Çok garip ama maalesef gerçek; Bizde insanlar özellikle Ramazan ve Kurban gibi dini Bayramlarında bir araya gelir; Diğer zamanlarda hiç olmadık şekilde eş, dost, konu-komşu ve akraba ziyareti yapılır. Yenilir içilir, sohbet, muhabbet edilir, bolca dedi-kodu yapılarak hasret giderilir. Milli bayramlar ise, şehir meydanları, okul bahçeleri cadde ve sokaklarda kutlanır.
Yıllardır milliyetçi, gerçek dindar ve vatansever kesimlerce dile getirilmesine, halkın istemesine; Putperest ve Hıristiyanlara özenilmesine rağmen, bizde hâlâ milli ve dini bayram formatları aynıdır. Değiştirilmesi, orijinal, bütünleşik ve barışık bir formatta idraki TBMM’de teklif dahi edilememiştir. Oysa batı ve bahse konu Müslüman olmayan devletlerde dini gün ve bayramlar; Tıpkı milli bayramlar gibi, sevinçle evlerden taşan, cadde, sokak ve meydanları dolduran, devlet-millet işbirliği içinde coşkuyla kutlanan, milli heyecanlarla kutsal sevincin kucaklaştığı “tek yürek” merasimler biçiminde kutlanır.
Önce bu iştirak ve işbirliğinin sağlanması; Esasta devletin millet, millet’in ise bizatihi devlet olduğunun “dumura uğramış beyinlere” kazınması lâzım. Böylece, yıllardır kinayeten (kötü niyetle, istismar ve suiistimal amacıyla) telâffuz edilen “devlet-millet barışması” hayata geçmiş olur. Böylece bayramlar anlam kazanır, adalet güneşi doğar, hukuk ve ahlâk yürekleri ısıtır, ısınan yürekler dostluk, kardeşlik ve barış fitilini ateşler. Ateş; İyi insan, namuslu-dürüst ve iyi vatandaşlar için sıcak aş, rahmet, huzur, bereket; Din tüccarı, siyaset simsarı, kul hakkı ile malûl insanlık düşmanı domuzlar, kene ve kefereler için cehennemdir…
Devletin, millet ile barışması demek; Milletin iktidar olması demektir.
Daha açık bir deyişle: “Millet iradesinin, devlet idaresinde hâkim olması”…
Yani; İleri ve modern toplumlarda olduğu gibi, milli devlet geleneğinin hayat bulması, adalet ahlâkı, hukuk, tam dürüstlük, doğrusal yönde disiplin ve “iyiliği emredip, her türlü kötü ve kötülüğü men etme” fiilinin yaşandığı; Kederde, kıvançta ve tasada bir hukuk devleti…
Hukuk devleti, bir sorumluluk, adalet hukuk ve hesap devletidir. Bu nedenle:
50 yıldır yapılmayan “hesaplaşma ve yüzleşme” zamanı gelmiş olmakla:
Bir zamanlar, devletin önemli ve hayati belgelerini Yunanistan ve Bulgaristan’a yok pahasına satan;. Başta tarih, tapu, nüfus, soy/secere ve maddi – manevi sahtekârlık, yolsuzluk ve suiistimaller ile alâkalı bilgi, mahkeme kararları gibi hayati önemi haiz, çok değerli hukuki belge niteliği arz eden kamu doküman arşivlerini “doğal afetler” (su baskını-nem/ışık, yangın, kurtlanma, güvelenme, küflenme, çürüme ve deprem vd) görüntüsü vererek imha ve tebahur ettiren, yani: menfur emeller uğruna buharlaştıranların hesap verdiği;
Bu cinayet, Mili hafızayı silmek, imhaya teşebbüs, devlet geleneği ve Türk kültürüne ihanet edenlerin hapislerde çürüdüğü!.. Mezkür belge, bilgi ve tarihi dokümanların bulunup (yok edilmeleri uğruna devasa gayret gösteren ve şüphesiz büyük zahmete giren) sözde aydın geçinen, akademik yaftalı hain şebeke üyesi (!) kiralık beyinlerin deşifre olduğu;
Devletin eğitim ve resmi dili, başkenti, milli birlik, beraberlik ve bütünlüğünün asla tartışma konusu yapılmadığı; Adalet ve hukukun herkes için eşitlikle ve mutlak uygulandığı; Dağda, ovada, şehirde, kurumda suç işleyenin ‘her kim olursa olsun’ derhal yakalanıp adalet önüne çıkartıldığı; Kötülerin inlerinde çürüdüğü, iyi insan, namuslu, onurlu ve sorumlu insan ve dürüst vatandaşları huzur, güvenlik ve barış içinde yaşadıkları bir devlet!……
KURBAN HAKKINDA SON SÖZ
Bilindiği üzere, “Kurban Bayramının” amaç, anlam ve içeriği üzerine bir ay süreyle yayınlar yaptım. Olumlu-olumsuz pek çok katkı ve tepkiler aldım. Sonuçta: Kurban kesiminin sadece Hac’ca gidene özel değil, bütün İslâm âlemine şâmil genel bir ibadet olduğu iddia eden kesimin delil’i; Hz. Ebu Hureyre (ra)’dan nakil hadis olup; Mekke çıkışlı hâdis’te söz konusu edilen Mescid, Harem-i Şerif, yani Kâbe’dir. Zira, bütün Müslümanların tek “ortak mescidi” Kâbe-i Muazzama olup, burada Mescit’den maksat Kâbe binası ve çevresidir.
Lütfen orijinal nakle bakın. Ayrıca, Mekke’de Hac mevsiminde kesilen dört milyon dolayındaki kurban eti’nin ne olduğunu ve Kutsal toprakların ABD ilişkisini araştırın.