Ey oğul!…
El verdim emek verdim!. Muteber evlat ol. Sürdür babanın hünerini. At bin kılıç kuşan, hünerin görünsün… gemicikler yürüsün!..
Ey oğul; unutma, ulu sözüne bakmayan ulur kalır!.
Ya Allah!… Ya Fettah!…
Yol buldum, tezgâh kurdum. Ortak oldum, ortak buldum… Baş oldum; baş koydum. Engelleri kırdım, ortamı hazırladım, yasaları ayarladım..
Babadan oğla geçer dedim. Bilirsin; bu sözümle neyi kastettim.
Sen benim eserimsin!… Aç gözünü uyar canını. Fırsatları değerlendirmeyi bilmelisin. Bilmiyorsan öğrenmelisin. Hem de tez elden.
Tembihlerimi kulağını dört açıp dinlemelisin. Satıcı ol, alıcı ol, kalıcı ol, bulucu ol ama salak olma!
Yol verdim, emek verdim, kulak verdim, bilgi verdim, boş vermedim, Sen de günlerini say, servetini say, büyüklerini say ama, yerinde sayma!
Hurilerle oyaladım, Cennet ile avuttum, Cehennemle korkuttum. Yol buldum, yordam kurdum, yoluna koydum
Durmak yok!.. Yol’a, yol’maya, soy’maya devam!… Duran düşer!…
Ey oğul;
Öfken kabarık, İhtirasın şımarık olsun!… İki güçten besle ihtirasını: din ve kin!..
Kulakların duysun, karnın doysun, ihtirasın doymasın. Her yerde bulun amma… görünme… Maşa kullan, sürünme. İş yürüsün, kervan yürüsün…, ihtirasın büyüsün, oyun sürsün.
Aldırma, tebaa sürünsün. Yeter ki; ölmeyecek kadar, eli ekmek görsün. Aç ayı oynamaz deseler de; yarı aç insan sadakatın eridir. Artık ne yaparsan yap, yeridir. Bunu sağla gerisini dert etme!.
Ey oğul;
Unutma; en iyi yutan; yutturmasını bilendir!…
En uygun yan’daş, ağzı laf yapan, acındırıp ağlayan, mazlumu oynayan, dümeni tutan, deveyi hamuduyla yutan, fıtrata uyandır. El versin ele vermesin!… Baş bilsin; baş olmaya yeltenmesin.
Yandaş yarat, paydaş bul, sırdaş yarat… Makam sağla, kul olsun. Varsın bir koltuk da onun olsun.
Ey oğul;
Unutma, her dün bu güne, her bu gün yarınlara gebedir.
Tersten de estiği olur rüzgârların. Sen dedin ben yaptım diyenlerden uzak dur!.. Baktın öyle diyenler kesti yolunu, hiç bekleme, çekinme, durma, duraklama… taş at, çamur at, trenden at, tuzak kur!… Dövdür; sövdür!.. Hapislere attır, süründür. Dün kıl’dı, kul’du, tüy’dü; yün’dü deme!… Acırsan, acınırsın.
Haddini bilsin!…Uslanmayı öğrensin-yaslanmayı bellesin!…
Ayni bağın gülü, aynı dağın bülbülünden olsun yol’daşların… Yandaş, yalaka dönek, binek, dalkavuk yarasa olsun, akıllı vicdanlı, izanlı, düşünen, konuşan, soran’lardan olmasın.
İlken iyi belle. Soy’daşlık değil; kul’daşlık ilken olsun. Aynı yoldan geçmiş, aynı sudan içmiş olsun. Hintli olsun demiyorum ama, hin olsun; cin olsun!… Leb’den anlasın, nem kapsın. Ama, utanmasın!. İlla edep desin; amma arlanmasın!…Hani demem o ki; ey oğul; El versin de, ele vermesin!.. Dil versin, dile vermesin…
Ey oğul!..
Gözün hem aç hem açık olsun. Doymasın. Üçün beş, beşin yüz olacaksa, söndürme ihtirasın alevini. Hiç bir makam, hiçbir mal, mülk, para tatmin etmesin seni!..
Hiçbir yasaya aldırmayasın… Hiç bir saraya sığmayasın!.. Elindekilerle doymayasın; insafa gelip doyurmayasın… Doyurup uyanmayasın!.. Sağ ol; kul ol; kıl ol; yandaş ol; paydaş ol, ama saf olma.
Hazırdan yeme!… Hırsızın aptalı kesesinden yiyendir!..
Sabırlı ol; kibirli ol… tedbirli ol!… Her daim, karşına, bir minare çıkabilcekmiş gibi hazır tut kılıfını, …
Ey oğul;
Tek, çoktan güçsüzdür. Yol’daş al, yandaş bul!.. Paylaş!… Her paydaş biada erdir. Bu iş için muteberdir. 1 onların 3 senin!… Çok verip azdırma, az verip kızdırma, bezdirme!…
Bak burası önemli… Yandaşını ezdirme!.
Gayretinin bedeli say alıp götürdüklerini. Sen büyüksün!.. Büyük düşün!… Fenerin büyük olsun, masken sağlam.
Çaldıklarınla güç, paylaştıklarınla gönül al!… “Çalıyo… çalışıyo!..” sözü teslim edilmiş milyarların anahtarıdır. Şalvarın ipi sende durdukça, tek sahibi sensin içindekinin!.. Unutma ki; hırsızın paylaştığı gönlünün bereketidir.
Aklın esir almasın öfkeni ve nefsini. Vicdanı uğratma semtine. Çaldıkların ham armut olur dizilir boğazına, şayet söküp atmazsan vicdanı.
İhtirasın öylesine büyüsün… ki, bir lokmada yutulacak kadar küçülsün gözünde dünya.
Ey oğul!…
İnsaf, vicdan, edep düşmanıdır çalanın. İlkeni kaybedersen; yeşilken çorak olur; çöllere dönersin.
Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acıma!
Dedim bak… Tekrar edeyim: Acırsan acınacak olursun. Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Öfken korkuna delil olmasın.
Ey oğul;
Durmak yok, yola devam sözümüzün altındaki o derin muhabbeti unutma ki; gücünü kaybedip yakalanmayasın!…
Haftan kutlu olsun!…
*
Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci – DENİZLİ
mehmethalilarik@gmail.com