Sosyal ağların bir amacı olmalı. Kuranlar açısından diyorum. Bu amaç, bir kişinin işte bunu yapacağım demesiyle başlamasa bile kendiliğinden oluşan ve öncü olacak birtakım insanları içine alacak şekilde gelişebilir.
Eskiden, kartpostallardan veya radyolardan veya herkesin çabuk ulaşamayacağı iletişim araçlarıyla-nesneleriyle aramızda bir mesafe vardı. Şimdi ise, örneğin “twitır” ile özellikle, bu bilinç koplekslerinin birbirine yakınlaşmasını ve etkileşimini ilginç ve incelenesi buluyorum. “Kompleks” derken bir çeşit aşağılık duygusundan bahsediyorum. Kompleks dediğimiz şeyin sadece duygusal olduğu algısı oluşsa da bizde, bunun bilincin kompleksi şeklinde de algılanması gerek şimdi. Kendi bilincinin aşağıda olduğunu, bilincin kendi yapısına kodlaması olarak algılayabiliriz bunu. Bu eskiden daha çok vardı; “Onlar daha iyi düşünür..” benzeri bir kodlama idi bu. Eskiden ne yapıyorduk? Onlar gibi olamasak da, en azından onların yaptıklarını yapmaya çalışmakla bilincimiz onları öykünmenin tatminini yaşayabiliyordu.
Bizim burada, Turhal’da, Çarşamba pazarı kurulur. Çarşamba pazarı Karadeniz Bölgesi’nin en büyük pazarlarından biridir. Genelde, pazarın içinden geçerken ben, eskicilerin olduğu büyük bir de saha vardır, oradan mutlaka geçerim. Eski kağıt, eski kitap ve benzeri şeyleri ararım göz ucuyla. İki-üç hafta önce eski kartpostallar bulmuştum. Bir deste. Aldım. 75 adet. 5 liraya. 30 yıl öncesinin kartpostalları da vardı. İçlerinde farklı ilgilere hitap eden resimli çeşitleri vardı. Bruce Lee, Eski Turhal, Harika Avcı, Güllüşah, Hülya Avşar, Hülya Koçyiğit, bir köy resmi ve benzeri.
Hislenimlerimi anımsamak için alıyorum böyle şeyleri ve bilinç izlerimi takip etmek için. Kartpostallardaki her resim bir anlam ifade ediyor böylece. Evrimsel bir bilincim vardır. Aslında herkesin bilinci evrimci bir özelliğe sahiptir. Bilinç evrilmelidir. Fakat bunu yapabilmesi için eskiyi unutmamak gerek. Çoğu kişi bu durumumu eskiye özlem diye nitelese de, durum bu değil.
Bilinç yapıları birbirine yakınlaştı. Bunun böyle olmasını sağlayan da Internet. Ve Internet içinde, örneğin “twitır” gibi araçlar, bilinçlerin etkileşimini sağlayan bir belki de bütünleşik hale getiren bilinçli bir kod parçası. Bilincini bizden alan. Ve bir test ortamı. Ve belki de üst-alt kavramlarını ilk önce bilinç düzeyinden sıfırlamak için. Ve belki de bir “karar modeli” oluşturucu. Herkesi, verdiği hak lütfu ile, eşit düzeye getiren-getirebilen de bir diktatör olabilir mi?
KISA NOTLAR :
Kadrolu şair: 658'e tabi olsunlar. Tek maddesi olsun 658'in; onu da kimse bilmesin.
Aforizmal hayatlar çoğaldı gibime geliyor. Eskinin bilgelik hikayelerinin kısaltılmış, hap haline getirilmiş halleridir aforizmalar ve büyük yazar-filozof sözleri. Katışık halde yaşıyoruz. "Bilmem ki neden, kaplumbağa deden.". Bir de atasözleri var. Hiçbir atasözüne güvenmeyin. Onların doğruluğunun pek bir önemi yok. "Hazır çorba" kültürümüze en büyük saldırıdır. Aynı şekilde, hazır sözler de öyle. Bilgi olarak değerlendirmek lazım, sadece. "Hazır" lılık kafamızı ele geçirmesin.
Oğuz Atay’ın "Demiryolu Hikâyecileri-Bir Rüya" adlı öyküsü.
"Şeytan, aile saadetini çok sever." Talmud
Hasan! Sen içme! İçince sapıtıyorsun!
ŞEVVAL SAM'a linç kampanyasını kınıyorum. Din sömürüsünün 60 yıldır devam ettiği ülkemde AKP denen tüccar partinin bu linç kampanyasına katılarak prim yapmaya çalışmasını olağan ve çirkin buluyorum.