Herkesi suçluyoruz.
Devlet suçlu.
Hükümet suçlu.
Bakan suçlu.
Baba suçlu.
Müdür suçlu.
Erkek suçlu.
Öğretmen suçlu.
Suç nedir?
Yaptıkları değil yapmadıkları.
Bir milleti yok etmenin üç aşaması;
Aileyi yıkmak, eğitimi yıkmak ve örnek kişilikleri itibarsızlaştırmak.
Aileyi yıkmak için annenin rolünü değiştir, onu toplumu cinsiyetsizleştirme projesiyle annelik karakterinden utandır, babayı otorite figüründen figürana dönüştür.
Eğitimi yıkmak için öğretmenleri toplumda önemsiz hale getir öyle ki; öğrencileri bile ona hakaret edebilsin.
Son olarak örnek olanları gözden düşürmek için bilim ve düşünce insanlarının değerini düşür, onlardan şüphe duyulmasını sağla, itibar suikastı yap ta ki kimse onlara değer vermeyinceye kadar…
Ne yazık ki evimize giren bizim Magic box dediğimiz, batılıların ise idiot box dediği televizyon ile tabletlerle , cep telefonları ile internetle aile kuşatıldı.
Memur ve haber siteleri ile öğretmenlere darbe üstüne darbe vuruluyor. Afrika’da Avustralya’da Afganistan’da bir özel okul kurs ya da öğretmeninin yaptığı hatayı sanki Türkiye’de olmuş gibi manşetlere taşıyor medya.
“Hoca hocaaaa!!! ” ünlemesi ile bilginin unvanı olan hocayı minibüste para üstü veren avama dönüştüren, tribünlerin koro halinde küfrederek rahatladığı mit haline düşüren senaryo yazarları, hızla öğretmeni de itibar suikastına uğratarak darbe üstüne darbe vurmaktadır.
Muallimi “penceresi cam cama , selam söyle amcama” şarkısıyla raflara kaldıran, hocayı avam dili ile bayağılaştıran ,alimleri zalimleştiren üst akıl yeni projesi ile şu an hedef tahtasına, öğretmeni koymuş durumda…
Öğretmeni önce manevi olarak yıprattık.
Şimdi de maddi olarak asgari ücretliyle eşitledik. Hatta Engin Ardıç hafif de memnuniyet duyarak öğretmenlerin sıradan memurlara dönüştüğünü köşesinde yazdı.
Yıllar öncesiydi, Etiler Orgeneral Kami Güzey İlkokulu’nda -Efsane ORKA- görev yaparken öğretmenim Rabiye Uzun HIDIMOĞLU bana gelerek; Müdür Bey dedi “Bıktım artık velilerin duyarsızlığından.
Ben de VELİ ŞİKAYET HATTI istiyorum, numarası 25 haneli olsun, kolay olmasın ama veli 7 gün içinde cevap versin! ”
Haydi velilere biz de soralım!
1. Çocuğunuza neden banyo yaptırmıyorsunuz?
2. Çocuğunuzun beslenmesine neden her gün çikolatalı ekmek koyuyorsunuz?
3. Çocuğunuzun tırnaklarını neden kesmiyorsunuz?
4. Çocuğunuzun defteri hala neden kapsız?
5. Veli toplantılarına neden katılmıyorsunuz?
6. Çocuğunuz ateşliyken, burnu akıyorken neden okula gönderdiniz?
7. Çocuğunuzla neden ilgilenmiyorsunuz? Tablet ya da telefon çocuğunuzun ebeveyni mi?
8. Çocuğunuz küfrü nereden öğrendi?
9. Çocuğunuza yetişkin televizyon dizilerini neden seyrettiriyorsunuz?
10. Çocuğunuza şiddet içeren bilgisayar oyunlarını neden oynattırıyorsunuz?
11. Çocuğunuzla neden oynamıyorsunuz?
12. Çocuğunuza neden okumuyorsunuz?
13. Çocuğunuzun arkadaşlarını neden tanımıyorsunuz?
14. Çocuğunuzun gözlerinin bozuk olduğunu neden fark etmediniz?
15. Çocuğunuza tuvalet alışkanlığını neden kazandırmadınız?
16. Çocuğunuzun kırtasiye ihtiyaçlarını neden karşılamadınız?
17. Çocuğunuzu neden dövdünüz?
18. Bu çocuk sizin çocuğunuz mu yoksa benim mi?
19- Birbirinizden boşandınız, çocuğun suçu nedir?
20- En kıymetlinizi bize emanet ettiniz, o zaman neden onların yanında dedikodumuzu yaparak hakaret ederek moralimizi bozuyorsunuz?
21- “Çocukların sözlerden çok iyi örneklere ihtiyacı vardır.” Bu sözün gereğini neden yapmıyorsunuz ?
İşte toplum mühendisliği ile ÖĞRETMENLERE yapılan sistematik saldırıyı ben bir ironi ile velayeti elinde tutamayan VELİLERE yöneltmek istedim.
Sevgili Veli;
Elindeki cep telefonu ekranından gözlerini kaldır, etrafına bir bak.
Sanal ortamda sevgiline sarılıp dostuna darılacağına, klavye mücahiti olup vatanı kurtaracağına, evladına sarıl , eşine sarıl öğretmenin gırtlağına sarılmadan önce.
Anne ol.
Baba ol.
Veli ol.
İyi insan olmanın gereğini kusursuz yap.
Kantincilerin odası, her esnafın bir stk’si, avukatların barosu, tüm meslek gruplarının dernekleri var.
Öğretmenlerin maalesef sahibi yok.
Sendikaların aidatını bakanlık ödediği için sendikalar öğretmeni bakanlığa karşı yeterince savunamıyor. Yardım almaya alışan emir almaya alışıyor ne yazık ki.
Sevgili veliler, -evdeki öğretmenlerim-
Yazım sert bir yazı olmuş olabilir ama gelin 2023’te cumhuriyetin 100. yılında “Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.” diyen Mustafa Kemal’in ruhunu incitmeden Milli Eğitim Bakanlığının 444 0 632 hattını arayarak herkes öğretmenine teşekkür ederek iyi seneler dilesin. Bir teşekkürü fazla görmeyin bizlere.
Whatsap dedikoduları ile, şikâyet dilekçeleri ile ,cimerlerle bunalttığımız öğretmenlerimize yeni yıl hediyemiz olsun.
24 kasımlarda yalandan övüp 25 kasımlarda sövmeyin, dövmeyin.
Ve sonra ve sonra içinizde en masum olanınız öğretmene ilk taşı atsın.
Veritas vitae magistra..
Vesselam.
*”Hakikat, hayatın öğretmenidir.”
Erhan Ziya SANCAR
Eğitimci Yazar