Kişinin sahip olduğu ideoloji bir günde oluşmaz. İnanmak bir süreçtir. Yaşanır ve artık o inancın değişmesi hemen hemen imkânsızdır. Olağanüstü olaylar bile artık o inancı değiştiremez.Kast ettiğim şey ideolojidir.
Düşüncelerimizi ve eylemlerimizi yönlendiren bir düzenleyicidir ideoloji.
İdeolojimizi çıkarlarımız ile bütünleştiririz. Çıkarlar ile bütünleştirmek demek, elde ettiğimiz bilgileri bu ideoloji ile denetlemek demektir.
Mesela İnönü’yü düşman gibi görmek, ideolojimizin ve çıkarımızın gereğidir. Çünkü İnönü’ye düşman olmamamızın gerisinde yaşanmış bir süreç vardır. Yani edinilmiş bir bilgi, yanı bir inanış, yani bir ideoloji vardır.
Bu ideoloji Kurtuluş Savaşına ve ona ait tüm unsurlara karşıdır.
Kurtuluş Savaşının da bir ideolojisi vardır. Bu ideoloji emperyalizme ve Batıya karşıtlıktır.
Şimdi Kurtuluş Savaşının bir unsuru olan İnönü üzerinden yürütülen karşıtlık, aslında bir ideolojik çatışmadır.
İdeolojiler birbirleri ile çıkar için çatışırlar.
İyi anlaşılsın diye örnekleyeyim. İşçi sınıfı çıkarı gereğince sahip olduğu ideolojisi, kapitalist ideoloji ile çatışır. Yanı zenginden yana olanın bir inanışı, halktan yana olanın bir inanışı(ideolojisi) vardır.
Bütün sorunlar gelir bu iki unsurda hayat bulur ve dillendirilir. Ya o ya bu şeklindedir. Ben bunu bilgisayar mantığına benzeterek sıfır ya da bir mantığı diyorum.
Tarihe şöyle bir baktığımızda hep şunu görürüz. Bir ülke işgal mi edildi, ya da emperyalizmin tasallutu altında mı hep o zengin sınıfın, ayağını ülke toprağına basmayanların yabancı ve düşman ile işbirliği yaptığını görürüz. Çünkü onun çıkarları onu gerektirir. Yani ideolojisi onu gerektirir. O da gereğini yapar.
Ülkesi elinden giden halkta hep buna karşı çıkar. Onun çıkarı da bunu gerektirir. Yani herkes çıkarının bulunduğu yerde konumlanır.
Siyasi iktidarın çıkarları Batının çıkarları ile bütünleşmektedir. Batının ideolojisi ile bütünleşmektedir. İnönü’ye yani Lozan’a ya da Kurtuluş Savaşına düşmanlık yaparken hep bu arka plan devrededir.
Unutmayalım ki, emperyalizm bir sınıftır. Onun çıkarları vardır. Bu çıkarlara uygun ideolojisi vardır. Hizmetkârları vardır. Onlar Ermeni Soykırımı yalanı üzerinden Kurtuluş Savaşına karşıdırlar. Bizimki de İnönü üzerinden karşıdır.
Halka karşı bir ideolojiye sahip olmak, ama dini kullanarak halktan yanaymış gibi roller almak ve bunu ila nihaiye sürdürmek nereye kadar?