve mutlaka dışarı çıkmam gerekir, diye düşündüm. Üzerime montumu alıp kendimi Esentepe’den, Mecidiyeköy istikametine bırakıverdim. Mecidiyeköy’üne inen ana caddenin sağ tarafından yürürken Finansbank ve Kuveyttürk bankalarının genel müdürlük binalarını geçince hemen yanlarında yeni bir alışveriş merkezi yapıldı. Henüz açılışı yapılmadı: Astoria. Artık, Türkiye’nin ve Avrupa’nın bilmem kaçıncı, en büyük, en lüks, en filan ve feşmekan alışveriş merkezidir.

Finansbank’tan çıkan iki hatun, Astoria açılmış galiba, haydi gidip bakalım, nidalarıyla o tarafa seğirtirken, hayal kırıklığına uğramışlardı. Son rötuşları atılan merkez henüz açılmamıştı. Bizim ofisteki bayanların da kimisi alışveriş yapabilmek için, kimisi de alternatif restoranların olması hasebiyle dört göz aynı heyecanla bu merkezin açılışını bekliyor. Önünden geçerken, binanın yapımı için çalışan işçilerin de yemek molası verdiklerini gördüm. Kimisi binadan çıkıyor ciplerine ve lüks araçlarına binip gidiyordu. Kimisi ise işçi tulumlarının içinde ekmek arası bir şeyler yemenin derdine düşüyordu bir bardak kola ile… Fıskiyeli bir takım peyzaj çalışması yapmışlar yol kenarına doğru olana. Sular zıplayıp, zıplayıp duruyor ama hepsini çalıştırmamışlar. Bir kısmı çalışıyor. Su sıkıntısı yaşadığımıza göre, deniz suyundan yapılmış olmalılar, diye düşündüm.

Derken, Mecidiyeköy’üne biraz daha yaklaşmıştım. Güzel bir güneş vardı solda bana eşlik eden. Sağ tarafta ise bir market. Astoria’nın tulumlu adamları onlarca, ekmek, peynir ve kola ile alışveriş arabasını doldurmuş çıkıyorlardı. Ben ne yiyecektim? Hala aç hissetmiyordum kendimi ama en azından bir çorba içsem, bir da tatlı yesem, fena olmaz diye düşünüyordum. Köşe de bir simit sarayı var, köşeyi dönünce de Bulvar pastanesi geliyor hemen. Toku doyurmak zordur derler ya, ne kadar da doğru. Bulvar pastanesine girdim. Tatlı ve belki bir limonata, ne dersin? Hayır… çıktım. Bulvar pastanesinin köşesinden aşağı doğru indim, gayri ihtiyari.. Tolga Han dans kursu

 Demek buradaymış. Filan sofrası, falan lokantası… en iyisi döneyim, diye karar verdiğim anda kafamın üzerinden geçtiğini bile fark etmediğim bir kuş yakama pisledi: ‘şılap’ Araçların aynalarından baktım, kafama gelin bir şey var mı, diye. Temizim. Şimdi ne yapmalıydım? Milli Piyango almalıyım! Öyle söylerler ya. Geldiğim yollardan dosdoğru geriye döndüm. Vatan Gazetesi’nin civarında iş arkadaşlarımdan birin gördüm. Kuşun pislediği yeri sorunca, söyledim. “Piyango bileti alsana, kızının şansınadır belki, ama al mutlaka” dedi. Bir bildiği mi var acaba, alsam mı diye düşündüm. Birkaç adım ileride Astoria’ya gelmeden yaşlıca bir kadın kağıt mendil satıyordu. Finansbank’tan çıkan hatunlar kadından mendil aldılar.

Bunu yardım için yaptıkları belliydi. Nimet Abla Camisi’ne doğru gitmeye karar vermiştim. Mutlaka orada piyango bileti satılıyordur. Bu düşüncelerle hızımı artırarak mendil satan kadının yanından geçtim. Kadın bir şeyler söylüyordu ama ben hızını kesememiş, kırmızı ışık yanar ayak geçmiş bir şoför gibiydim. Ama durdum. Birkaç bozukluk çıkartıp, geri döndüm. Yanakları kızarmış, soğuktan dudakları çatlamış, gözlüklü, güler yüzlü, başörtülü tonton bir ihtiyarcıktı

 Mendili uzattı bana, istemedim, ısrar etti. O arada başka biride bozukluk uzatıyordu. “Başka birine satarsın, teyzecim, helal olsun” deyince bir daha ısrar etmedi. Diğer kadında sanki benden cesaretlenerek aynısını yaptı. Alacağım piyango biletinin, bana çıkacak ikramiyesi ile hayaller kurmaya devam ettim. Elli altmış lira çıksa, kızımın hayrına bu teyze gibi birilerine hemen verirdim, diye düşündüm. Ya daha fazla çıkarsa, şöyle beş yüz bin ya da daha fazlası! O zaman da hepsini gözümü kapatıp verebilir miydim? Galiba riyakârim! Hala bir şey yemedim. Önce Nimet Abla Camisine gideyim, piyango biletimi alayım, ‘kızımın şansına’ sonra Pelit’te bir şeyler yerim ve ofise dönerim, diye planımı yaptım. Caminin altında piyango bileti satan bir yer göremedim. Biraz daha ilerledim.

Pelit’e geldim. Sigara içilmeyen bölüm olup olmadığını sordum. Yok! Çok ayıpladım. Neden içilen ve içilmeyen diye ayrı bölümler oluşturmuyorlar. Sigara yasağının gelecek olmasına öyle seviniyorum ki, içen biri olarak! Camiye doğru geri döndüm son bir kere daha bakındım ve sonra utandım. Piyangocunun ne işi vardı ‘cami’nin altında! Köşede bir tekel ve gazete bayisi vardı. Ona gözüm takıldı ama yeşil ışık yanmıştı ve karşıya geçmek için ayaklarım beynimden önce davrandı. Sürücüsü kadın olan bir araba üzerime doğru geliyordu. Trafik ışığı yeşil yanıyordu ama kadın buna aldırmadı. Acaba hamile olduğumu fark etmemiş miydi? “Hey, yeşil ışık” filan dediysem de kadın umursamadı bile.

Karşıdan gelen yayalardan biri “manyak bunlar, manyak!” dedi. “Matbuat Sokak”tan aşağıya inerken, solda bir restoran var, genellikle yalnız isem, yemeklerimi burada yerim, oraya girerken, ne göreyim milli piyangocu! Yanımdan sessizce geçip gidiyor. Ne o bir şey teklif etti, ne ben kardeş bir bilet, dedim. Göz göze bile gelmedik. Sonra bir çorba, bir tatlı ve bir de günün gazetelerinden birini istedim. Kasada hemen ödemeyi yaptım. Yemeğimi yedim ve hemen ofise geri döndüm.

Paylaş
Etiketler: toplumyaşam
Önceki Yazı

Nanoteknolojik Ürünler: Mirkobiyotik İşlemciler (II)

Sonraki Yazı

Öztaylan Yine Döktürdü!.

Hazal SEYİTOĞLU

Hazal SEYİTOĞLU

İlişkili Yazılar

Hazal SEYİTOĞLU

Göç Vakti; Turna Yarin Selam Saldı ‘Gel’ Dİye…

07 Mart 2016
5k
Hazal SEYİTOĞLU

2+2=5Diye Bilecek Kadar İzansız İnsanlar

07 Şubat 2016
5k
Hazal SEYİTOĞLU

Göç Vakti; Turna Yarin Selam Saldı ‘Gel’ Diye…

25 Ocak 2016
5k
Hazal SEYİTOĞLU

Germeyelim Gerilmeyelim

24 Ocak 2016
5k
Sonraki Yazı

Öztaylan Yine Döktürdü!.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Yıllardır Süren Arazi Davası

Yıllardır Süren Arazi Davası

17 Aralık 2025
Karagöl

Karagöl

17 Aralık 2025
Bugünün Sorunları Geleceğin Ülküleri

Türkiye ve Doğu Sorunu

17 Aralık 2025
“Karşılaştırılabilirlik Yeknesaklık Değildir” Finansal Raporlamada Kavramsal Bir İnceleme

Hukuki Uyuşmazlıklarda Algı Yönetimi ve Somut Delil Yükümlülüğü Arasındaki Kavramsal Çatışma

16 Aralık 2025
Göz Gördü Gönül Katlanmadı

Sitenin Efendisi

16 Aralık 2025
Kokusuz Güzlerin de Tadı Yok

Kokusuz Güzlerin de Tadı Yok

16 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarımız, Sedayi ALTUN’dan,

“Bir Eğitim Yolcusu” adlı güzel bir eser. Yazarımızın eseri, yine bir yazarımız ve Karadeniz Şairler ve Yazarlar Derneği yönetim kurulu üyemizin sahibi olduğu Ateş Yayınlarından çıkmıştır. Kendilerini kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap