Ben Türk’üm ve Milliyetçiyim…Türklüğümle övünürü. Lâkin bu, ırkımla, kanımla, kafatasınla övünmem ve kendimi üstün görmemden değildir. Çünkü, Türkler, 10 asır boyunca İslâmiyet’in bayraktarlığını yapmış ve ‘İlâ-yı kelimetullah’
(Allah’ın adını yaymak) mücadele etmişler; asla ırkçı ırk ayrımcısı olmamışlardır. Hz. Peygamber’in (s.a.v) buyurduğu gibi, ‘Arabın Arap olmayana üstünlüğü yoktur, üstünlük takvâdadır’. Hucürat suresi’nin 13. Âyeti’nde Yüce Allah (c.c),’Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz siz bir erkek bir dişiden yaratık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelerle ayırdık. Allah katında en değerli olmanız O’na karşı gelmekten en çok sakınmanızdır’ buyurmuştur.
Bu çerçevede ölçümüz açıktır: İnsanla, boylar kabileler şeklinde yaratılmıştır. Yani aralarında bazı farkların olması normaldir ama Allah indinde kavimler arasında üstünlük yoktur;üstünlük sadece takvâdadır. Bu durumda Milliyetçilik anlayışı da bir aidiyet ve mensubiyet duygusudur ve ‘Vatanseverlik’ şeklinde algılanır.
‘Vatan-Millet-Sakarya’ üçlemesiyle Milliyetçiliği ‘hamâset’ ve şovenizm’ şeklinde küçümseyeler, bu vatan severlik duygusunun birey ve millet olarak varlıklarının teminatı olduğunun farkında değildir
***
‘Hümanizm’ , insan sevgisi olarak değerlendirildiğin de insan kendisini hümanist olarak görmemesi mümkün değildir. Ancak, bazı enternasyonalist ideolojiler de hümanist olduklarını söylerler. Meselâ; nihai safhasın da kominizim de, anarşizm de hümanist hedefler göstermiş; lâkin totaliter rejimler dönüşerek diğer faşist yönetimler gibi insanlığa zarar vermişlerdir.
Tevfik Fikret gibi aydınlar, ‘Vatanın rüy-i
Zemin/ Milletim nev’i beşer’ diyerek vatan ve milleti dışlayan hümanistlikten dem vurmuşlar, ancak teorik söylemlerden ileriye gidilememiştir. Günümüzde ‘milli devlet’, vatan millet gerçeği devam etmektedir.
Başbakan Erdoğan’ın, Yunus’un Yaradılanı yaradandan ötürü’ sevmek sıloganı, milletimizin insan sevgisini en güzel şekilde ifade eden sözlerdir.
***
Başbakan Erdoğan, İmralı ve vatansever bir devlet adamımızdır. Son on yılda birkaç fevkalâde başarıya imzasını atmış; miltasit ve jüristokratik vesayeti cesaretle tafiye etmiş ve millet iradesini gerçekleştirmiştir. Erdoğan terörle mücadele konusunda da başarılı olmuş ve geçen yıldan bu yana 6 aylık dönem zarfında terör örgütünün çok büyük çoğunluğunun etkisiz hâle getirilmesini söylemiştir.
Son bir aylık dönemde Başbakan’ın iki hususta hatâ yaptığını düşünüyorum: Birincisi terör örgütünün dağılmasını ve silâh bırakmasını beklemeden teröristbaşını muhatap yaparak görüşmeleri başlatması; ikincisi milliyetçilik konusunda kastını aşan ve istismar edilen beyanlarda bulunması… Ancak bu hatânın da telafisi mümkündür. Nitekim başbakan Erdoğan, gurup konuşmasında ve daha sonraki konuşmalarında ırkçılığı kastettiğini açıklayarak vatan sever milletimizin gönlünü almıştır. Görüşme sürecinde açıklana zabıtların kendi görüşlerinin yansıtmadığını altını çizerek belirtmiştir.
CHP lideri Kılıcdaroğlu, başbakana güvenmediğini tekrarlayıp durarak politika yaptığını zannediyor. Lâkin bir takım yalan beyanlar ve hareketlerle CHP’nin ve MHP’nin netice alması mümkün değil.
Herkes her zaman hata yapabilir Başbakanın niyeti hâlistir. Bir an evvel Türkiye’de huzurun sağlanması için uğraşıypr.