Eğitim bizim baş meselemiz, MEB ‘Yeteneğe Dayalı’ Eğitim Sistemine geçtiğini duyurdu, yeter mi? Yetmez çünkü aşağıdaki başlıklar altında ‘Top yekûn bir eğitim reformu’ olmadığı müddetçe istenilen seviyeye ulaşılamaz…
Ne zaman ki:
-Eğitim politikası; hükümet politikasından devlet politikasına dönüştürüldü,
-Eğitim ekonomisi; ayrılmış en büyük bütçeye ulaştı,
-Eğitim sistemi, öğretimin yanında eğitimin de hâkim kılındı,
-Eğitim modeli; klasik sınav yerine yeteneğe dayandırıldı,
-Eğitim fakültelerine üniversite sınavında en zeki çocuklar alındı,
İşte o zaman hedeflenen seviyeye ulaşmak mümkün olur. Dolayısıyla bu değişimler sayesinde de hayatın tüm alanında dönüşümler yapılabilir…
…
Eğitimle ilgili ara ara yön verici yazılar yazıyoruz. Çünkü sıklıkla “Hocam, bu işler ne zaman düzelecek?” türünden, ülkenin gidişatı ile ilgili sorular soruluyor bize.
Bunun değişmeyen tek cevabı şudur;
Liyakate ve yukarıdaki saydığımız başlıklar dahilinde ancak güçlü bir eğitim sistemi kurmakla mümkündür.
Eğitim, eğitim, eğitim… Taa en baştan itibaren iyi bir eğitimle içinde bulunduğunuz hoşnutsuzluklardan ancak kurtulabilirsiniz.
Mesela, sınavlarda en yüksek puan alan bu ülkenin en zeki çocuklarını Tıp Fakültelerine değil de Eğitim Fakültelerine yönlendirmiş olsanız, daha üst perdeden hizmet sunulmuş olur.
Nihayetinde Doktoru da onlar yetiştiriyor değil mi, Hakimi, Mühendisi, İmamı da…
Yanlış anlaşılmak istemem, bizim öğretmenlerle derdimiz yok, öğretmenlik mesleki öyle sözde kutsanarak değil özde maddi ve manevi açıdan bu ülkenin en üstün mesleği yapılmalıdır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan Eğitim Enstitüleri bunun ilk örnekleridir ve aksayan yönleri düzeltilmesi gerekirken tamamen kapatılarak yanlış yapılmıştır.
Uzun lafın kısası;
Sezai Karakoç üstadımızın dediği gibi, öğretimin yanında eğitimi de hakim kılarak, hayatın tüm alanında top yekûn bir mücadele başlatmak gerekir. Yoksa her yeni Bakana göre bir eğitim sistemi değiştirerek değil…