“Kelime”lerin sihirli olduğunu düşünenlerdenim. Her kelimenin bir gizi var çözülmeyi bekleyen… Her bir sözcük fersahlarca derin manalara gebe ki gücü buradan geliyor.
Son günlerde üzerine düşündüğüm iki kelime var: ilgi ve ilişki. Hepimiz “İlişki” kurduğumuz insanlardan “ilgi” bekliyoruz. Çelişkide tam bu noktada başlıyor işte. “İlişki”nin hemen yanıbaşında “ilgi”yi görmeye programlanmış bilinç, bu ikiliyi bir arada algılayamadığında kodları bozuluyor, karışıyor, hata vermeye başlıyor ve sistemi yeniden dengelemek için farklı çözüm yolları arıyor. Kimi ilgi görmedikçe daha fazla ilgi gösteriyor (çırpınan insan), kimi hırçınlaşıyor (üzülen insan), bazısı küsüyor (kırılan insan), bazıları da çekip gidiyor öyle (kırılmaktan korkan insan), çok azı “gerçekten” vazgeçebiliyor (değerinin farkında olan insan).
İki sözcüğün de “il-“ kökünden türediği aşikar. Peki ne demek bu “il-”? Eski Kıpçak metinlerinde “il-” kelimesinin “değmek, dokunmak, ilişmek, eğilmek’ gibi anlamlara geldiğini öğrendim. Ve bu kökten türemiş bir sözcük olan “ilgi”yi Türk Dil Kurumu şu şekilde açıklamış: “İki şey arasındaki bağlılık, alaka, aidiyet.” Bu anlamlara göre hayatınıza aldığınız “o” kişi size ilgi göstermiyorsa denilebilir ki zat-ı muhterem bağlı değil size, hatta alakası yok sizinle, bir aidiyet de hissetmiyor.
“İlişki” kelimesinin doğuşuna geçelim bir de. “İl-” sözcüğünü yanına önce bir “-iş” eki gelmiş konmuş: “iliş-“ olmuş. “İliş-“ kelimesine dair en çarpıcı açıklama Gabain’in çalışması olan Eski Türkçe’nin Grameri kitabında. Kitapta “iliş-“ sözcüğü “ruh-i bağ” olarak tanımlanmış. Ne öz ve yoğun bir anlatım… İlişki kurduğumuz insanların kaçıyla aramızda bu ruh-i bağ kuruluyor?
Bir hayal edelim. İlişkide olduğunuz insanla yan yanasınız, hiç konuşmuyorsunuz, hiçbir şey yapmıyorsunuz, tam bu anda o kişiyle aranızda görünmez, kuvvetli bir bağ olduğunu hissedip huzur buluyor musunuz? Gerçekten sizinle mi? Yoksa varlığı orada ama ruhu çok mu ötede? Hadi diyelim o, olması gereken yerde ve tüm benliği ile yanınızda. Peki siz neredesiniz? Bedeniniz değil, “siz” neredesiniz? Hangi ruhun alemindesiniz?
Ve gelelim “iliş-“ten türeyen “ilişki” kelimesine… Türk Dil Kurumu ilişkiyi : “İki şey arasında karşılıklı, bağ, münasebet, temas.” ifadeleriyle açıklamıştır. “İlgi” ise “iki şey arasındaki bağlılık, alaka, aidiyet” olarak ifade edilmişti, hatırlayın. İki sözcük arasındaki büyük benzerlik apaçık ortada. Aralarındaki küçük fark ise “ilişki”deki “karşılıklı” kelimesinin içine saklanıvermiş.
Pek tabii “ilişki” mucizesini yaşatan “karşılıklı” duygu durumudur. “İlgi” karşılıklı olursa adı “ilişki”dir. Ama şunu anlamalısınız. “İlişki” birbirinin alt kümesi olmak, birbirini kapsamak, bütün olmak değildir, birbirinden tamamen farklı evrenlerde yaşamak da değildir. Temastır, dokunmaktır, birbirine teğet geçen iki çember olmaktır. Sırt sırta, yan yana, ilişik… Eğer karşı tarafın çemberinin tam ortasına çöreklenmeye çalışırsanız hem ona ağır gelirsiniz hem kendi varlığınızı unutup başkasının çemberinde hapsolursunuz. Eğer onun sınırlarından çok uzaklaşırsanız bu kez de sonsuz bir sarmalda kaybolur, dönüş yolunu bulamazsınız.
Şimdi şapkalar ortaya bakalım. Bu benim kocam, karım, sevgilim, arkadaşım, kardeşim, evladım diye “ilişki” kurduğunuz tüm o insanlar, ilişik mi size, dokunuyor mu kalbinize, eğiliyor mu dertlerinize, siz alaka gösterdiğiniz kadar soruyor mu sıkıntılarınızı, paylaşıyor mu sevinçlerinizi, merak ediyor mu mesela gününüz nasıl geçti, bir ihtiyacınız var mı? Ya da siz, bütün “ilgi”sinizi önünüze cömertçe seren sevdiklerinize aynı ölçüde “karşılık” verebiliyor musunuz?
Kaynakça
Gabain, A. V. (2000). Eski Türkçe’nin Grameri. (çev. M. Akalın), Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
Toparlı, R., Vural, H. & Karaatlı, R. (2007). Kıpçak Türkçesi Sözlüğü. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
https://sozluk.gov.tr/
Yine hoş, yine güzel. Keyifle takipteyim.