Dur gardaş nereye gidiyorsun?
Bu bastığın toprağı biliyor musun?
Şirin ilçe Eceabat’tan gireceksin Çanakkale’ye:
Ece Halil tarafından fethedilmiştir.
Necmettin Onattı’nın “dur yolcu” şiiri
Çam ağaçlarıyla kaplı tepede göreceksin
Hürriyet zevkini tattığı yeri.
Görmeden geçme
Boğaz Kesen Rumeli Hisarını,
Kilitbahir Kalesi’nin aynısı.
Uçan kuş bile
Ona sormadan geçemezdi…
Anadolu insanının alın teri,
Taşıdığı cephanesi, mermisi,
Namazgah ve Hamidiye Tabyaların da
Korunuyordu özenle.
Koruyanlardan
Dualarını esirgeme…
Seyid Onbaşı
Bir an durdu:
Karşıda
Namusuna göz dikmiş
İngiliz zırhlısını gördü.
Gözleri döndü.
İki yüz yetmiş kilo mermiyi
Kaldırdığı gibi
Topun namlusuna sürdü.
O top mermisi değildi
Türkün çeliğe dönmüş tokadıydı.
Bütün milletin ağırlığını taşıyordu.
Patlar patlamaz
Olean zırhlısının dümenine isabet etti.
Döndü döndü
Ve denizin dibine gömüldü.
Bütün dünya gördü
Türkün gücünü.
Mecidiye Tabyası
Yoğun deniz bombardımanlarıyla
Yok edilmiş
Şehitlerin ruhu göğe yükselmiş.
Havuzlar Şehitliğinde
Beş bin şehit yatmakta.
Yüzbaşı Kemal Bey
Cennette
Peygamber ile birlikte
Çanakkale’yi seyretmekte.
Eski adı Kirte
Yeni adı Alçıtepe
Balkanlardan gelen Türk’e
Atasından hediye.
Metre karesinde
Rastlanır altı bin mermiye.
Son ok,
Son kurşun,
Kaçan düşman
Sargı yeri
On sekiz bin şehidin acısı…
Dayanamamış selvi ağacı
Burum burum burulmuş
Sırtına Türk tarihi vurulmuş.
On binlerce şehidin kemikleri
Yığındır Zığındere de…
Bize el sallıyor sanki
Köpeği ile birlikte.
Yatıyor şehitlikte.
İlk şehitler
Bizi son uğurluyalardır.
Yatıyor bu koyda
Çocuğu yanında
Elleri koynunda.
Yenilginin acısını yaz
Hales anıtına.
İstediğin kadar hayal et
Çanakkale’yi sende unutma.
Yirmi dört saat
Düşmana bir adım attırmamış
Ezineli Yahya Çavuş
Çarpışarak şehit olmuş…
Düşman kan gölünü görünce
Geminin dışına çıkmak istemedi,
Süngü zoruyla savaşa sürüklendi.
Eriyik halinde maden parçaları
Morto koyunda hala durmakta…
Zenci İngiliz Fransız Senegalli Hindu
Madalyalarıyla birlikte burada.
Bütün şehitlerin adına
Dua et
Aç ellerini…
En hakim yerdeki
Hisarcık Tepesini
Göreceksin.
Çanakkale Şehitler Abidesini,
Savaş Eserleri Müzesini,
Abide Şehitliğini…
Kur’an-ı Kerim, Şehit Mektupları,
Titretir insanı!
Anzak Koyu,
Bir tarafta Conk Bayırı,
Diğer yanda Anafartalar’ı
Türklüğün kalbinin attığı yeri
Bütün sinir uçlarının toplandığı yeri
Emri veren,
Geri dönmeyen,
Milletin namusunu, şerefini,
Toprağını, bayrağını, istiklalini,
Mazlumların hakkını savunan,
Bunun için
Ölmeyi emreden,
Tarihte,
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten başka
Bir komutan var mı?
O diyor ki
Karşılıklı siperler
Mesafe sekiz metre
Ölüm muhakkak
Birinci siperdekiler ölüyor
İkincisi onların yerine geçiyor
Öleni görüyor
En ufak bir futur yok
Sarsılmak yok…
Bilenler Kur’an okuyor
Bilmeyenler kelime-i şehadet getiriyor
Türk askerindeki bu ruh
Çanakkale Savaşını kazanan ruhtur.
Elli Yedinci Alay
Destan yazdı.
En yaşlı gazi Hüseyin Kaçmaz
Bir elinde bastonu
Diğer elinde kız çocuğu
Esir düşmüş
Nice savaşlara katılmış…
Düşmana taş ve sopa ile saldıran
Mehmet Çavuşlar…
Arı Burnu
Velhasıl
Çanakkale ile birlikte
Türklüğün kalbinin attığı her yerde
Her hücresinde
Ayrı ayrı destan yazıldı.
Onlar vazifesini yaptı.
Şimdi sıra bizde:
Çok çalış
Oku oku oku
Bir daha oku
Ve
Çanakkale’yi asla unutma
Unutturma.
Her Türk çocuğunun hakkıdır
Ömründe bir kez olsun
Çanakkale’yi
Gözleriyle görsün
Tarihten ders alsın.
Bulutlar alev olup düşmüştü
Düşmanın üstüne.
Geceler kıpkızıl gündüze dönmüştü,
Güneşten kopan bir parça idi Çanakkale.
Çanakkale Çanakkale!
Ateşten bir gül gibi durur içimde.
Türk dendiği zaman
Yüreğimin yerine atar Çanakkale