Bütün insanların, çocuğundan büyüğüne, kadınından erkeğine sevgiye, saygıya, ilgiye ve sosyalleşmeye ihtiyacı vardır. Çocuklar ve yetişkinler kadar Yaşlılar da ilgiye, sevgiye ve sosyalleşmeye daha fazla ihtiyaç duymaktadır. İnsanlar yaş ilerledikçe hem bedenen hem de zihinsel etkinlikleri yavaş yavaş kaybolmakta, hareket etme ve kavrama yetenekleri azalmaktadır.
Bunun nedeni hücrelerin yenilenmemesi ve giderek ölmesidir. Sağlıklarını kaybetme, bedenen aktivitelerini kaybetme ve hafızanın zayıflığı insanların en büyük korkusudur. Ama ne yazık ki insanların yaşaması gereken bir kanun vardır ki buda doğmak, yaşamak ve ölmek. Doğan insan yaşayacak ve yaşayan insan da ölecektir. İnsanoğlunun diğer bir korkusu da bir yabancı kadar, kendi kanından, canından olan gözünden esirgediği evlatlarının bakımına kalmaktır. Bu yaşlı insanların çoğunda olan bir psikolojidir. Evlat eline kalmak diye tabir edilir halk arasında. Yada bakacak kimsesi olmamak ve ortada kalacağını düşünmek. Belki çoğumuzun düşündüğü ve düşünürken bile tüylerimizin ürperdiği bir durumdur. Kimsenin kimseye güvenemediği ve bakıcılar tarafından işkence gören yaşlılarımızı, hatta çocuklarımızı duyunca haksızda sayılmayız korkmakta.
Yalnız büyük şehirlerde değil tüm dünyada en ücra köşelerinde bile yaşamın ve işin yoğun temposu, yaşlılarımızı geri planda bıraktığı düşünülmektedir. Ağır yük olarak gördükleri yaşlılarımızı ayrı evde yaşatan veya huzurevlerine yerleştirenlerin yanlış yaptığını düşünüyorum.
Birlik beraberlik içerisinde yaşamayı, her yaş gurubundaki insanlarla anlaşabilmeyi, kişilerle iletişim kurmayı kalabalık ailelerde yaşayan ve ebeveynleriyle büyüyen çocuklar daha çabuk öğreniyorlar.
Bu durum yaşlıları mutlu eden ortamlardandır. Bütün büyükanne ve büyükbabalar (Dede-nine) evlatlarıyla, torunlarıyla mutlu bir ömür sürdürmek hayalindedir. Bazı yaşlılarımızdan Evlatlarının yanında kalanlar kendilerini değersiz, işe yaramaz, güçten düşmüş, ölümü bekleyen insanlar olarak görebiliyorlar. Yaş ilerledikçe alışkın oldukları ortamlardan uzaklaştıkları ve yapmaktan zevk aldıkları işlerle aktivitelerle uğraşamamak onları çok üzüyor ve depresyona sokabiliyor.
Bazı yaşlılarımızı da evlatları istemiyor veya yaşlılarımız kendilerini evlatlarına yük olarak gördüklerinden alışkın oldukları yaşam tarzını ve ortamları bırakarak bakım evlerine gitmeyi istiyorlar. Çocukken sevilen sayılan ve örnek alınan anne babalara yaşlandıklarında da aynı sevgiyi saygıyı ve değeri göstermeli. Geniş aile ilişkilerinin korunması, aile büyüklerine saygının yitirilmemesi gerekmektedir.
Ailede yetişen çocuklarda paylaşmayı bilen, topluma değer veren, bencilleşmeyen bireyler olarak yetişirler. Ve kendi yetiştikleri aile yapısını örnek alarak sürdürürler. Mutlu, birlik beraberlik içerisinde, bencillikten uzak bireyler yetişmiş ve yetiştirmiş olurlar.
Bugünün çocuğu yarının büyüğü olacak ve onlarda yaşlanacak. Kendilerine yapılmasını istemediğini, başkasına yapmak, kendilerince nekadar doğru değilse, ne ekerse onu biçeceğini bilecek. Bazı ailelerde yaşlılarla yaşamak istememekte ve yaşlılar bakım evlerine, huzur evlerine bırakılmaktadır. Yaşlılarımızda istenmemezlik depresyona yol açtığı ve bunamaya sebep olduğunu belirten uzmanlar, yaşlılarımızdan sevginizi ve ilginizi eksik etmeyin uyarısında bulunuyorlar.
Evet, ne şartlar altında yaşlılarınızı bakım evlerine bırakmış olursanız olun, lütfen onlara istenmediklerini ve terk edildiklerini hissettirmeyin. O insanlar sizleri bu günlerinize getiren ve sizi doğuran, büyüten canından can veren insanlar. Siz kendi çocuklarınıza nasıl davranıyorsanız onlarda sizlere aynı şekilde davrandı, baktı, büyüttü. Gözünden sakındı. Belli bir zamana kadar canınızdı. Her şeyinizdide yaşlanınca mı sizlere fazla geldiler.
Çekemiyorum, bana yük oluyor diye sevgiyi, ilgiyi de çok görerek bırakıyorsunuz. İyi düşünün yarın sizin de aynı olacağınızı, Sizin çocuğunuzun da sizi ne şekilde bırakacağını. Kendinizi onların yerine koyun. Siz neler hissederdiniz, ne hale gelirdiniz. Kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyleri sizde başkalarına yapmayın. Özellikle bu insanlar anne, babanız ve size ihtiyacı olan insanlarsa, onlardan sevginizi ve ilginizi asla esirgemeyin. Çünkü bu defa roller değişiyor anne baba siz oluyorsunuz. Onlar size nasıl anne-babalık yaptıysa sizi koruduysa, sevdiyse sizde onları aynı şekilde sevin sayın koruyun. Sevgilerimle.
Nevin hanim yazınızı okudum. Kanayan yaranın üzerine parmak basmışsınız. Bahsetiğiniz konu, günümüzde hiçte içaçıcı durumda değil. Bende farkındayım. Neden bilmem bu hale geldik. Eski jenerasyonlar bizlerden daha şanslımıydılar acaba?. Enazından eskilerde utanma, vijdan sanki biraz daha fazla gibi geliyor bana. ALLAH yardımcımız olsun, kimseye muhtaç etmesin. Esenlikler dilerim.
Çok sâde, güzel bir hasleti insana hatırlatan bir yazı yazmışsınız. Bu tür yazılara herkesin ihtiyacı var. Bu tür ahlak yazılarınızın devamını dilerim,
şukren!