Sovyetlerin dağılması, iki Almanya’nın birleşmesi, bu dağılmanın simgesi olarak Berlin Duvarı’nın yıkılması, Batının ve Amerika’nın zaferi olarak anlatıldı, öylece kabul ettirildi.
Bu zaferin arkasında, doların olduğunu bilmeyenler için, bu bir zaferdi. Amerika Berlin Duvarını yıkmak için oluşturduğu Dolar Duvarından hiç söz etmiyordu. Her şeyi teknoloji gerçekleştirmişti. Teknoloji demek de, kapitalizm demekti.
ABD’nin kendisini dünya devleti yapan “Dolar Duvarı” yıkılıyor. Tıpkı Berlin Duvarının yıkılışı gibi yıkılıyor. Gerçi Batı Basını ve Atlantik basını için dolar duvarının yıkılışından söz edilmez. Tabu’dur kimse el süremez.
Öyle Berlin duvarının büyük reklamlarla yıkılışı gibi televizyonlardan gösterilmez. Propagandası yapılmaz.
Dolar Duvarının yıkılışının tarihi bir geçmişi olmakla beraber, “tarihi dönüm noktası 2011” yılıdır.
2011 yılında başlayan siyasi, ekonomik, mali isyanlar,(Buna bir anlamda iç savaş başlangıcı da denebilir) önümüzdeki dört yıl içinde hızlanarak devam edecektir.
Buna nasıl karar verdiniz derseniz, aşağıda sayacağım unsurlar, oluşmaya başlamışsa, işin sonucu bellidir.
1-Amerika’daki siyasi ortam ve Anayasal sistemde; halk ile siyasetin tüm bağları kopmuştur. İki parti sistemi tıkanmıştır. Yani siyaset kanalları tıkanmıştır.
2-Durdurulamayan durgunluk/gerileme/enflasyon gibi unsurlar hayatı derinden etkilemektedir.
3-Sosyo-politik doku dağılmıştır.2010 yılından bu yana, Amerika, kurumsal felç durumunu yaşamaktadır. Amerika ile ilgili hayati kararlar alınamaz duruma gelmiştir.
Başkanlık, Kongre ve FED üçlüsü anlamlı politik ve ekonomik kararlarda, kararsızlık hâkimdir. Bir kilitlenme vardır.
İki partili sisteminde, partilerin ideoloji ve programlarının aynı olması, kurumsal kilitlenmenin en önemli nedenidir. Sosyo-politik dağılmanın asıl sebebidir.
Bir başka ifadeyle, yapısal yenilenme gerçekleşemiyor. Hani şu kendilerinin bize, her cümlenin başında söyleyip de, kendilerinde uygulamadıkları yapısal değişimler.
Bunlardan daha elim ve feci olanı, Amerikan eğitim sisteminin çükmüş olmasıdır.
Kaliteli eğitim almanın maliyeti çok yükselmiştir.
Paralı eğitim alan zengin elitlerle orta sınıfın bağları kopmuştur. Sosyal mobilete, yani bir üst sınıfa geçme hemen hemen imkânsızlaşmıştır.
Amerika’daki bu siyasal ve sosyal kilitlenme, bir büyük yolsuzluk patlamasıyla, zaten zayıf olan dengeleri hızla bozacaktır. Dengelerin hassaslaştığı ortamlarda, böyle bir hadise, tüm dengesizlikleri açığa vurur.
Amerika’daki siyasi ve sosyal kilitlenmeyi iyi anlamak için Avrupa/Amerika ilişkilerine bakmak gerekir.
Amerika’ya en önemli destek Avrupa’dan gelir. Bunun anlamı Avrupa ile Amerika arasında, doların dünya hâkimiyetinde olması bakımından gizli anlaşmalar vardır. Amerikan dolarının güçlü olması ABD ve AB’nin öte dünyaya karşı güçlü olmaları demektir. Dolar silahtır. Silah, dolar üretir. Dolar egemenlik üretir.
Avrupa’da Sarkozi gibi bir Amerikan müttefikinin, Fransa’nın başından gitmesi, Dolar Duvarının bir parçasının yıkılması demektir. Mesele sadece Sarkozi meselesi değildir. Avrupa’da başlayan hareketlenmelerin ilk hedefi; Amerika Avrupa birlikteliğidir. Çünkü bu birliktelik, Avrupa halklarının aleyhine işbirlikçi ve yağmacıların lehinedir.
Bu etkene bir de, BRİCS ülkelerindeki gelişmeleri katarsanız, krizlerin dünyadaki değişim ve dönüşümleri nasıl etkilediğini görmüş olursunuz.
Fransız seçimleri küresel jeopolitik dönüşümün başlangıç noktasıdır.
Amerikan dış siyasetindeki çıkmaz, İran paronayası hep doların değerini petrol ile karşılama inadından kaynaklanmaktadır.
İran dünya petrolünün %10’a sahiptir. Ve dolar ile petrol satmamaktadır. Yani petrole dayalı dolar miktarı %10 azalmaktadır.
Amerika’nın sürekli İran tehdidi bu sebeptendir. Batının da yazmadığı asıl gerçek budur.
Amerika’nın İran’ı sürekli tehdit altında tutması, diğer petrol satan ülkelere gözdağı vermek içindir.
Nitekim Suudi Arabistan petrol üretimini %39 artırarak, Amerikan dolarının değerini dengede tutmuştur. Daha fazla değer kaybetmesini engellemiştir.
2011 yılını Amerika için dönüm noktası olarak aldık. 2011 yılının sonundan beri, ABD deki banka gelirlerinde gerileme var. Yatırım kredileri azalıyor. Tüketici kredilerinde azalma var. Dönmeyen kredilerde artışlar hat safhada. İşsizlik sorununu çözecek önlemler kapitalizmde yoktur. İşsizlik 1929 yılı sayılarını geçmiştir.(Rakamları sıkıcı diye vermedim)
Buraya bir parantez açarak, dolar duvarının duvar taşlarından söz edelim.
Amerika’nın İslam ülkelerinin başına kukla diktatörler getirmek istemesinin tek nedeni; Petro-dolardır. Bu dolarlara, dolar duvarının istinat kolonları diyebiliriz.
Doların en büyük güvencesi, hatta doları ayakta tutan Körfez ülkeleridir. Petrollerini dolar ile sattıkları için dolara hak etmediği bir karşılığı ve değeri verirler. Doların en büyük değer olarak dünya ticaretinde var olmasını sağlarlar. Buna, Amerikan ordusunun korkusu ile ticaretlerini dolar ile yapanları ilave ettiğinizde, Dolar Duvarı ifadesinin ne kadar haklı olduğuna karar veririsiniz.
Müslüman ülkeler halklarının, Amerika’ya kin içinde olduğunu, Amerikan kaynaklarından okuyoruz. Biz de bu bölgede yaşadığımızdan, bu kininin sınırlarına vakıfız.
Amerikan askeri okullarında, tüm İslam ülkelerine karşı topyekûn savaşın stratejilerini öğreten eğitim sistemleri ile donatıldığını biliyoruz.(A Counter-Jihat Opretion Design Model)
Avrupa ve diğer sanayileşmiş ülkeler, İsrail ve dolar siyaseti nedeni ile yüksek fiyattan petrol almaya daha fazla dayanamazlar.
Dolardan kaçış ve yerine yeni değişim değeri ihdas edilmemiş olması, dünya ticaretini de olumsuz yönde etkilemektedir. Ticareti azaltmaktadır.
Amerika kendi içinde reformlar yapıp, yenilenmek yerine, dünyayı kendine ram etme çabası, kendisinin sonu olacaktır.