Bu yazı, Esenyurt Belediye Başkan Danışmanı Abdullah Yılmaz’ın işyerinin kurşunlanmasının üzerine kaleme alınmıştır.
Yerel seçimlerdeki başkan adaylarına, partilerin ilçe başkanlarına, belediye meclis üyesi adaylarına, parti üyelerine ve seçimlerde taraf olan herkese çağrımdır.
Yerel seçimler 30 Mart akşamı bitecek, bir kaç gün sonra her şey normalleşecek.
Kentlerin yeni yöneticileri seçilecek. Kent parlamentolarının yeni üyelerini seçeceğiz.
Millet yeni iradesiyle kentleri 5 yıllığına yönetecek şehrieminleri belirleyeceğiz.
****
Belediye başkanlarının, ilçe başkanlarının kullandığı sert, çatışmacı ve ötekileştirici dile dikkat etmek zorundalar.
Adayların kullandığı sert dil, aşağıda fırtınalara neden oluyor.
Aynı zamanda yeni çatışmaların, gerginliklerin habercisi oluyor.
****
Seçimler bitecek, kentlerde yine yan yana yaşamaya devam edeceğiz.
Savaş yapmıyoruz, yapılan kent yönetimlerinin belirlenmesi…
Yaptığımız yarış, kentleri kim daha iyi yönetecekse o’nu seçmek…
****
Kent yönetimlerinde iktidar isek, yeni iktidar olmak isteyenleri düşman gibi, kent yönetimlerinde iktidar değilsek, orayı feth edilecek kaleler gibi görüyoruz.
Herkes kendini Ulubatlı Hasan sayıyor.
Kaleye bayrak dikebilmek için şehit olmayı bile göze alıyor.
Halbuki kentler ne birilerinin özel mülkiyetleri, nede kutsal toprakları.
Kentler, o kentte yaşayan ve gelecekte yaşayacak insanlara ait. Yöneticilere sadece emanet…
****
Yaşanan sadece demokratik bir yarıştır.
Yerel yönetimlerde iktidar olanlar ne düşman, nede yeniden iktidar olmak isteyenler düşman.
Hepimiz bu ülkenin çocuklarıyız.
Kent yönetimlerinde kim iktidar olursa olsun, kentte yaşayan hemşehrilerine eşit hizmet edecekler.
Bunun için seçiliyorlar.
Kentte yaşayan hemşehrileri kendilerine ister oy versin, isterse vermesin seçildikleri günden itibaren ayrım yapmayacaklar.
Görevleri de sorumlulukları da bu…
****
Kim kazanırsa kazansın kent yönetimlerini, oraları geçmişte olduğu gibi feth edilen kentler değil.
Yeni iktidar olmak isteyenler kentleri işgal et-meye çalışanlar değil.
Kent yönetimleri de düşman işgalinde değil.
İktidar olduğumuzda, iktidar olduğumuz kenti topraklarımıza katmıyoruz.
Kenti daha iyi yönetmek, kenti geliştirmek, kentte yaşayanların yaşam standartlarını yükseltmek için iktidar oluyoruz.
****
Sorumluluğumuz ve görevimiz, hemşerilerimize eşit, ayrımsız ve adil hizmet etmek.
Kentlere tecavüz etmemek, kentlere değer katmak görevimiz.
Kentler bizim tapulu mallarımız değil.
Kentler bize, seçimlerde millet iradesi ile emanet edilmiş kutsal değerler.
İster AK Partili, ister CHP’li, ister MHP’li, ister BDP’li yada başka birşey…
Bileceğiz ki, onlar yönetmek istediğimiz kentlerin sahipleri.
Bugün için siyasi tercihleri farklı olan, hemşehrilerimiz.
****
Sonuç olarak, belediye başkan adaylarının, siyasilerin kullandıkları dile, verdikleri demeçlere dikkat etmeleri gerekiyor.
Eski çatışmacı, şiddeti özendiren dilden vazgeçmeleri gerekiyor.
Birileri yapsa bile o oyuna düşmemek gerekiyor.
Şiddeti ve gerginliği tırmandıracak söylem yapanlara da söylenmesi gereken şu.
Bir insanımızın burnu kanarsa, bir insanımızı yitirirsek, maddi ve manevi bedeler ödersek bilin ki, sorumlusu sizsiniz.
Kentlerde yaşayanları birbirine düşman etmeyin.
****
Onun içindir ki, seçimlere katılan tüm siyasilerden ricamdır.
Dilinize dikkat edin…
Yurttaşlarımız arasında lütfen gerginlik yaratacak, şiddeti körükleyecek, ötekileştirecek dilden, söylemden kaçının…
Bir insanımızın burnunun kanamasına neden olacak, yitirilmesine neden olacak, düşmanlığı büyütecek iktidarın kimseye hayırı olmaz. Bilesiniz.
(GAZETEİSTANBUL)