Demokrasi sözcüğü nasıl ki, Amerika’nın sömüreceği ülkelere sızmak için kullandığı sahte bir kavramsa, barış sözcüğü de, ülkemizde öyle kullanılıyor.
Savaşı çıkaran teröristlerin kendisi, hem de, barış isteyenler onlar.
Peki, barışalım. Kim kiminle barışacak? Türk halkı terörle mi barış yapacak?
Peki diyelim barış yaptık. Biz ne vereceğiz, onlar ne verecekler?
Barış yapınca, biz onlara devletimizin bir kısmını vereceğiz. Buna karşılık onlar da silah bırakacaklar.
Niye, biz onların silahları karşısında, yenildik mi de, devletimizin bir kısmını onlara bırakacağız?
Barış sözcüğü; bize toprakların bir kısmını verin anlamındadır. Barış sözcüğünün bu günkü karşılığı, silah bırakmaya karşılık toprak istiyorumdur.
Barış yapalım diyen her birey, her kurum, kendisini, PKK’nın yanında konumlandırdığına işaret etmektedir.
Ortaya çıkıp, “PKK’ya topraklarımızın ve devletimizin bir kısmını verelim” diyemeyenler, BARIŞ diye bağırıyorlar.
Barış sözcüğü dolaşıma konulurken, PKK’nın siyasi alanını genişletme amacı güdülmektedir. Açıktan PKK diye bağıramayanlar, barış diye bağırıyorlar.
Ne hazindir ki, devletimizin kurucusu bir parti; PKK bayrakları altında yapılan BARIŞ Mitingine katıldı.
Sonra da, rezillik basında yer alınca, “anlaşmamız böyle değildi” dediler. “PKK bayrakları çıkınca Mitingden ayrıldık” dediler.
Sen siyasi bir parti değil misin? Senin bir ideolojin, teröre karşı bir siyasetin yok mu?
Koskoca siyasi bir partinin siyasi öngörüsü bu kadar mıdır?
Terör guruplarıyla mitinge gideceksin, sonrada, bayraklar ortaya çıkınca durumu anlayacaksın!
Bölücülerin işgaline uğrayan CHP yönetimleri, ne hallere geldi?
Seçimlerden önce HDP’yi desteklersen, seçimden sonra da, PKK’nın mitingine katılırsın. Siyasi hayat böyle işler.
Neden TSK’nın PKK’ya karşı verdiği savaşımda yer aşmıyorlar da, PKK mitinginde yer alıyorlar?
Bu veya buna benzer eylem ve söylemler, sırf Erdoğan’a karşı olma ihtiyacından neşet etmektedir.
Erdoğan nefreti, onları, PKK’nın kucağına gömmektedir. Tamam, terörle mücadelede Erdoğan’ın yanında olma. Erdoğan’a nefret etmeye devam et. Ama Türkiye’nin yanında olmak için TSK’nın yanında ol.
PKK’lılar, 1970-80’li yıllarda, kimliklerini sol guruplar içinde gizlerlerdi. Gide gide, PKK’nın silahlı gücü artıkça, PKK’lılar, bırakın kimliklerini gizlemeyi, diğer sol gurupları yönetmeye başladılar.
Biliyorsunuz. Şimdilerde, sol guruplar, kendi başlarına varlık olamadıklarından, PKK’nın kuyruğuna takılmaktadırlar. Ve onlarla birlikte Barış mitingleri yapmaktadırlar.
Görünen odur ki, CHP de aynı yolu izlemektedir. Siyaseten varlık kaybına uğradıkça, PKK’nın açtığı zeminde siyaset yapmak zorunda kalmaktadırlar.
CHP hakkında yazı yazmama kararı almıştım. Uzun zamandır yazmadım da.
Ancak, CHP’nin gidişatının da, diğer sol gurupların gidişatına benzemesi nedeniyle, belki bir işe yarar diye bu yazıyı kaleme aldım.
Benim derdim; CHP’nin ne olduğu veya olmadığı değildir. Türkiye’nin içine düştüğü vahim durumdur.
CHP içindeki milli unsurların imha edilmesi, Kemal Derviş kadrolarının yönetimde ağırlık kazanması, kurucu partinin yıkıcı parti olma yolunda olduğunu gösteriyor.
Partiler bir amaç için kurulmuş araçlardır. Aracı, amaç haline getirirseniz, yok olma yolunda ilerlersiniz.
bulentesinoglu@gmail.com