Ali, boyun atkısını bağlar, çizme ve paltosunu giyer. Kalpağını başına takar, bel bağını kuşanır ve yola çıkardı. O gün ki ruh hali neyi öngörüyorsa, ona göre yönünü çevirirdi. Yanında köpeği de eksik olmazdı.
Ali’ye giydiklerini soranlara “bayramlık” diyordu.
Ali, palton çok güzel diyene bakar ve bayramlık, derdi.
Ali botların yeni mi? yeni ve bayramlık, derdi.
Ali’nin adı, “bayramlık” kalmıştı.
Bayramlık Ali, köpeğiyle birlikte, yol bu yol gezerdi. Yol kenarlarındaki meyvelerden sahibine söylemeden bir tane almazdı. Çeşme başında uzun süre dinlenirdi.
Ali uzun boylu, Türk Hakanları gibi gösterişliydi. Çeşitli mânilerle çeşme başını renklendirirdi. Ali yollarda karşılaştığı kişilerle, konuşmaz hatta tanımazdı.
Davranışı içtendi, isteğinin yerine gelmesi için, ısrar eder ve bir şekilde başarırdı.
Şairin dediği gibi “Aras benden doğar, niçin bana dökülmez,” derdi.
Bayramlık Ali tanımadığı biri gelse, çeşme başından ayrılırdı. Bir anda uçulmuyor, hayal de etsen, bekleyeceksin, diyordu. Ali öğrenme nedir bilmezdi. Ona göre yaşantının bir anlamı yoktu. Başkalarının dediğini yapmaz, onlara cevap bile vermezdi. Çünkü kimseyle konuşmuyordu.
Ali, yaşamaktan usandım, diyordu. Bir gün ki kahvaltımı iki günde sindiriyorum. Yürüme mesafem kırk kilometre olunca yorulduğumu hissediyorum. Bu durumda organlarım yapay gibi. Bana ait değilmiş intibaını algılıyorum.
Kalp atışlarımı her yerimden hissediyorum. Hissettiğimde beynim karışıyor. Duygusal yönüm ağır basıyor. Her yolun, top sapağındaki, patikaya girdiğini yaşıyorum. Köpeğim yanımda bir nefes, bazen bir hırıltı. Kimseye en küçük bir saldırısı veya korkutma çabası olmuyor.
Yürümekten ayaklarıma kara su iner. Çeşme başları konaklama alanlarımdır. Genelde vadilere inmem. Derelerin ne zaman taşacağı belli olmaz.
Köpeğim bile bıçağımdan korkar, niçin kesici alet taşıyorsun diye rahatsız olur. Meyve soymak, karpuz kesmek gibi işlevsel özelliğini kullanırım.
Bayramlık Ali bu defa köyünden uzaklaşmıştı. Bedenen ve ruhen yorulmuştu. Çeşme başında uyuya kaldı. Morali bozuk olduğu halde, on gündür batı yönüne yürüyordu. Ümidimi yitirmedim ama ne yapmam gerektiğini bilemiyorum, diyordu.
Ali neyi arıyordu. Kimse onunla ilgilenmiyordu. “Gerçeğin peşindeyim,” demenin manasını açıklayamıyorum, diyordu.
Ali gibiler, iç huzurundan vazgeçip, yaşamlarını sorgulamak zorundalar.
Neyi ve nasıl sorgulayacaktı, bilgisi buna cevap veremiyordu.
Ali, askerden sonra hayallerim yıkıldı ve yollara düştüm. Yaşantımın gerçeklerini anlamasam da üzerine gitmek istedim. Fakat geçen günlerin beni terk ettiğini geç de olsa anladım.
Farklı düşündüğümde, bana ait olan sevgiyi yakalamam gerekiyordu. Yoksa patikadaki gibi normal yollarda da sona yaklaşacağını bilemezdim.
Umutlarım tükenince yanlış yola saptığımda uyarıldım. Ağaç diplerinde uyumak gibi hatalara düştüm. Köpeğim olmasa korkudan eve dönerdim. Şimdi nerede akşam orada sabah, kalıyorum. Ormanların güzelliğinden büyülendim. Fakat neye yaradığını bilemiyorum.
Orman örtüsünü inceledim. Fakat yetersiz bilgi kör gibi davranmama neden oluyordu. Kör gibi davranmak günlerin değersiz olduğu manasına gelmiyordu. Hayatla ilgili verileri iyi anlamalı ve sırayı belirlemeliydi.
Patikanın ucunda, taş duvarın çöktüğünü ve geçit vermediği görünce; başıma ilk defa geliyor, dedi. Bu noktada olayın üzerinde durmak istemedi. Çünkü yıkıntıyı aşması mümkün değildi. Artık yollar için seçim bile yapmıyorum, önüme çıkan yola sapıyorum.
Söylentiler ilgisini çekmiyordu. Ali, akıllı hareket etmiyor, deniyordu. Ailesiyle bir araya iki yıldır gelmemişti. Hayatın önemli kavramlarını genç yaşta yakalayan Ali, duygusallığı için yön tayin ediyordu. Düşünülmeyen hareketleri sergiliyordu. Davranışları kendinden başkasına zarar vermiyordu. Askerden sonra da elde ettiğim bilgiler beni yollardan alıkoymadı, diyordu.
Yaşamında zorluklarla karşılaşmamayı istiyorum, derdi. İçimdeki boşlukların beni yalnızlığa sürüklemesini istemiyorum. Yalnız kendimi tarafsız inceleyemiyorum. Güvenlik içerisinde yaşamak her şeyden önce geliyor. Hayatın oyununa gelmeyeceğim.
Çok gezdim, doğa şartlarına göğüs gerdim. Yaşam felsefesini seviyorum. Cesaretim artıyor, iradem yol gösterici oluyor. Fakat durulmam gerekir. Bunun için eve dönmek istiyorum, diyordu.
Doğa şartlarına karşı gelinmezdi. Çeşme başı da olsa güvenli olmayabilirdi. Gecenin korku dolu anlarında felaket geliyorum dedi ve Bayramlık Ali, heyelana kapıldı.
Kapıldığı doğa olayını belki bilmiyordu ama sonu geldiğini anlamıştı. Sesini kime ulaştıracaktı. Vadiye inmiş ve hareketsiz yatıyordu.
Bayramlık Ali günler sonra kolunda köpeğiyle toprağa sıkışmış olarak bulunmuştu.
Ali, yaşamın önemli yanı, güvenlik olduğunu ispatlamıştı.
Hasan TANRIVERDİ