Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
BEKLEMEK, BEKLERKEN ÖZLEMEK
“Bilmezler yalnız yaşamayanlar,
Nasıl korku verir sessizlik insana;
İnsan nasıl konuşur kendisiyle;
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret,
Bilmezler.” Demiş Orhan Veli Kanık___
Buna karşılık Hz. Mevlana buyurmuş ki;
Dediler ki; Gözden ırak olan gönülden de ırak olur.
Dedim ki: Gönüle giren gözden ırak olsa ne olur.
Alman filozof, yazar ve eğitmen Arthur Schopenhauer ise konuya böyle yaklaşmış:
“Her ayrılış, ölümün önceden alınan bir tadı gibidir, tekrar bir araya geliş de yeniden dünyaya gelişin önceden alınan bir tadı gibidir.”
Neyse gelelim konuya;
Özdemir Asaf’ın dediği gibi:
“Geleceğim, bekle dedi, gitti
Ben beklemedim, o da gelmedi.
Ölüm gibi bir şey oldu.
Ama kimse ölmedi…”
Demek ki ayrılık ölüm değilmiş… Ama türkülerimize bakarsanız; ayrılık ölümden elli dirhem fazla gelirmiş, ben değil türkülerimiz öyle diyor…
Bence Özlemek güzel, çünkü sonunda kavuşmak vardır özlenenle…. Buz dağıdır özlem, eflatun sabahlarda…
Özlemek güzeldir; sonunda kavuşmak varsa.
Özlemek kolaydır; karşındakine bunu anlatmaya gelince başlıyor asıl mesele…
Günler günleri, saatler saati ve saniyeleri kovalamıştır. Geçen bu günler boyunca çeşitli duygu patlamaları yaşanmıştır; telefonda konuşurken yüzünüz gülümser, içiniz ısınır…
Yalnız kaldığınız anlarda ise birdenbire yalnızlığınızın farkına varıp, gözleriniz dolar, eksikliğinizin derdine yanarsınız.
El ele, göz göze beraber geçen günleri ararsınız… Nasıl geçecek bu günler diye kahrolursunuz her geçen gün…
Ama işte o gün gelir çatar artık… Kalbinin sesi bastırmak için şarkılar söylersin ama o ritmin sesi senin sesini bastırır… Kavuşma zamanı… Ah ne güzeldir o an o saniyeler…
Yağmurun toprağa kavuşması gibi… Bir toz kalkar yüreğinden, aşk ile yıkanırsın.
Günlerinizi şişik gözler, sızlayan kalbiniz ve bomboş ellerinizle geçirmiş, ama bu dayanıklılığınızın ödülünü alıyorsunuzdur artık. Geri dönüyordur…
Günler boyu beklemenin, sabretmenin ödülünü kapıda görüldüğü anda, büyük bir sevinçle kollarınıza atlamasını hissetmek, tekrar kokusunu duymak, sesini işitmek… Bunlar hep arzu ettiğiniz, özlediğiniz hislerdir… Ve sonunda tekrar gerçekleşecekler.
Hiç düşünememişindir belki de bu kadar zor olacağını beklemenin. Zindanda duvara çizik atar gibi, zorlanarak geçirdiğin bu günleri. İşte zaman zaman hayat insanı bazen sınıyor doğal yollarla.
Bunlardan birisi de “sevgiliyi özlemek” miş…
Ama bu bekleme sonsuza kadar sürmüyor. Er ya da geç, bir daha ayrılmamak üzere tekrar kavuşuyorsunuz. Gözlerinizi ondan alamayacağınızı, onu sürekli öpüp, koklayacağınızı çok iyi biliyorsunuz. O geçen günlerin acısını çıkaracağınızı, onun elini hiç bırakmayacağınızı çok iyi biliyorsunuz.
Beklemek en zor kısmı, evet… Ama açıkçası kavuşma kısmı da çok zorlu geçecek…
Sebebi ise; heyecan…
Eğer gerçekten de deli gibi âşık biriyseniz, kesinlikle karın ağrısı geçirebilirsiniz… Mutluluk ile heyecan karışınca, böyle bir etki yaratabiliyor. o kadar seviniyorsunuz ve bir yandan da gelişine o kadar heyecanlanıyorsunuz ki… Çok garip… Herkes gibi “aşk yok” diyemememin sebebi de bu zaten…
O kadar büyük bir sevgi duyuyorsunuz ki, bunu birden elinizden kaybedince, yaşama enerjinizi de beraberinde kaybediyorsunuz… Ama sonra, ona tekrar kavuştuğunuz anda, işte böyle deli bir etki yaratıyor…
Ona kavuşmak istiyorsunuz… O da size kavuşmayı istiyor… Geriye bir engel kalmıyor… Açın kollarınızı ve sarılın birbirinize sımsıkı, doya doya…
Özlemek, aşktandır. Özlemekten korkma, beklemekten kork. Özlemin kavuşmayla diner, ama beklediğin kavuşma gerçekleşmezse özlem içini tüketir, yakar seni. Özlenenle ilgili bir şeydir bu, verdiği sözleri tutmazsa, gelmezse, kavuşma gecikirse özlem aşkı tüketen bir unsur haline gelir.
Sevdiğine kavuşmak çok güzel… Sevdiğine kavuşmak mutlulukların şahikasıdır…
Sevdiğine ulaşmak, ona kavuşmak, onda erimek, onda yok olmak, ona kendini adamak, iki ayrı varlıkken/bedenken tek bir varlık/beden olmak ister “yaratılmışların en şereflisi” olan insan. Bunun için de mücadele eder, acı çeker, sıkıntılar yaşar ve kendini adar…
Haydi bakalım sevdiklerini, özlediklerini bekleyenlere iyi kavuşmalar…
“Sevmediklerinize sabretmedikçe, Sevdiklerinize kavuşamazsınız.” Demiştir Hz Muhammed (s.a.v)
Güneşin parlak ışıklarıyla doğan, saflığıyla süzülen gününüz, bir çınar ağacın gölgesindeki huzur, berrak sulardaki saflık, topraktaki bereket ve aldığınız nefesteki anlam kadar güzel, gözlerinizin içini güldüren, içinizi ısıtan, sevgi dolu, umut dolu hayatı sevin… Hayat sevince güzel ve diyelim ki her bir cümleye; bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karşılıksız seve bilenlerdir…
Hepimiz için güzelliğin adının gerçekten daima ‘güzellik’ kalacağı ve daima gerçek rollerimiz için sahnede yer alabileceğimiz ömür ve güzel, mutlu günler diliyorum bu günde gönül soframa gelenlere…
Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir gün bir yerlerde, yeniden görüşmek ümidiyle…
16 Ağustos 2018
#öskurşun#