Beklenenin aksine nerede o eski bayramlar diye başlamayacağım yazıma..
İyi bayramlar da demeyeceğim,
Kurban manzaralarından da bahsetmeyeceğim…
E neden bahsedeceksin? dediğinizi duyar gibiyim…En iyi bildiğim şeyden kendi hayatımdan dem vuracağım yine…
Koskoca dört günlük tatilde neler yaptığımdan bahsedeceğim…Haftanın beş günü sabah 07:00 da evden çıkıp akşam 22:00 de evine dönen biri olarak dört koca gün, göz açıp kapayıncaya dek geçti tabi…Sabah olup da uyanmamak, bir şeyler yetiştirmemek öyle güzel geldi ki..
Uyuyup uyandım sonra tekrar uyudum,kitap okudum,tespih çektim, dua ettim,müzik dinledim,sabah kahvaltılarımda uzun uzun gazetelerimi okudum kısacası bu bayram ben yapmak istediğim bir çok şeyi ertelemedim…
Kadının iş hayatında olmasıyla hem ev hem iş arasında sürekli ikiye bölünmemiz, bir yandan da akıp giden hayatı yakalama çabamız inanılmaz yoruyor bünyeyi…Kazancımızın helal olması için akşama kadar şirkette didinmek,sağlam kafa sağlam vücutta bulunur diyerek haftanın dört günü spora gitmek,müzik ruhun gıdasıdır deyip Ney üflemek,sanatsız olmaz deyip sinema ve tiyatro peşinde koşmak,’bir şey yapmalı ‘diyen Moğollar grubunun edasıyla ülkemiz için üretmeye çalışmak yoruyor tabi….
Ben işte bu bayramda yorgun bünyeyi dinlendirdim…Aynaya bakmadım,ütülü gömlek, kumaş etek, topuklu ayakkabı hiç giymedim…İstanbul’uma en yakın ve en makul fiyatlı tatil yöresi olan Kuzuluk da bir kot bir hırkayla tam dört gün geçirdim….
İskender PALA’ nın Kahve Molasını bilmem kaçıncı kez yeniden okudum..Sunay AKIN ve İskender PALA kitapları benim kahve yanı lokumum gibidir…Keyifli olduğumda,bedenim ve zihnimde çok yoğun ise eğer beni dinlendirecek yegane hayırhahlarımdır…
Aslında niyetim bolca yazı yazmaktı lakin okumaya o kadar hasret kalmışım ki kaleme gitmedi elim..Evet ben hala kalemle kağıda yazıyorum şuan okuduğunuz satırları…Harfleri hissetmem lazım,dokunmam lazım yazdığım satırlara…Sahaflardan aldığım saman kağıdının kokusuyla birleşen kurşun kalemimin rayihasını almalı burnum….
Nerede o eski bayramlar? demeyeceğim…26 yıllık ömrü hayatımda yaşadığım her gün bir öncekinden hep daha güzel oldu şükür..Hayatıma giren tanıdığım her insan,gördüğüm keşfettiğim her yeni şehir,okuduğum her kitap…Şanslı başlayanlardanım demiştim ya hayata,o hayat akıp giderken de şansı devam edenlerdenim..
Çocukluğumun bayramları da çok güzeldi..Amcalarım ve kuzenlerimle Tokat’a gidişlerimiz,bayram namazı için tüm ailenin abdest sırası bekleyişi,en büyükten başlayarak sırayla büyükten küçüğe bayramlaşmalarımız…Herkes sırayla bir büyüğünün elini öper yanıbaşına geçerdi.Benden yalnızca bir yaş büyük olan kuzenimin elini ben öperdim kardeşimde benimkini…Öpülen her el maddi bir karşılıktı tabi..Ney paramı bile bayram harçlıklarımla çıkarmıştım….
Nerede o eski bayramlar demeyeceğim ..Canım babacığımla Yahya Kemal ‘in Süleymaniye ‘de Bayram Sabahı’ şiirini okuyarak Süleymaniye’de kıldığımız bayram namazları da çok güzeldi…
Evlenip eşimle birlikte Karadeniz’in en güzel şehirlerinden biri olan Ordu’ya gelin olarak gidip el öpüşlerimde…Mezarlıkla iç içe olan köylerinde ‘keşke bu mezarlar evlere bu kadar yakın olmasa’ dediğimde ‘e canlıyken de buradaydılar da ‘cevabını aldığımdaki şaşkınlığım da güzeldi…
Nerede o eski bayramlar? demeyeceğim…Eski bayramlardaki fotoğraf karelerine her bayram yeni bir aile yeni bir memleket yeni bir hayat eklendi çünkü….
Önceki bayramlarda annem,babam,kardeşim, dedem,amcam,dayım ,halam ve kuzenlerimden oluşan çekirdek ailemdi yanımdakiler.
Sonraki bir bayramda eşim,kayınvalidem,kayınpederim ve ablam,
Şimdiki bayramda ise fotoğraf karesine şirket arkadaşlarım eklendi…Bu yıl ilk defa ‘insanların evlatlarına bırakmaya kıyamadıkları topraklar üzerinde ‘Avrupa ve Asya kıtasının en güzel göründüğü yerde Ortaköy ‘deki Genel Müdürlüğümüz bahçesinde yaptık bayramlaşmamızı…Tıpkı ailemden gördüğüm gibi ,tıpkı bize bu toprakları emanet eden atalarım gibi …Bayramlaşan yan tarafa geçti… inanılmaz güzel bir manzaraydı.Upuzun bir sıra şirket bahçesinde,arkamızda boğaza işlenmiş oya gibi salınan boğaz köprüsü…El öpmedik tabi bayram harçlığımızda yoktu . Hatırlanmak vardı,değer görmek vardı,saygı vardı. Tüm bunlarda harçlıkların en güzeliydi…… Çalışan yöneticisinden çok şey bekler….. Terfi bekler,zam bekler,emeklerinin karşılığını bekler ama en çok da hatırlanmayı ve değer görmeyi bekler…
Bu inceliği için Genel Müdürümüz Sn. Mehmet BOSTAN’ a teşekkür etmeden geçemeyeceğim…Umarım bu bayramlaşma şirketimiz içinde gelenekselleşir ve diğer şirketlere de örnek teşkil eder..
Hayatıma anlam katan ve bana asla unutmayacağım bir yığın anı bırakan Beybabama ve tüm ailemede teşekkür ediyorum.Bizlere bırakacakları en büyük miras olan anane ve değerler adına…
Şehirlerin,mekanların ve yaşanmış olan anların kokusu vardır bende…Bu bayramdan da hisseme düşen rayihalar bunlardı….
Sonsuz güzele emanet olun…..