Türkiye’de , araştırma şirketleri var. Seçimden seçime gözüken, yada gündemi meşgul eden, gündemi yönlendiren. Türkiye’de , gazeteciler var. Siyasi parti üyesi gibi konuşan. Haber vermekten uzak, hayattan bihaber gazeteciler.Meclise gelen , halkı temsil eden , hakkı savunması gereken. Emme basma tulumbaya dönen , kaldır parmak indir parmak olan , aklını kiraya veren.
Türk Siyasal Hayatı , malumu ile ham hayallerin , ham beyinlerin birbirine sen karpuzun daha kabağı , daha ham bir meyvesin sataşmasının ötesine geçemiyorlar. Türk Siyasal Hayatı , yeni bir coşkuya , yeni bir siyasi varlığa , lidere kapılarını aralamıyor.
Türkiye Siyasi Hayatının ne tarafa doğru evrildiğini kestirmek zorlaştı. Daha özgürlükçü , daha renkli , daha çoğulcu bir siyaset arenamız yok. Tek ses ve sahibinin sesi taş plakları yeniden revaçta.
Bu sebeple siyasette daha fazla kalma , ringde daha fazla raund oynama becerisi , daha iyi bir maça değil stratejiye dayalı bıkkınlık veren bir orta oyununa dönüştü.
Türk Siyaseti , halka ne verebilirim , talepleri nelerdir , beklentisi nediri aştı. Türk Siyaset Sahnesi , ölü evinde şampanya patlatma , düğünde mevlit okuma sarmalına girdi.
Türkiye Siyasal Hayatı , hak için halka veremiyor, üretemiyor, halkın taleplerini anlamıyor, algılamıyor. Bunun içinde algı operasyonları, manüpülasyonlar, ajitasyonlar ve atmasyonlar havada uçuşuyor.
Siyasetin yön vericisi Cumhurbaşkanını sabah akşam dinlerseniz. Bir yerden bir yere savrulan kontrolsüz lafların muazzam tekrarını görürsünüz. Siyasetin iktidarındaki üyelerinde Cumhurbaşkanı acaba ne der , nasıl tepki gösterir dikkatliliğiyle eylem kontrolorlüğü ortada. Muhalefetin , de ağzını geveler gibi konuşan , alaycı ama yetersiz bir hasit tip sergilemesi de kendilerine olumsuzluk yazmakta.
Türk siyasetinin aktörlerini neresinden tutarsanız tutun, ister muhaliflerden, isterseniz iktidardan sokağı yansıtmıyor. Türk Siyasal Hayatı ile Halkın gündemi örtüşmüyor.
Sokak’daki ana sorunlar nelerdir ?
Geçim sıkıntısı.
Yokluk.
Yarınlardan endişe.
İşsizlik.
Adalate ve hukuk düzenine olan güvensizlik.
Eğitim bozuk. Adil değil. Tekdüze. Eğitim ile elde edilen bilgi , iş, aşa yetmiyor.
Trafik ve trafikteki keşmekeş , bilgisiz , saygısız sürücüler.
Otopark, yeşil alan, sosyal doku, çevre yaşam alanlarının kıtlığı.
Vergi adaletsizliği. Dolaylı vergiler ile alt ve orta gelir gurubu üzerindeki vergi baskıları.
Elektrik, su, gaz, telefon ,benzin gibi sabit giderlerin pahalılığı.
Hukuk sisteminin anlamsız , yanlı hatta kanunsuz olarak vatandaşın aleyhine kullanılması. Geciken adalet ve olmayan adalet.
İcra dosyaları. Yağmur gibi yağan kredi kartı, kredi, sabit giderlerden dolayı haciz işlemleri.Tröstlerin acımasızca halkı meşgul eden temelsiz alacak başvurusu , alacak devri adı altında mafyalaşan avukatlık ofisleri.
Ülkenin bölünmez bütünlüğüne karşı oluşan tehditler.Terör.
Köylerin boşalması.
Büyük şehirlerin dolması ve alt yapı yetersizlikleri.
Suriyelilerin, ve diğer yabancı uyrukluların kontrolsüz olarak Türkiye’ye gelenlerin ekonomik sisteme , kaçak işlere , haksız çalışma ile ekmeğe ortak olmaları.
Üretim ve sanayinin yeterince gelişememesi.
Pahalı konut ve yüksek reel faizle finansal maliyetde konut alma zorluğu.
Gıda güvensizliği, GDO lu besinlerin denetimsizliği, nişasta bazlı şeker riski,..
Tarladan sofraya kadar gelen gıdaların 3-5 kat fiyatının şişmesi ile tüketici ve üreticinin Hal Yasası yüzünden arasındaki bağın kopması ve neticesinde pahalı ürün ve tarlada çürüyen mahsül çarpıklığı.
Belediyelerin bilinçsizce, hala bordur taşı değiştirmek ile kaynakları israf etmeleri. Modern şehirlerde olmazsa olmaz , park, yürüme yolları, şehir ormanları, yüzme havuzları, spor ve yüzme alanlarının eksikliği. Bisiklet yolunun olmayışı.
Tarım arazilerinin göçlerle ve akrabalar arasındaki mahkemelerle boş kalması.Kötü ziraat.
SGK ‘nun yakında emekli maaşını bile ödeyemeyecek duruma düşeceği algısı, düşüncesi.
Hapishanelere biriken fikir suçlularının çokluğu. Basın ve fikir özgürlüğünde gözle görülür elle tutulur kısıtlamalar.Hapishane ihtiyacının çoğalması. Suçlu sayısının artışı.
Kadına ve çocuğa şiddet.Tecavüzler.
Daha barışçı, daha kucaklayıcı bir devlet yok. Toplumun tamamına eşit haklar ve imkanlar veren kamu düzeni talebinin yerine getirilememesi.
Türkiye, genel manada mikro ve makro sorunlarını sokaktaki insanına soran, onu dinleyen, ona inanan bir siyasetten uzak.
Gündem, daha çok saptırma, çaptırma, tavşana kaç tazıya tut retoriğiyle sulandırılmakta. Ülkede belki bir sınıf, zümre yada paralı bir elit ”mutlu azınlık” olarak işler tıkırında şarkısını terennüm etsede ”halima bak, benim halim pek acı.” diyen 50 milyondan fazla Türk vatandaşı kan kaybetmekte , acı ile can çekişmekte.
Siyaset yapısı gereği bir sonraki seçimde , son raunta kadar ayakta kalma mücadelesi gibi gözüksede ülke elden gittiğinde, ne strateji, ne deruni bilgelik, ne akli rehberlik hiç bir işe yaramaz.
Siyasetin gündemi ile halkın gündemi maalesef aynı değil.
Türk halkı evine bir parça daha fazla ekmek götürmek ve evinde, obasında huzur , güvenlik , özgürlük beklemekte.
Abidük gübüdük uygulama, yasa ve tamimlerle bu ülkenin fakir fukara halkını dilenmeye, size mahkum etmeye uğraşmayın.Vatandaşa kapınızda sadaka kulları gibi müamele etmeyin. Onlara özgüven verecek , onlara kazanmayı bilecek imkan ve şartların önünü açmaya çalışın.
Yoksa yarın elinizde size oy verecek bir vatandaşınız olmayacak.
Türkiye, altımızdan kayıyor. Yarın çok geç olabilir.
Türkiye gerçeğe ve gerçekleşebilir projelere dönmek zorunda. Yapısal sorunlarına odaklanmaz yarını bugünden tüketirse elimizde bir Türkiye kalmayacak.