Hiç yoktan yere, ağız talaşını ileri taşıdılar. Aklı başında, olgun ve sözü dinlenir öğretmenlerdi. Öğretmenler olarak araya girdik ve susturduk.
Derse çıkarken, sakindiler ve kavgayı bırak, konuşmayacaklarını zannettik. Fakat tahminimiz tam tersi çıkmasın mı? Bizim peşimizden, kavga büyümüş ve birbirlerine kitap fırlatmışlar. Fırlatılan kitaplardan biri içeri girmekte olan müdür yardımcısının alnına isabet etmesin mi? Kitabın şiddetli çarpması sonucu müdür yardımcısı yere yığılıyor ve kendinden geçiyor.
Müdür yardımcısının kendinden geçmesi kavgacı öğretmenleri kendine getiriyor ve yardımcıyı kucaklarına alıyorlar. Kolon yağı ile yüzünü ellerini siliyorlar. Biraz su içiriyorlar. Ders çıkış zili çalana kadar, öğretmen odası savaş meydanı özelliğini koruyor ama öğretmenlerle müdür yardımcısı sakinleşiyor. Müdür yardımcısı çıkıp gidiyor.
Kavga yapanlar, öğretmenlerden özür diliyor ve olay burada kapanıyor. Aniden patlak veren dalga gibi, olay birden kesildi. Biraz sonra da kalkıp gittiler.
Öğretmenler de normal davrandı ve sakin bir atmosfere dönüldü.
Karşındaki insana, biçtiğin değerin süreklilik arz etmediğini, zaman içinde kesintiye uğradığını görüyor ve üzülüyorsun. Yazık diyorsun içinden, onları böyle tanımamıştım. Öngörüsüzlüğün öngörü hâline geldiğini fark ediyorsun.
Dün ki tanıdığın ve de değer verdiğin insan, bugün farklı bir karakter olarak karşına çıkabiliyor. Karşılaştığı ve üstesinden gelemediği olaylar, yıkıcılığını göstermiş oldu diyerek teselli buluyorsun. İnsan kendini çevresel olan yıkıcı etkilere hazırlamalı. Depreme hazırlanır gibi yıkıcı etkileri de unutmamak gerekir.
İki öğretmeni umutsuzluğa sürükleyip çatıştıran etkenler, yorgun beyinleri kolaylıkla esir alabildi. Böylece yaşlarına ve de görevlerine bakmadan, “Çatışın” direktifini uyguladılar.
Yıl sonuna kadar bu arkadaşlar aynı ortamda bulunmamaya dikkat ettiler. Yıl sonunda da ayrılacakları için bu şekilde hareketleri normal karşılandı.
Arkadaşlardan biri caddeden meydana doğru yürüyor. Alttan kavgalı arkadaş da onun gibi takım elbiseli geliyor. Arkadaş anlatıyor. Beni nasıl karşılayacağı önemli değil. Ona sarılıp özür dileyeceğim, diyor.
Tam karşılaştıklarında arkadaş düşündüğü gibi ona sarılıp “Özür dilerim beni afedecek misin? Bir hayvanlık ettim,” diyor. Birbirleriyle kucaklaşıyorlar ve özürleri tüm öğretmenleri müdür ve yardımcıları pastaneye davet ederek sonuçlandırıyorlar.
Müdür bey, “Kesinlikle tayininiz çıkmayacak,” diyor ve alkış tufanı kopuyor.