Geçen yıl Trabzon Yazarlar Birliğinin Batum’a bir gezisi oldu. Sağ olsun Cemal Aksoy kardeşimiz bana da gelir misin? dedi. Zaten gezmeye bayılan birisi olarak sevinçle kabul ettim. Orada beni en çok etkileyen dünyanın bir çok yerinden getirilip dikilmiş ağaçların güzelliği oldu. Adeta beni büyülemişti. “Botanik Bahçesi” adı verilen bu yer deniz kenarında mavi ile yeşilin buluştuğu cennetten bir köşe!
Çok değerli bilge öğretmen profesör Hasan Zeki Kalay Ağabeyime kendi branşı da ormancı ve kimyacı olduğu için buraları ona anlatınca da ilk fırsatta gideriz diye sözleştik.
Geçen Cuma günü yine Cemal Aksoy kardeşim aradı Batum’a gidelim mi diye sorunca, grip olmama rağmen “tabi” dedim. Zeki Ağabeyi aradım. Çok değerli hocamız Şefik Ülken Ağabeyimizle birlikte on kasım cumartesi sabahtan yola koyulduk. Saat dokuzu beş geçe kılavuzun ikazıyla ulu önder Atatürk’e saygı ve dua ile yola devam ettik.
Çok pahalı olduğu için kafilenin çoğunluğu Botanik bahçesine gitmek istemedi, dolaysıyla bizde gidemedik , günübirlik bir gezi olduğu için diğer yerleri gezdik.
Batum Rıhtımından Acar Dağlarına doğru Kırımı hayal ettim. Rus emperyalizminin yakıp yıktığı soydaşlarımızı yerinden, yurdundan ettiği Kırıma doğru buğulu gözlerle baktım uzun uzun!
“Kuşlar uçuyor,
Kırımın dağlarına…
Uçun kuşlar uçun,
Benden selam götürün
Cemil Kırımoğlu’na…
Batum Rus emperyalizminden biraz kurtulmuş ama bu seferde kendini Amerikan emperyalizminin kucağında bulmuş. Kısaca içki, kumar, oteller etrafı sarmış. Tarım, sanayi yok olmuş. Böyle bir ülke nasıl devlet olacak? Çok zor ama imkansız da değil. Sanki bizim insanlarımız, hiç yabancılık çekmedik, cana yakın insanlar. Hatta dedik ki burası ucuz bir yer bir ev kiralayıp emekliliği burada mı geçirsek diye şakalaştık!
Türkiye ile sıkı işbirliği içinde olsa kısa zamanda kalkınır. Gümrükte yaşanan zorluklar ortadan kaldırılmalı, geçişler daha pratik kolay hale getirilmeli diye düşüncemizi onlara da aktardık. Onlar zaten yumuşak, sevecen insanlar, medeni ve zeki insanlar.
Geçen sene mimar bir hanım bizim evin kartonpiyer ve badana işini üzerine aldı, çok uygun fiyata. İnanır mısın? Sabah sekizden akşam ona kadar çalıştı. Bir ara annem ona “kızım şurası hoşuma gitmedi, şöyle yapar mısın?” dedi. “Tabi ne demek” dedi iki üç saate yaptığı yeri yıktı yeniden yaptı. Bizim ustalara öyle bir şey diyemezsin bile! Hem çalışkan hem de anlayışlı insanlar.
Bu insanları yönlendirecek güçlü bir idare ve Türkiye ile işbirliği, kalkınmanın yolunu açar diye düşünüyorum.
Sonra bakir bir tabiata sahipler, güçlü, iyi ve güzel plan ve programlarla turizm kenti haline gelebilir.
İçimiz buruk bir vaziyette Batum’dan ayrıldık. Allah, kumar, içki, fuhuş bataklığından kurtarsın bu kardeş şehri.
Yusuf YILMAZ