O gün, açık bir gökyüzü ve az rastlanan bir atmosfer vardı.
Hayaller gerçek olsa. At sırtında, Ülkeleri dolaşsa, uğradığı yörelerin tarihini öğrense ve akşama yine, balkonuna dönseydi. Şiir okur ve aynı sözleri çokça, tekrarlardı. Balkondaki konuşmalarında, ülkenin yetiştirdiği entelektüel olduğunu vurgulardı. Hayatın çilesini, yaşamış ve çektikleri yüz hatlarından belli oluyordu. Buna rağmen, huzur dağıtıyor gibiydi. Hayalleri gereksiz miydi? At sırtında, elde yalın kılıçla ne yapabilirsin. Dalgındı, elindeki kitabı bıraktı. Duygularımı topluma aktaramadım. Toplum insanlarla karakter kazanır, diye söylendi.
“Asya’nın doğusunda insanlarla kader birliği yaptım. Hayatımı bağımsızlığını arayan, esir Türk toplumuna atadım. Asya bağımsız kalacak ve cumhuriyete sahip çıkacaktır.” Bu arada yoldan geçen tanıdıklarını, kalpağıyla selamlıyordu.
Yaşama sevincimi asla kaybetmeyeceğim. Dünya insanları sesimi duyacaktır. Dünya dönerken, insanoğlu hayatın güzelliklerine sahip olmalıdır, diyordu. Fakat ümidi kalmamıştı. Bundan sonra nasıl davranacağı meçhuldü. Hayatından memnun kişi ileriye dönük kehanette bulunmamalı, denge kurulmadan tramplenden atlanılmamalıydı.
Balkona dönük laf çarpanlara, kitaplarını atarak cevap verirdi. Ulan, okuyun da adam olun, bu kitaplar sizi adam eder, derdi.
Balkondaki adam; gece gündüz, yerinden ayrılmazdı. Okuduğu kitabı bazen özetlerken, iki yüz yıl önce kişi ne diyor, anlıyor musunuz? Diye soruyordu.
Sabah ışırken, bahçeye iner ve sebzeleriyle oyalanırdı. Hayallerimin peşindeyim, derdi. Domates ve salatalıkları kahvaltı için masaya koyardı.
Hamurumun mayası, “kitaplar arasında verilmiştir,” derdi.
Asya’da esir Türkler kalmayacaktır. Dikkat edin, dünya yeniden kuruluyorsa, Bağımsız Türk Yurtları gelişecektir. Hiç kimse halkın ayağa kalkmasını engelleyemeyecektir. Dikkat edilirse, tepeden tırnağa yas içerisindeydi. Acıları davranışına yansımıştı.
Üretecek ve kimseye muhtaç olmayacaksınız. Tarım ülkesi olarak, kendimize yeteceğiz. Yakana yapışan kimsesizlik ve yoksulluk, aklını kullanmazsan, gün geçtikçe daha sağlam yer edinir.
Çoğu zaman dinleyicilerine; Suyunuz bol olsun, suyun varlığı hayat demektir, diyordu.