Başbakan’ım Tayyip Bey; Hazır Riyad’da İken Bir Bakar mısınız Lütfen… Riyad Büyükelçiliğimizin Dekoratif Havuzları Taş ile Doldurulmuş…!
En üst düzeyde yetişmiş, Dünya görmüş geçirmiş, Büyükelçi statüsüne yükselmiş, Devletimizi ve Cumhurbaşkanımızı yabancı Ülkelerde temsil eden, Ekselans ünvanı ile taltif edilmiş Büyükelçilerimiz dahi böyle yapabiliyorsa, düşünün siz gerisini…
TC Riyad Büyükelçiliğimiz 1984 den 1990 yılına kadar süren bir çalışma ile 10.000 000 USD harcanarak Suudi Kral Khalid tarafından hazırlatılan Riyad Diplomatik Beldesi’ne diğer 100 akredite ülkenin elçilik tesisleri ile beraber inşa edilmişti. Kançılarya, Büyükelçi Konutu, Hizmetli Bloğu ve 4 blokta 24 dairelik Diplomatik Personel Konutlarından oluşan yapılarımız beğeni kazanmıştı.
Kral Fahd Üniversitesinde görevli iken rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal Beyin dilekleriyle hazırladığım Projeler ‘Suudi Mimari stiline uymuyor, Türk uslubunu yansıtıyor’ nedeniyle Suudi makamlarca geri çevrilmiş, ancak doğrudan Kral Hazretleri nezdinde yapılan girişimler sonucunda kabul ve inşa edilmişti.
Büyükelçiliğimizin Mimarisinin Anıtkabir’i anımsatması da Suudi paltformlarda ayrı bir tartışma konusu olmuştu.
Projenin çarpıcı özelliklerinden bir tanesi de Kançılarya binasının protokol bölümünün bir dekoratif su havuzu içerisinde yüzen bir ada biçiminde konuşlanması ve şeref girişine küçük bir köprü ile girilmesiydi. 50 cm derinliğindeki havuzun aydınlatılmış fıskiyeleri geceleri güzel bir görüntü oluşturuyordu. Arap Yarımadasında su, havuz ve fıskiye üçlüsü iklimsel açıdan hem geleneksel hem de çağdaş mimaride sık kullanılmış ve kullanılıyordu. Görsel çekiciliğine ilaveten suyun buharlaşması sıcak iklimde bir mikroklima oluşturarak serinlik yaratıyor ve ferahlık veriyordu.
Suudi Prens Saud Bin Abdullah Bin Thunnayan’ ın daveti üzerine bir Konferans için geçenlerde Suudi Arabistan’a gittiğimde 20 sene sonra ilk defa ziyaret ettiğim Büyükelçiliğimizin fıskiyeli dekoratif havuzlarının ‘bakımı zor oluyor’ nedeniyle taş ile doldurulduğunu gördüm. Daha önce görev yapmış bir Büyükelçimizin talimatıyla yapıldığı söylendi. Ankara’nın haberi var mı bilemem. Ancak, projeler zamanında Riyad Diplomatik Beldesi’nin Planlama Otoritesi’ne ilaveten bizim Dışişleri Bakanlığımız ve Bayındırlık ve Iskan Bakanlığımızca incelenmiş ve uygun görülmüştü..
‘Fikir emeğine saygı’ çağdaşlığın önemli ölçütlerinden bir tanesi, demokrasinin vazgeçilmezidir. ‘Ben yaptım oldu’ anlayışı ise geri kalmışlığın göstergesidir. Hele bu davranış seçkin Diplomatlarımız gibi vizyon sahibi olması beklenen kimseler tarafından sergileniyorsa durum daha vahimdir. Ister bir şahıs, ister bir ülke olsun fikir emeğine tecavüz edenler, güvenilir olamazlar. Türkiye’mizin uluslararası arenada çektiği sıkıntıların bir nedenide bu zihniyetten kaynaklanmaktadır kanaatini taşıyorum.
Büyükelçilik havuzlarımızın bakımı zor veya masraflı olabilir. Ancak bunları taş doldurumak yerine mimari mesajı ve estetiği bozmadan başka çözümler bulunabilir. Havuzlar taş doldurulmadan evvel Eser sahibi olarak en azından görüşüme başvurulmasını beklemek en doğal hakkımdır.
Sayın Başbakan’ımız Kral Abdullah Hazretlerinden Kral Faysal Ödülünü ödül almak üzere Riyad’a gittiler. Tayyip Bey Büyükelçiliğimizi ziyaret etse ve havuzlarımızın orijinal haline getirilmesini ve bir daha taş doldurulmamasını talimat etseler keşke…..
Ahmet bey ağzınıza sağlık.
Sahip çıkmamız gereken o kadar çok şey varki.
Yıl 1984 Ankara’da imar kanunu ile ilgili bir seminer yapılıyor.
Seminere zamanın İstanbul Belediye Başkanı da katılmıştı.
İstanbul Belediye Başkanına şunu sordum-” Sayın başkan İstanbul’a gittiğimde Ecdat yadigarı eserlerin sahipsiz, bakımsız, kendi başına bırakıldığını gördüm. Bu eserler bir yerden başlanarak onarılamazmı?”
Cevap-” Bir yıllık Belediye bütcesinin yarısını harcasam ancak ceşmeleri onarabilirim. Bu durumda ben hiç bir yatırım yapamam.” dedi.
Zihniyet çözüm değil bu idi Ahmet bey.
Zihninize, kaleminize kuvvet dileği ile.