Eski Beşikdüzü’nü arıyorum,
Gözlerim buğulu…
Hani nerede, o masallara konu olmuş,
Öğretmen okulu?
Her bayram sabahında, heyecanla, renk renk,
Bölük bölük geçen, kalbimizin atışları…
Nereye kayboldu?
Her şehirden, akın akın,
Işık ışık, dalga dalga gelirlerdi;
Sahil boyu kol kola gezerlerdi;
Onlar ipekten kanatlı kelebeklerdi.
Öyle sevincli öyle duyguluydukar ki
Bir birlerlerini görünce ,
Kollarını bir hilal gibi açar,
Sarılır,
Dolunay gibi bütünleşirlerdi.
Çiçekli, yeşil bahçenin tam ortasından,
Gümüşden bir dere geçerdi;
Kurbağalar, sabah –akşam
Hep bir ağızdan şarkı söylerdi;
Cumartesi günlerini iple çekerlerdi;
Çarşı şenlenir, esnaf bayram ederdi;
Onların dili bir başka Türkçeydi…
Sanki,
Kuşlar gibi bir birine seslenirlerdi.
Bu okuldan mezun olan herkes,
Gururla,
Ben de öğretmen okulunda okudum!
Ben de, ben de, ben de diyerek,
Gittikleri her yerde,
Besikdüzü Öğretmen Okulunu
Sanla şerefle temsil ediyor,
Etrafına ışık saçıyor,
Aydınlık Türkiyenin yarınlarına
Damga vuruyorlardı.
Ama, artık okulumuz yok.
Emperyal güçler devrede.
Yarın kim bilir hangi güzide
Okulumuzu kapatacaklar.
Şimdi boynunu bükersin! Tabi
“Ne olurdu yerine kalsaydı, kapatılmasaydı’
Demenin de bir faydası yok.
Akşamlari hüzünle bakıyorum da
Bulamıyorum., hatta Yoroz Fener’ini;
Gündüzleri,
Arıyorum o çınar ağaçlarının Serin golgelerini;
Kulaklarım da duymuyor artık
O kuş seslerini.
Yeşil Beşikdüzünü arıyorum, gözlerim buğulu
Hani o masallara konu olmuş Öğretmen Okulu?..
Yusuf YILMAZ