Hareketsizlik günümüzün insanının en önemli sorunlarından biri. Neredeyse her işimizi oturduğumuz yerden halledebiliyoruz artık.
Ne fatura ödemek için bankaya gidiyoruz ne mektup atmak için postaneye ne para yatırmak için vergi dairesine ne de alış-veriş için çarşıya pazara.
İstediğiniz yiyecek ve içecekler bir telefon veya bir elektronik posta uzaklığında.
Ev dışında iş ortamında da hareketimiz neredeyse yok gibi. Evlerini ofis olarak kullananların sayısı her geçen gün artıyor.
Gideceğimiz yerlere de yürüyerek değil taşıtlarla gidiyoruz. Yürüyen merdivenler, bantlar, asansörler yüzünden insanlar adeta adım atmayı unuttu.
Vücut kaslarını kullanarak çalışan insan kalmadı gibi.
Birçoğumuz bütün gün masa başında oturarak çalışıyoruz, sadece parmaklarımız oynuyor.
Uzaktan kumanda denilen aletler de hareketsizliğimizin önemli sebeplerinden biri.
Evimizin garajını, kapısını, panjurlarını onunla açıp kapatıyoruz. Televizyon, müzik seti, klimalar ve birçok ev aleti de artık hep uzaktan kumandalarla kullanılıyor.
Oysa hareket etmek kalp hastalıklarından akciğer hastalıklarına, sindirim şikâyetlerinden, hipertansiyona, damar sertliğine, şeker hastalığına kadar pek çok rahatsızlığın başta gelen ilacı.
Birçok araştırma, düzenli spor ve egzersiz yapan kişilerde kanserlerin bile az görüldüğünü gösteriyor.
Tipik bir modern zaman insanı
Şimdi gelin, evini ofis olarak kullanan, alış-veriş ve her türlü işini internet aracılığıyla yapan ve gününün neredeyse tamamını bilgisayar başından geçiren benzerlerinin sayısı bizde de hızla artan tipik bir modern zaman insanının başından geçenleri kendi ağzından dinleyelim:
“O gün de büromda yalnızdım ve sabahtan akşama kadar, neredeyse hiç kalkmadan çalışmıştım.
Birden göğsüme bir ağrı girdi. Bu hayatımda karşılaştığım en şiddetli, en berbat ağrıydı. Değil ayağa kalkmak, biraz derin nefes almakla bile göğsüme keskin bir bıçak sokuluyordu sanki.
Kendimi çok kötü hissediyordum, hareket edemiyordum. Sonra terlemeye başladım ve nefesimin daraldığını hissettim.
Öksürürken kan gelince korkum daha da arttı. Adeta masamın başında yığılıp kalmıştım.
Neyse ki tesadüfen büroma uğrayan arkadaşım beni hemen hastaneye yetiştirdi de, hayatım kurtulmuş oldu.’’
Bu bilgisayar programcısı gibi, zamanlarının çoğunu hiç hareket etmeden geçiren pek çok kişinin de başına gelebilecek hastalıklardan biri de akciğer embolisi, yani akciğer damarlarının pıhtı ile tıkanmasıdır.
Bu tablo bacak toplardamarlarında oluşan pıhtının buradan koparak akciğer atardamarlarını tıkamasıyla ortaya çıkar.
Pıhtı nasıl oluşuyor?
Bacak toplardamarlarında pıhtı oluşumunu kolaylaştıran üç önemli faktör var:
BİR: Kanın damarlarda birikmesi
İKİ: Damar duvarının zedelenmesi
ÜÇ: Kanın koyulaşması
Uzun süre hareket etmeden oturmak kan akımının yavaşlamasına ve kanın bacak toplardamarlarında birikmesine sebep oluyor.
Hem uzun süreli oturmak ve hem de bacakların sarkıtılması toplardamarlardaki kan akımının yavaşlatarak pıhtı oluşumuna zemin hazırlıyor.
Bacak damarlarında oluşan pıhtılar buradan koparak akciğer damarlarını tıkıyor ve akciğer embolisi adı verilen tablo ortaya çıkıyor.
Hareketsizlik kanın pıhtılaşmasını kolaylaştırıcı risk faktörleri ile bir araya geldiğinde pıhtı oluşumu kaçınılmaz oluyor.
Yaşlılar, şişmanlar, gebeler, doğum kontrol hapı kullanan hanımlar, sigara tiryakileri, varisleri olanlar, kalp hastaları ve yakın zaman önce ameliyat geçirmiş kişilerde pıhtı oluşma riski çok daha yüksek.
Teşhiste klinik şüphe çok önemli
Akciğer embolisinin belirtileri tıkanan akciğer damarının büyüklüğüne göre oldukça farklıdır.
Pıhtı çok büyük ise kişi aniden fenalaşıp daha ne olduğu anlaşılamadan kaybedilebilir.
Bazen gelip geçici bir sıkıntı hissi embolinin tek işareti olabilir.
Tipik belirtiler ani başlayan nefes darlığı, göğüs ağrısı, öksürük, öksürükle kan tükürülmesi, çarpıntı ve ateştir.
Akciğer embolisi teşhisinde ilk adım bu hastalığın “akla gelmesidir” ve tipik durumlarda teşhis çok kolaydır.
Akciğer röntgeni, sintigrafi, spiral tomografi, kanda D-dimer yüksekliği, bacak toplardamar ultrasonografisi en çok başvurulan teşhis yöntemleridir.
Akciğer embolisi acil bir durumdur. Hemen tanınıp tedavi edilmezse, tekrarlayan amboliler ölümle sonlanabilir.
Tedavi kanı sulandıran ve yeni pıhtı oluşumunu önleyen ilaçlar (heparin) veya pıhtı eriten (trombolitik) ilaçlarla yapılır.
Pıhtı oluşumu nasıl engellenir?
Akciğer embolisi önlenmesi mümkün olan bir hastalıktır. Pıhtı oluşumu bakımından risk altında olan kişilerin aşağıdaki tavsiyelere dikkatle uymaları gerekir. Yüksek riskli hastalara ise bu tedbirler yanında kanı sulandıran ilaçlar vermek de gerekebilir.
BİR: Bilgisayar karşısında uzun süre hareket etmeden oturmayın, arada kalkıp dolaşın.
İKİ: Tüm işlerinizi kendiniz yapın.
ÜÇ: Düzenli olarak yürüyüş ve egzersiz yapın.
DÖRT: Oturduğunuz zaman bacaklarınızı sarkıtmayın, yükseğe koyun.
BEŞ: Bacaklarınıza kan dolaşımını artırıcı egzersizler uygulayın, bacak kaslarına masaj yapın veya bacaklarınızı 5-10 saniye süre ile gerip gevşetin.
ALTI: Çok sıkı çoraplar ve jartiyer kullanmayın.
YEDİ: Hareketsiz olarak uzun süre ayakta kalmayın.
SEKİZ: Uzaktan kumandayı mümkün olduğunca az kullanın.
DOKUZ: Bol sıvı alın. Sigara, alkol ve kafeinli içeceklerden uzak durun.
Gelelim neticeye
Yüce Rabbimizin ’’Yürü ya kulum’’ sözünü sadece bazılarımıza değil hepimize söylemiş olduğunu unutmayın.
Yürüyen kazanıyor!