ONLARIN YOLU İETT’DEN GEÇTİ
Bursa’ kitap fuarında bir yazar dostum bir kitap hediye etti, alel acele alıp alıp bakmadan çantama koydum. Geçen gün baktım ve kısa bir zamanda da bitirdim. Hoş bir kitaptı Rizeli Araştırmacı Yazar Fatih Sultan Kar, 140 ünlü ismin yer aldığı kitabında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bilinmeyen yönlerine ilişkin belge, bilgi ve fotoğraflara da yer veriyordu.
İETT Genel Müdürlüğü fotoğrafçısı Rizeli araştırmacı-yazar Fatih Sultan Kar ile araştırmacı Filiz Acar, İETT Genel Müdürü Dr. Hayri Baraçlı’nın desteği ile İETT’de geçmiş yıllarda görev yapan ünlü isimlere ait ilginç belge, bilgi ve anıları, ‘Onların da Yolu İETT’den Geçti’ isimli kitapta toplamışlar ve dünya insanlık ailesinin bilgi birikimine armağan etmişler ve muhteşem bir eser ortaya çıkmış önemine binaen birkaç anekdot:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve 140 ünlü ismin yer aldığı çalışmada İETT’de çalışırken İETT Spor Kulübü’nde ‘BEŞ’ numaralı formayı giyen Recep Tayyip Erdoğan’ın topa vuruş tekniği ile, tıpkı eski Alman futbol yıldızı Franz Beckenbauer’a benzetildiği ve “Beckenbauer Tayyip” olarak adlandırıldığı ifade ediliyor.
Sayın Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN’ın, 1973-74 sezonunda İstanbul şampiyonu olan İETT ile Türkiye şampiyonluğu için Eskişehir’e gittiği belirtilen kitapta şu ifadeler yer aldı: O sırada Kaloperoviç de, Erdoğan’i izlemek için Eskişehir’e geldi. Genç Tayyip Erdoğan, burada muhteşem bir maç çıkardı. Yöneticiler, onu transfer etmek istedi. Babası izin vermeyince bu transfer sonuçsuz kaldı.
Daha sonra İETT’nin futbol şube sorumlusu Erman Şarcı’nın girişimleriyle Dereağzı’nda Fenerbahçe ile özel bir maç ayarlandı.
Dereağzı’nda oynanan bu maçta İETT Fenerbahçe’yi 2-1 mağlup etti.
Dönemin Fenerbahçe Başkanı Faruk Ilgaz, Recep Tayyip ERDOĞANI transfer etmek istediysede (merhum) baba Erdoğan ikna edilemdi. Genç Recep Tayyip Erdoğan’ın kaptanı olduğu İETT futbol takımı, 1978 yılında İstanbul 1. Amatör Ligi Şampiyonu oldu.
İETT’de 8 yıl futbol oynayan Erdoğan, 18 Haziran 1981’de istifa etti.
Kitapta İETT Spor Kulübü Antrenörü Mehmet Ali Gürses ile Başbakan Erdoğan’ı anlattığı söyleşiye de yer veriliyor.
Söyleşide şu ifadeler yer alıyor: "1970’lerin başında İETT’ye antrenör olarak geldiğimde ilk iş olarak takımı gençleştirmek istediğimi, dolayısıyla yeni transferler yapacağımı söyledim.
Eski takım kaptanı Ayhan Mat vardı, ondan yardım istedim.
Hocam, iyi bir arkadaş var. Camialtında oynuyor ama biz istersek hemen gelir’ dedi. ‘Peki, gidip görelim’ dedim.
Gittiğimizde eğilmiş ayakkabılarını bağlıyordu.
Doğruldu, ’hoş geldiniz’ dedi. Tokalaştık. Boylu poslu, fiziği iyi, 20 yaşlarında, genç de. Öğrendik ki liseyi bitirmiş, sınavı da kazanmış, üniversitede okuyor. Tabii babası da orada. Rahmetli, kıyı kaptanıydı. Ayhan Mat, görüşme öncesi beni uyardığı için biliyorum, baba engeli konusunu. Baba ERDOĞAN şöyle bir baktı, o sevimli Karadeniz şivesiyle, ‘Ha bu kimdur?’ dedi.
Durumu izah ettik. ‘Olmaz’ dedi. ‘Serseri olur bunlar top oynarsa. Okusun. Top oynayanlar serseri olur.‘ Baba, oğlunu iyi tahlil edememiş. O, top oynasa da oynamasa da serseri olmaz. Öyle bir yapı var ki sağlam, yaşına göre çok daha olgun, ama adamcağızın düşünce tarzı bu. O zaman futbola bakış böyle. Bunun üzerine dedim ki; ‘Ben size samimi olarak diyorum ki bu çocuğunuzu ben alıyorum, kendi evladım gibi. Sizi temin ediyorum hem okuyacak, hem çalışacak, hem aylık alacak, hem de futbol oynayacak.’
‘Ha böyle şey olur mi?’ dedi. ‘Hem okuyacak, hem çalişacak, hem para kazanacak hem da top oynayacak. Ha bu nasil iştur?’ dedi.
Bana inanıp inanmamakta serbestsin. Hiçbir baba evladı için kötü istikbal düşünmez. Madem ki sen bu genç adamı bana bir evlat olarak veriyorsan ben de sana bu şekilde garanti veriyorum’, dedim.
O zaman elini salladı ve. ‘Hayde tamam’ dedi.
Böylece ilk defa bir oyuncuyu hiç seyretmeden almış oldum.
Kararımın ne kadar isabetli olduğunu da zaman gösterdi.
O günden sonra on yıla yakın bir zaman birlikte çalıştık.
Bir tek gün antrenmana gelmemezlik etmedi.”
Takdir ve kader nerden nereye…