Gün/aydın dostlarım…
Yaşamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
BAŞARILI OLMAK
Başarılı olmak için önce karalı olmak gerekir… Ve kararlı olmak için ise hayatı ve insanları sevmek gerekir…
Karar vermeyi bir süreç olarak gördüğümüzde bu süreç içerisinde bir takım aşamaların yer aldığını da söyleyebiliriz. Öncelikle karara esas teşkil eden amaç veya sorun tanımlanır. Amaca erişmek veya sorunu gidermek üzere değişik alternatifli çözümler belirlenir. Belirlenen bu alternatifler içerisinden amaca erişimde veya sorunu çözmede en faydalı ve uygun olanı seçilir. Karar verilerek uygulamaya konulur, sonuç izlenir, sonuçtan geleceğe yönelik çıkarımlar yapılır. Bu aşamalar da değişik karar verme durumlarını ortaya çıkartır. Karar vermenin süreçlerini yaşarken değişik karar verme durumları da mevcuttur.
Karar; bazen uzun tartışmaları, bazen duygusal hezeyanları bazen ise neden sonuç ilişkisini sonuca bağlayan kesin bir yargıdır. Konunun bir sonuca bağlanmış olması sonraki adımları da beraberinde getireceğinden aslında her karar yeni bir kapı açar…
Uzun bir geçmişi olan bu dünyadan, kimler geldi kimler geçti. Sadece kararlılık gösterip başarılı sonuç elde eden kişiler iz bıraktı. O halde hayatımızın sonuna kadar her türlü zorluğa karşı azimli ve kararlı bir anlayışla yolumuza devam etmeliyiz. Ancak o zaman hayata dair büyük resmi yakalayabiliriz veya çerçevenin içinde yerimizi alabiliriz.
Tarihte adından söz ettirmiş kişilerin öne çıkan özellikleri azimli ve kararlı bir duruş sergilemelerinden kaynaklanmıştır. Başarılı olmak ile kararlı olmak arasında doğrudan bir ilişki vardır. Önceden hedeflerini belirleyen biri, o doğrultuda taviz vermeden kararlılıkla yoluna devam eder. İnsanlar diploma sahibi olabilirler ancak başarı elde etme konusunda yeterli duyarlılığı göstermezlerse maalesef elde ettiği belgelerin hiçbir anlamı olmayacaktır.
Zorluklar her daim olacak ve karşımıza çıkacak. Esas mesele, asla pes etmemek, umutsuzluğa düşmemektir. Bazen umutsuzluktan fırsatlar doğabilir ama yeterli çabayı, sabrı ve azmi gösterip fırsatların doğmasına imkân tanırsak yenilgi galibiyete dönüşecektir.
Çok kolay gibi görünen, herkesin kolayca sahip olabileceği düşünülen, “kendini yaptığı işe verme” becerisi, sanıldığının aksine çok kolay bir meziyet değildir. Yaptığı işin hakkın verme, hayatın her alanında başarının ve fark yaratmanın anahtarıdır.
Başarı durumunu etkileyen birçok faktör vardır bunlardan bazıları beceri, inanç, tecrübe, fedakârlık ve planlılık gibi faktörlerdir. Kişi eğer kendisine inanarak becerilerine uygun ve tecrübesi dâhilinde olan hedefler koyarsa başarıya ulaşır.
İnsanların hayatlarında bazı şeylerin sonunu getirip gerçekleştirmeleri için bazı değerlere ve yeteneklere sahip olmaları gerekir. Başarılı olmak ile kararlı olmak arasında da önemli bir ilişki vardır. Başarılı olmak ile kararlı olmak arasındaki ilişki, insanların hedeflerine doğru azimle vazgeçmeden ilerlemesi, beraberinde başarıyı yani istenilen neticeyi de getirmektedir.
Başarılı olmak için önce karalı olmak gerekir. İyi düşünülmüş bir karar insanı başarıya götürür.
Bu konuda dünya tarihinde gelmiş geçmiş kararlı ve başarılı insan örneklerini ararsanız:
Kararlılık ve başarı örneklerini uzaklarda aramanıza hiç gerek yok. Her türlü olumsuzluk içerisinde Kurtuluş Savaşı’nı başlatıp, sadece ülkemizi değil, esaret altındaki benzer diğer ülkelere de bağımsızlık meşalesini yaktıran Türkiye Cumhuriyetinin banisi Mustafa Kemal Atatürk var.
Asla yılmadı, umutsuzluğa düşmedi, her türlü engele rağmen, engellemeye rağmen zorlukları aşmasını bildi. Atamızı başarıya götüren hiç şüphesiz kararlılığı ve inanmışlığıdır.
Sabırlı olmayı öğrenen ve sakin kalan insanlar büyük bir kararlılık örneği sergileyerek er ya da geç hedeflerine ulaşarak başarıyı yakalar, elde eder.
Gelin biz bu başarılı olma işine şuradan başlayalım:
Mesela:
“Bir insanın karnını doyurabildiysen başarılısın…
Ağlayan bir çocuğu güldürebildiysen başarılısın. Yaşlı bir insana ihtiyacını temin edebildiysen, kör olana göz, sağır olana kulak, dilsiz olana dil olabildiysen başarılısın.
Varlığını paylaşabiliyorsan, insanların fikirlerini değiştirebiliyorsan başarılısın.
Ektiğin tohum çiçek veriyorsa başarılısın. Toprağa bir tohum ekiyorsan başarılısın.
Çabaladığın şey değerliyse, bir iyiliğe hizmet veriyorsan başarılısın. Bir derdi, bir sorunu çözebiliyorsan başarılısın. Elin yardım eli olduğu zaman başarılısın.
Araştırıyor, öğreniyor ve öğrendiklerini öğretiyorsan başarılısın. Karşılığını alamayacağını bildiğin iyiliği yapabiliyorsan başarılısın. Mütevazılığı giyinebildiysen başarılısın. Sağlıklıysan başarılısın.
Bunları yapabiliyorsan sadece başarılı da değil güçlüsün ve insansın.”
Çünkü insan önemli bir varlıktır. Dünyayı anlamlı kılan insanın varlığıdır. Onu çözmeden, onu anlamadan, ona yaklaşmayı denemeden ya da en azından ona ait asgari bilgilere sahip olmadan, dünyayı da hayatı da anlayamayız.
Geleneğimizde her insan biriciktir. Her insan bir değerdir. Onu değerli kılan, yaratılıştan sahip olduğu fıtri durumudur. Değerin kaynağı; Allah”ın, ona kıymet vererek onu yüceltmesi ve yeryüzünü ona amade kılmasıdır. Ya da diğer bir yaklaşımla yeryüzünü ona emanet etmesidir. Emanete ehil olan insanın değeri buradan doğar.
İnsan insanın kurdudur yaklaşımından, insan insanın huzurudur yaklaşımına ulaşmamız gerekir. İnsanda bir merhamet duygusu vardır. Bu duygu, toplumsal huzurun ve barışın en büyük güvencelerindendir. Merhamet duygusu her zaman ve her ortamda dipdiri ve canlı kalmalıdır. İnsanlara merhamet etmeyene, Allah merhamet etmez.
Özünde bir değer olan insan nihayetinde tekdir, biriciktir, âdemdir. Âdem olma titizlikle korunmalıdır. Bu korunma hep birlikte olacak ve hep birlikte yapılacak bir şeydir. Hiçbir insan kendini bu görevden azade tutmamalıdır. İnsana değer vermek, onun yaratılış üzere yaşamasını temin etmek ve doğuştan kazandığı hakları gözetmekle olur. Bu hakların dayanağı, temel ihtiyaçlarının giderilmesini temin edecek ve dünya imtihanını/yolculuğunu hakkaniyetle geçireceği bir vasatın oluşturulmasıdır. İnsanın en temel ihtiyaçlarının giderilmesi sadece onun sorunu değil aynı zamanda tüm insanlığın sorunudur. İnsan, insanlık adına savunulmalıdır.
O yüzden diyoruz ki, yitik cennet yolculuğunda bir ağaç altı olan Dünya bir mülk değildir. Hele hele hiç kimsenin mülkü kesinlikle değildir. Bütün arz ve içindekiler insana Allah”ın bir lütfudur. Dünya gibi, hava gibi, su gibi insanlığın ortak mirası olan her şey herkesindir. Unutulmamalıdır ki, Allah bütün canlıların olduğu gibi tüm insanların da rızkını eşit yaratmıştır. Bunun gereğine uygun davranmak insan olmanın asgari şartıdır.
Gündelik hayatın zorlukları içinde bir şeylere sahip olmak önemli olarak gözükse dahi, insanların hayat çizgilerine bakıldığında bu sadece çok küçük bir andır. İnsanlar için asıl önemli olan mutluluktur. Mutluluk ise içinde yaşanılan günü değerli kılmak ve başka insanların da bu değeri paylaşmasına yardımcı olmaktır. Bunun için önce kendinizi sevin sonra insanları sevin.
Yunus Emre ”Yaratılanı severim Yaradandan ötürü” derken bizlere Yaradan’ın Yarattığı her şeye hoşgörü ile yaklaşmamızı tavsiye ediyor. Yaradanın yaratmaya değer kıldığı hiçbir şeyi bizlerin hakir görme yargılama hakkı yoktur. Şehrül Emin olmanın Şartlarından belki de en önemlisi hoşgörü ve tevazudur.
Pirüpak bir kalp ile sevin ki, pirüpak kalp ile sevilelim…
Sevgi yüreğinizden hiç eksik olmasın. Mutlu, sevgi dolu, gününüz aydın, ömrünüz sağlıklı, yüreğiniz şiirler tadında sevgi çağlayanı olsun…
Haydi dostum sende benim gibi kahveni al, otur bir köşeye evinde ve dua et önce kendine, ailene, eşine, dostuna, yakınlarına ve dahi insanlığa. Ruhumuzu keşfe çıktık, sen de katıl bu serüvene…
Kim; Barış adına, Sevgi adına, İnsanlık adına yoklama alırsa, Ben; ‘Buradayım…’______Yüce Rabbimden her bir yüreğe, içi sevgi dolu, her gün hayat ağaçlarınızın dallarına asılan uzun sağlıklı ve mutlu bir gün daha dilerim,
Sevin sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karşılıksız seve bilenlerdir…
Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet ve selam olsun… Hepinize hayırlı ve mutlu bir günün başlangıç sabahı olsun… Güne uyandıran Rabbime şükürler olsun… Sağlık ve huzur ile hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir gün, bir yerlerde, görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#