Ben iç dünyama dönüyorum. Orada hayal kırıklığına yer yok
Tutunamayanlar – Oğuz Atay
Türkiye’nin Ruhu Oguz Atay’ın anısına bu yazımda Tutunamayanlar kitabının on beşinci bölümündeki kırk dört sayfalık tek cümlesine sığdırdığı tek tek saydığım yüz doksan altı adet “ve” bağlacı bir o kadar diğer bağlaçlar ile genellikle Turgut bazen de Günseli ve Selim olarak içsesiyle yazdığı kuralsız mektubunun tarzını denemek istiyorum ki bunu okurken zorlanacağınızı biliyorum çünkü ben hem okurken hem de yazarken zorlandım ancak sıradanlığın dışına çıkıp sıradışı bir şeyle karşılaşırsanız bu size yeni bir heyecan ve bakış açısı katıyor bu kesin ON BEŞİNCİ BÖLÜM Tutunamayanlar kitabının KİLİT TAŞIdır şimdiden word düzeltme programı cümlemin çok uzun olduğunu belirtip uyarı çizgileri koymaya başladı Çok hoş bir duygu bu Olric ayakkabıları çorapları çıkarıp çimen ve toprakta yalınayak yürümek gibi tamam gelelim kitaba özüne ulaşamamış benliğe merhametsiz sevgiye sevgisiz sahiplenmeye hazımsız bilgeliğe akılsız kalbe duygusuz zekâya vicdansız inanca ruhsuz insanlığa isyanın romanı tutunamayanlar katman katman Dante’nin komedyası gibi kabuğunu kaldırıp derinlere giderken Jule Verne ile dünyanın merkezine yolculuk yapıyor gibisiniz yüzeyde tanıştığınız iki kahraman Selim Işık ve Turgut Özben artık merkeze geldiğinizde ve burası son nokta dediğinizde tek bir kahramana dönüşüyor Özben Işık bu arayışla hikâyeler bütününden oluşan birçoğu gerçek hayatlardan yansımaları olan genel kurguyu oluşturduğunda tamamen sıradışı bir satranç oyunu yaratmış öyle ki okurken hikâyenin bütünündeki tüm hamleleri eş zamanlı düşünme becerisi istiyor tam da bu nedenle “Tutunamayanlar” için üç kategoride okuyucu var Tutunamayanlar” ı bir solukta okuyabilenler ve bu kitaba “bir kitap okudum hayatım değişti” diyerek onu başucundan ayırmayanlar “Tutunamayanlar “a başlayıp bırakıp tekrar tekrar okumaya başlayanlar “Tutunamayanlar” ı okumak isteyip hiç okuyamayanlar Toplumu ve kendisini bir cerrah hassaslığında inceleyen Atay neşterini derin vurmaktan çekinmemiş ve bunu narkozsuz yapmayı denemiş eğer duyumlarınızdan etkilenip okuyacaksanız bilmeniz gereken en önemli şey ASLA SIRADAN BİR ROMAN DEĞİLDİR onu anlamak için derin okuma ya da birden fazla okuma yapmanız gerekir çapraz okuma yapmadığınız bir zaman olmalı ve sadece bu kitaba odaklanmalısınız onca hikâyenin ve kahramanların arasından sıyrılan ve zaman zaman yaratıcısının önüne geçen Olric ise bambaşka bir fenomendir efendisi olarak seslendiği Özbenliğe sorduğu tüm sorular Atay’ın kendiyle yüzleşmesini gösterir her biri dillere dolanmış ünlü birer aforizmadır Olricli replikler ve on beşinci bölümün yazılışından Atay’ın dayatmacılığa ve kuralcılığa başkaldırısını anlayabilirsiniz Atatürk öldüğünde dört yaşındaydı kolej eğitiminden teknik üniversiteye akademisyenliğe mesleki kitaplarından edebiyat tarihinde devrim yaratan eserlere ulaştı aslında O tutundu ama kitabının iki ciltlik ilk baskısının kapağındaki düşen harflere dikkat ederseniz TUTUNMAYAN olmayı tercih etti ve TUTUNAMAYANLAR adına yazdı büyük eseri “Türkiye’nin Ruhu” isimli projesini yazamadan 13 Aralık 1977 tarihinde hayatını kaybetti yaşadığı dönemde hiçbir kitabı ikinci baskısını dahi yapamasa da ölümünden sonra en çok satanlar arasında girdi giriş kapağındaki notlarıma göre ilkini Ekim 2013, ikincisini Ekim 2017 üçüncüsünü Ekim 2019 dördüncüsünü Ekim 2020 de okuduğum kitabı bitirip başucunda tutanlardanım ve hala okumaya devam ediyorum meraklı ve sabırlılara şiddetle tavsiye edilir bir sayfa ve dört yüz seksen beş kelimenin sonuna gelebildiyseniz ve okuyup içeriği algılamayı başarabildiyseniz siz de yedi yüz yirmi dört sayfalık bir efsaneyi bitirebilirsiniz.
Ustanın anısına saygıyla
ALINTILAR:
“ En önemli sözü en sonda yazacağımı sanıyorsan aldanıyorsun hiçbir zaman benden bekleneni vermeyi becerememişimdir bekleyenleri utandırmışımdır daha fazla yazamayacağımı hissediyorum son anda acıklı bir sözle canını sıkmamalıyım işte bu kadar işte canım sevgilim Günseli Selim “
”Kitapçıların ve çiçekçilerin bazı özellikleri olmalıdır Olric. Gelişigüzel insanlar bu mesleklerin içine girmemeli. Kitaplar ve çiçekler özel itina isteyen varlıklardır. Ne yazık, bu meslekler de artık olur olmaz kimselerin elinde, sattıklarıyla ilgileri olmayan kişilerin. Durmadan kitaplara ve çiçeklere eziyet ederler, onlara nasıl davranılacağını bilmezler. Bana kalırsa, bir “kitapları koruma derneği” kurmalı ve kitaplara kötü muamele edilmesini önlemeli…”
“Tarih bir tariften ibarettir. Tarih, geçmişten geleceğe uzanan ve bugün gördüğünüz bir rüyadır. Bütün rüyalar gibi tarih de yorumlanabilir, ama görülürken değil”
“Bütün babalar oğullarına: Oku adam ol, diyorlar. Gene de kimse okumuyor. Biz adam olmayız Olric..”
“Artık yaşamak istemiyorum Olric. Onların istediği gibi yaşamak istemiyorum…”
“Ne çok öldük, birazcık yaşamak için…”
“Vazgeçiyorum; bütün insanlığın önünde eğilerek özür diliyorum: beni yanlışlıkla çıkardılar sahneye.”
“Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım, mürekkeple yazmışlar; oysa ben kurşun kalem silgisiydim, azaldığımla kaldım.”
“Yeni bir dünya var, anlıyor musun?
Her şeyi geride bırakmak gerekiyor
Bir sabah kalkacaksın, arkana bakmadan..”
“Cennet, insanların birbirlerini dinlemeleri demektir, birbirlerine aldırmaları, birbirlerinin farkında olmaları demektir.”
“Çok beklemiştim. Hayatımın, başı ve sonu belliydi; hiç olmazsa ortasını kaçırmamalıydım.”
“Olric’e durmadan, baharı göreceğimizi söylüyorum. Sarayın soğuk duvarları arasında geçirdiğimiz günler sona erecek. Bu günlerin sonu gelecek: bunu hissediyorum Olric. Bütün gün durmadan hayatımı yazıyorum. Olayların doğru olanlarını hatırlıyorum artık.”
“İnsanlar çok bozdu Olric.
Ben bu düzene ayak uyduramıyorum. Bu yüzyıl kusma hissi uyandırıyor…
İnsanlık öldü tabutunu kaldıracak insan bulunamıyor…”
“Sonra Olric’le birlikte istediğimizi yapacağız. Romanlar yazacağız: bitip tükenmeyen romanlar.“Tutunamayanların Sonu”, “Tutunamayanların Dönüşü” gibi. Tutunamayanların romanı biter mi?”
“Anlıyor musun Olric? Anlıyorum efendimiz. Anlamasan da olur. Kimse anlamasa da olur. Gerçek hürriyet budur Olric. Ben anlıyorum. Anlatamasam da olur.”
KİTAP KÜNYESİ:
Yazar: Oğuz Atay
Tür: Roman
İlk Baskı: 1971/1972
Sayfa: 724
Yayınevi: İletişim Yayınları