Bir fotoğraf neler anlatmaz ki, uyuşursun karşısında. Parmak uçlarında hissedersin zamanı. Zamanın yüreğinde bıraktığı sevgiyi, bazen de acıyı.
Hayatın derinliklerinde çırpındığın sahneler geçer gözünün önünden. Siyah beyaz da olsa hayalinde renkleri canlanır. Fotoğrafa dikkat ettiğinde yakaladığın farklılıklara tanık olur, derin bir soluk alırsın.
Soluk alırsın, sisli fotoğrafların karşısında. Hüzünlenirsin gördüklerine, o hüzün ki çok şeyler kaçırır gözlerinin önünden. Çok baksan da ilk defa görüyorsundur. “Hey gidi günler,” Diyorsun. Günler, habersiz takılmıştır zamanın peşine. Gün içinde hayatın belgelenmesini istediğimiz o an siyah beyaz olarak sabitlenmiştir.
Hayaller silik fotoğrafta, görüntüler mi söndü. Hayatın çilesi mi bitti. Elde silik bir fotoğraf kaldı. Yaşadığın iyi ve kötüyü bir arada tutmak zorundasın. Beğendiklerini görürsün, kaçar gözünden silik de olsa fotoğraftaki anıları oluşturan görüntüler. Bu görüntüleri ararsın kart üzerinde, siyah beyaz bulmaca karesi gibi. Arada görülen iki göz pencere, bir köy evine ait. Ev orman içerisinde, çevre yeşil bir canlılık hâkim.
İyileri öne çıkarır, kötüleri esas almazsın, kötüler silinir hayallerde de olsa.
Fotoğraf kartlarına bakarsın kareler şeklinde. Her karede bir güzellik ve sevgi. İstemezsin, kartı parmaklarının arasında, bırakırsın diğerlerinin yanına. Hayatın bir garip cilvesi elinde.
Fotoğraflarla girersin bir çıkmaza, tutulursun girdaba, savrulursun derinliklere, silinmiş resimlerde ararsın kurtuluşu. Sosyal ve kültürel yapının ürünlerini. Acı çekersin, görsen de doğruları.
Değerlerinle süslüsün, kartın dört bir yanında. Çevrenin etkinliğini iyi kullanmadığını anlarsın çok geç de olsa. Yine de olgunlaşmış ruh ve beden yapın. Bugününe göre, geçmiş zamana dönüp resimdeki durumu yaşamak ister misin? Sorsalar, “Evet” diyebilir misin? O hâlde fotoğraflar neler anlatmaz ki.
Yaşanmışlıktan zaman neleri götürmüş ve neleri geriye bırakmış net bir şekilde fark edersin. Anılar saman alevi gibi bazen parlar, çıkarlar yüzeye, bazen de içte kalır yakarlar sevgi dolu yüreğini.
Resimdeki iyi ve kötü algıladığımız hayata ait verileri, değerlendiririz. Değersiz bulursak diğerlerinin arasına bırakırız. Bırakmadığımız da olur. Duvara süs ve tablo olarak asar ve her defasında bakarız.
Baktıkça gönül güzelliğini görürüz. Gurur duyarız hayallerimizi süsleyen anılarımızdan.
Tablodaki bir resim, sarsar bizi derinden. O an geçse de anılarda hayallere dalarız.