Yılların çatı ustasıydı. Çatıdan çatıya geçer, günlerce inmediği olurdu. Gözü mahalleye daldı ve “çatıda doğdum,” dedi. Başından şapkasını çıkarttı ve kısa kesilmiş beyazlamış saçları ortaya çıktı. Saçlarını karıştırırken, bugün ki kadar yorulmadım, dedi.
Bacanın yanına çıktı ve eline eldiveni taktı. Gözlüklerini de giydi. Bacanın etrafını saran çinkoyu sökmeye başladı. Bacanın yanını kapatan taşlar, kırılmıştı. Onları yerinden söküp attı. Taşlar çamur ile ilkel bir şekilde, tutturulmuş, dedi.
Yanlara örteceği çinkoyu istedi. Çinkoyu bacanın kenarlarına göre kesecekti. Bacanın kenarlarını ördü ve çinkoyla kapattı. Yanlardan büyük yağmur da gelse su içeriye sızmayacaktı.
Bacanın üzerine beton dökmek için aşağı indi. Betonu yerde döktü ve kuruduktan sonra üzerine, şapkayı oturttu. Şapka yanlardan tutturuldu. Böylece rüzgârın atması mümkün değildi.
Çatı ustası, zayıf uzun boylu ve kır saçlıydı. Yüzü kararmıştı. Soğuk ve sıcağın yaktığı insan olarak kendini tanımlıyordu. Bacayı yeniden yaptım, dedi. Yaptığı onarımı kendi de beğendi. Çatıda istediği malzemeleri kullandı.
Usta, çatıda yapılacak başka bir yer varsa çağırdığınızda gelirim, dedi.
Ustayı göndermedik. Yemekten sonra serbestsin dedik. Yemek istemedi, fakat izin vermedik. Yemekte usta, yapılan işten memnun oldun mu insan da mutlu oluyor, dedi.
Bacayı yapan eski ustanın çatıdan düşmesini anlattık, usta çok güldü. Kaburgalarını kırması ve hastanede iki ay yatmasına da çok şaşırdı. Çünkü kırık o kadar önemli miydi? Dedi. Ustaya komşumuzun oğlu cevap verdi. Çünkü kaburgalar önemli, kırıldı mı insan soluk bile alamıyor, dedi.
Çatının bacası ve bazı kiremitler düzeltilerek kışa hazırlık yapılmış oldu. Kışın çatıdan aşhaneye su damlamayacaktı.
Ustanın tavsiyesi, çatıya çıkmamak ve bacaya yerli yersiz çıkıp bakmamaktı. Çünkü kırılan kiremitlerin yerine yenisi gelmiyor. Böylece çatı gerektiği gibi onarılmış olmuyor.
Çatının ustası, malzemelerini çantasına aldı ve şehre gitmek üzere hazırlandı. Kardeşim onu şehre attı. Kiremitlerin aralarına ilaçlı bir sıvı sürdük. Böylece daha yosun olmayacaktı. Yosun suyu yanlardan içeriye geçmesine neden oluyordu.
Onarım olayının zorluğu, başka yerleri kırmadan yıkmadan yapacak olmaktı.
Hasan TANRIVERDİ