Toprağa düşen tohum kabuğunu kırar ve filiz verir… Bakımla büyür… Bakıcıları kim mi bulut ve güneş… İnsan gönlü ise ancak aşka düşünce kabuğunu çatlatıyor… Bu aşk Allah aşkı… Ben her aşığa aşık demem… Aşık Allah’a aşık olandır.
Hiç vazgeçtin mi bir şeyden Rabbin razı değil diye? Seven sevgilisini razı etmek ister. Sınırsızca ister, hatta onda yok olur. Ona karşı gelemez ölü gibi olur…
Allah aşkı aşkların paşası diğer aşklar eğer gönlü hazırlarsa Allah aşkına ne ala değilse kıymetsizdir. Mecnunun aşkı kıymetliyse Allah aşkına mecnunu hazırladığı içindir. Değilse bir tuzaktır… Ak değil karadır…
Allah’a hasret Mevlana’nın sembolü olan ney’i inletmiş… Yunusun sembolü olan dertli etmiş dolabı… Çünkü dolap ağaçtan dağdan uzaklara savruluşun, yani ayrılığın derdindedir… Hz. Adem de Cennetteydi ve dünyaya gönderildi… Ney gibi inlemektedir… Bir şiirimde, “Bu can “Allah derdiyle” deli
Hasretim yakar yeli
Yel efendim” demişim.
Allah’ı göremiyoruz ama hissediyoruz. Cilveleri temaşa edip esmasını anıyoruz ve şe’nini anlayıp ona hayran kalıyoruz…Çünkü ancak marifetullah sahipleri Allah’a aşık olabilirler… Allah’ı doğru tanıyanlar tek onlar ve onlar isyan etmezler çünkü doğru tanımışlardır.
“Görelim mevla neyler neylerse güzel eyler der” “İbrahim Hakkı hazretleri… Allah’ı doğru tanımayanlar ancak isyan ederler… Hz. Eyüp hastalığının götürüsü ile getirisini doğru anladığı için isyan etmedi hastalığına… Şeytan ise eksik bilgisi sebebi ile isyan etti….
Eksik bilgi yani olgunlaşmamak kamilleşmemek, arifleşmemek isyanı doğurdu hep.”Kahrında hoş lütfunda hoş” diyenlere selam olsun…
Dünyaya savrulduk aşka kök atarsak ikinci kez savrulmayız. Değilse köksüz olanlar savrulur rüzgarda… Gönlümüz bir ağaca benzesin kök atmış o ağaç verimli bir aşka ve su gölüne yakın büyür de büyür, seccadelerde.
Toprak ağacın aşk gönlün anası su ağaca kuvvet verir secde gönle… Kapan secdeye…
Ayrılayım Samanımdan
Yel ol
Gül ol
Zaman bana
Gönlüm bir buğday tanesi ayrılayım samanımdan…
Ayrılayım samanımdan
Beni bir buğday tanesi say
Ayrılayım samanımdan
Harman kur
Yel efendim
Güneş toprak bulut…
Verdi umut
Ayrılsam samanımdan
Yel efendim
Ayrılırım samanımdan…
Küserim karanlığıma..
Kırarım kabuğumu
Suçumu öğretir
Yel efendim
Gül efendim
Savruldum savruldum aldım dersimi
Biz zamanlar benim de toprağa sarılan kollarım vardı…
Savruldum savruldum ey toprak ana
Toprak anam
Yel efendim…
Bu can “Allah derdiyle” deli
Hasretim yakar yeli
Yel efendim