Bayram şekeri, üretimine, karar verdiğinde, “hayatımın rolü,” demişti. Canlandıracağı ticarete atılmanın sevinci, bir gençlik garipliğini, akla getiriyordu.
Şekerin bir çeşidini dahi tanımadan çeşitlerini tezgahına taşımak, herhalde hayata tatlı pencereden bakmaktı. Tezgahını baba yeri dediği, caddelerin kesiştiği köşe başına kuracaktı.
Bayram şekerinin yanında, çeşitli tatlılar da satmayı düşünüyordu. Ürünlerini doğrudan, fabrikadan alacaktı. Gerekli anlaşmayı yapacak ve böylece hayali gerçekleşmiş olacaktı. Yalnız sattığını ödeyecek ve anlaşmaya uygun çeşitleri sergileyecekti.
Tatlı üretmeyi düşünüyordu. Hatta damak zevkine göre sattıkları tatlılar arasına, yeni tatlı çeşitleri de katabilirdi. Okuldan mezun olmuştu ama atanmamıştı. Tatlı üretimde başarılı olacağına inanıyordu.
Üniversite ona çok şey vermişti. Hayatı ve gerçeklerini öğrenmişti.
Babasının tezgâhı, el arabasıydı. El arabasında, ne bulmuşsa satmıştı. Böyle bir düzensizlik istemiyorum. Yerinde zamanında ve satacağım ürün belli olsun. Ürettiğini herkese ulaştırabilmeyi, istiyordu. Araştırma ve geliştirme bölümleri kurmalıyım. Tatlı denildiğinde akla gelmeliyim. Zamanında isteyen tatlıyı bulabilsin. Onun için servis ağı kurmalıyım, diyordu.
Bu konularda gıda mühendislerinden destek aldı. Mühendisler nasıl bir atölye kurması gerektiğini belirlediler. Toptancılar ve satıcılarla bizzat görüştü.
Şekerleme ve lokum çeşitleriyle başlayacağım. Toptancının azim ve kararlılığına sevindi. Fakat hayat bazen pürüzlü yollara çıkarır insanı, dikkatli olmalısın. İnsanları iyi tanımalısın, tökezlememen için kuşku duyduğun insana yaklaşma ve kaliteden taviz verme, dedi.
Üretime başladığında, reklam yapmalısın. Ürünlerini kontrol ettirmelisin. Düzgün çalışanın olmalı. Hiçbir zaman sağlığa zararlı madde kullanmamalı, dedi.
Tezgahında şekerleme ve lokum çeşitleri yarım ve kiloluk olarak yer alıyordu. Şekerlemelerin güzel kokuları ve lezzeti güzeldi. Akşam olmadan satışları bitiyordu. Atölyede çalışmalara devam ediliyordu.
Her gün iki tezgâh açmayı planladı. Birini de caddenin arka tarafına açacaktı. Belediyeye gerekli kirayı veriyordu.
Şekerleme ustaları satıştan yüzde alacakları için lezzetten ve kullanılan malzemeden taviz vermiyorlardı. Ürünleri tutulmuştu. Tezgâhı ve paketlemesi çok temizdi. Çocuklar için özel şeker de üretmişti.
Gece de çalışıyordu. İşin bu kadar zor olacağını hiç düşünmemişti. İş hayatında başarılı olmak gerçekten olağanüstüydü.
Satışlarını toptana çeviremezdi. Çünkü üretim miktarı yüksek değildi. Belki birkaç ay sonra toptana geçebilirdi. Fakat toptan için, kaliteden taviz veremezdi.
Yükümlülük önemliydi, bir yıl olmuş koşturuyordu. Saçlarına ak düşmüştü. Yorulduğunu hissediyordu. Babasının yıllarca nasıl direnç gösterdiğine şaşırıyordu.
Üretimi artırdıktan sonra, sabit bir dükkân tutmaya çalışacaktı. Yeri için hareketli bir semtin olması gerekiyordu. Baba dostuna gitti. Ondan gerekli bilgiyi aldı.
Rahat bir yer açacak ve tatlı dendiğinde akla gelecekti.
Hasan TANRIVERDİ